Uzun bir bölümle geldim gözünüz doysun kdhdjdn
╾━╤デ╦︻
"Önceki bölümde Akay ve Mir, birlikte kahvaltı yapmışlardı. Akay, kahvaltı sırasında geçmişe dalmış ve az kalsın ona dokunan Mir'e masadaki bıçağı saplayacaktı. Daha sonra beraber kahve içmiş, kahve içerkende birbirlerine takılmışlardı. Daha sonra Yuva, Akay'ı aramış, ailesinin katillerinin kim olduğunu bulduğunu söylemişti. Akay, Mir'in evinde bunu duymak istemediği için Lakayıt bilgisayarına göndermesini istemişti. Apar topar Mir'in evinden çıkmış, yeni evi olan konağa gitmişti. Arabayı park ettiği sırada bir araba son sürat yanından geçmişti ve arkasından da Şüheda görülmüştü. Akay'ı gören Şüheda, onun yanına gelmiş ve durumu ona anlatmıştı. Güney, birisinden telefon almış, ardından Akay'ın odasına girerek Lakayıt bilgisayarını kurcalamış, sonra da Mehmed Dalkıran diye sayıklayarak öfkeyle arabaya binip gitmişti. Akay, Şüheda'yı olayın dışında bırakarak arabasına binmiş ve yola çıkmıştı. Mehmed Dalkıran, Akay'ın dedesiydi ve Akay, Mehmed Dalkıran'ın kendi oğlunu ve gelinini öldürmüş olduğuna inanmak istemiyordu."
Cizre. İstikamet buydu. Hemen önümde de amcamın arabası vardı. İçimde ise buyük bir öfke ve nefret. Ancak en belirgin duygum korkuydu. Benim bütün hırsımı geri plana atacak kadar bir korkuydu. Amcam evden öfkeyle çıktıysa gözü dönmüş demektir. Gözü dönen bir Güney Gürgen'i sadece içgüdüleri kontrol eder ve kimse durduramaz.
Ben dışında.
Amcam şuanda düşünme yetisini kaybetmiş olmalıydı. Kardeşinin ölüm emrini babası verdiyse, babası onu da gözünü kırpmadan öldürebilirdi.
Gaza abanabildiğim kadar abandım. Amcamın arabasıyla aramda çok az bir mesafe kalmıştı. Direksiyonu sertçe ona doğru kırdım ve önüne geçtim. Yolu kapatarak arabayı durdurduğumda amcam da öfkeyle araçtan inmişti.
"Çek arabayı." Dediğinde ben de aracı tamamen kapatmış, anahtarı da çekerek araçtan inmiştim.
"Kendine gel." Zorlukla konuşuyordum ben de. Beynim uyuşmuştu ve gözlerimin ardı sızlıyordu. Buna içimdeki korku da eklenince durumum daha boktan bir hal alıyordu. Ancak şuan yıkılamazdım. Amcam güçsüz tarafını gösteriyordu. Benim de bu güçsüz tarafı kendimle örtmem, duvarındaki çatlakları gizlemem gerekiyordu.
"Akay, kızım," Dediğinde gözleri dolmuştu. "Lütfen." Yalvarıyordu. Amcam ikinci kez yalvarıyordu. Ve yine bana yalvarıyordu. Ailemin ölümünden sonraki depresyona girdiğim yıllar yaptığı gibi yalvarıyordu. İçim acıdı.
"Amca, babamın yarısı, asıl sana lütfen." Yumuşak konuştuğum nadir zamanlardan birisiydi. Ve amcamın da kontrolünü kaybettiği nadir bir zaman dilimiydi. "Öfkelisin, düşünemiyorsun."
"Akay, onları öldüreceğim. Ya yanımda ol, ya da köstek olma. Ama onları ödlüreceğim." Omuzları düşüktü. Omuzları en son anne ve babamın cesedine sarılan beni görünce düşmüş, bu kadar yıkılmıştı.
"Öldüreceğiz, amca. Ancak bu şekilde değil. Aptal olmamak gerekiyor. Dalkıran'ların belasını sikeceğiz." Buruk bir gülümsemeyle serçe parmağımı ona doğru uzattım "Gürgen Sözü."
Son cümlemle iş tamamdı. Amcam bu söze geri adım atardı ve attı da. Aynı buruk gülümsemeyle serçe parmağını benim serçe parmağıma sardı. "Gürgen Sözü."
╾━╤デ╦︻
Mir Atalay
Klinikteydim. Odamda oturmuş danışanımın gelmesini bekliyordum. Akay, apar topar evden çıktıktan sonra etrafı toplayarak kliniğe gelmiştim. Danışanımın gelmesini beklerken de yani aldığım bir kitabı okuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAKAYIT
Random"Şuan itibariyle şehirden bile çıkışınız yasak. Her hareketiniz kontrol altında tutulacak." "Peki sen, binbaşı?" Diye sordu. "Biyolojik olarak benim kızımsın. Kayıtlarda DNA testi raporu var. Neye güvenerek böyle konuşuyorsun?" "Merak etmeyin, Alkan...