Uzun bir bölüm, biri iyi biri kötü haberle geldim piyade tüfeklerimmmmmmm
Olm bu arada ben okullar açılmadan bu kitabı final yaparım diyordum bu niye bu kadar uzadı?
Kafamdaki programa göre benim okulun açılmasının ilk haftası Ölmüş'ün ikinci bölümünü yayımlayacaktım. Ölmüş yarısına kadar geldikten sonra da Yuva'yı da yayımlayacaktım.
Gecikti :(
Ama şunu da söyleyeyim, final yakın gibi.
Bu kadar, hadi siz bölüme kaçın ;)
╾━╤デ╦︻
"Önceki bölümde Alçin'in(Yuva) ve Alpay'ın intikam istemesine sebep olan olayları okumuştuk. Bu kadar yani."
Üçümüz de birbirimizle sohbet etmeye başlıştık. Sırlarımızı güvenle anlatmış, birbirimize destek çıkmış ve hatta Alçin'in Türkel ile olan kavgalarını dinlemiştik.
Ancak Alçin'in anlattığı Levent Türkel, benim tanıdığım Levent Türkel'e benzemiyordu.
Benim tanıdığım adam insanın zayıf noktasına basan, sabırlı, asla resmiyetten çıkmayan asık suratlı bir pezevenkti.
Onun anlattığı adam ise sürekli alaycı, sinir bozan, çabuk öfkelenen, umursamaz bir oruspu çocuğuydu.
Ve öğrendiğimiz bir diğer şey, Alçin'in odaya kilitlenme emrini veren kişi Türkel ve amcammış. İkisi ortak kararla kızı odaya kapatmışlar.
Amcamla biraz konuşmam gerek.
Telefonumun zil sesi geldiği zaman bizler Alçin'in Yuva Duvarı adı verdiği teknolojik bilmemnelerle dolu yerde, bir bilgisayarın yanında Ateş ve Su oynuyorduk.
"Koca koca insanlar oturmuş oyun oynuyorsunuz. Reziller." Saye'nin homurdanmasını göz ardı ederek bilgisayardan uzaklaştım. Alçin hemen benim yerime geçiş yaparken ben de amcamın aramasını açtım.
Puşt insan lafının üstüne gelirmiş.
"Ne var?" Diye açtım telefonu. O sırada Alçin'in alkol stoğu yaptığı dolabın yanındaydım. Kızın alkol tüketmesini engellemedikleri için şaşırmıştık. Saye nedenini anlatmıştı.
'Alçin'in bilmemne hormonlarında, bilmemne eksikmiş. Bu bilmemne eksikliği yüzünden bilmemne hormonu bilmemne olamıyormuş. Bu yüzden Alçin sarhoş olamıyormuş bla bla...'
Bi sik anladıysam gavur olayım amına koyim.
"Umay karakola düştü." Daha onu eve bırakalı en fazla yarım gün oldu. Bu kız ne bok yedi anasını satayım?! "Ben gitmeye üşeniyorum. Sen gitsene."
"Amca sen Hakkari'desin, ben Ankara'da. Kimin gitmesi daha mantıklı?"
"Hadi, Fırıldak. Hadi amcacığım. Bak ben yengenin yanındayım. Gitsem olmaz." Bir an odayı sanki buhar kaplamış gibi hissettim. Kafamdan, kulaklarımdan, gözlerimden, ağzımdan ve hatta burnumdan ateş çıkıyor sandım.
"Kadına şiddet uygulayan birisi değilim. Ama..." Sinirle boynumu çıtlattım. "Bu senin kafanı kırmayacağım anlamına gelmez."
"He he tamam he. Yaparsın aynen. Okey okey. Süper. Neyse sen halledersin. Arabanı havaalanından alırsın." Telefonu suratıma kapattı.
"İlk defa bu odada Alçin dışında birisinin sinir seviyesi ortalamanın üstüne geçti." Saye'nin sesiyle ikilinin bakışları bana döndü. İfadesiz yüzümle karşılaştıklarında Alpay, şüpheli gözlerle Saye'nin bilgisayardaki görüntüsüne -iki göz bir ağız var sadece- baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAKAYIT
Random"Şuan itibariyle şehirden bile çıkışınız yasak. Her hareketiniz kontrol altında tutulacak." "Peki sen, binbaşı?" Diye sordu. "Biyolojik olarak benim kızımsın. Kayıtlarda DNA testi raporu var. Neye güvenerek böyle konuşuyorsun?" "Merak etmeyin, Alkan...