32- KURBAN

4.2K 394 321
                                    

Medyadaki şarkı özel istek piyade tüfekleri hdbhdbxkx

Yani ben pek sevmem bu şarkıyı ama istek olduğu için koydum. Tamam, eğlenceli bir ritmi var ama şarkıda çok fazla saçmalık var. Hangi gerizekalı "Darılmam kocacım inan sana, kuma getir, ortağımı bana" der ki? Bu resmen kadın aşağılama! Ama ritmi güzel, oraya bir şey diyemem jxbxhjxjxn

Seri düzeni bozmadığım için kendimle gurur duyuyorum amk

╾━╤デ╦︻

"Önceki bölümde Akay ve Mir, Güney'in gaza getirmeleri sonucu iddia konulan bir koşu yarışı yapmışlardı. Akay, Güney'in onun dikkatini dağıtması sonucu Mir ile berabere kalmıştı. Daha sonra Akay, Mir'in onun Lakayıt olduğunu bildiğini öğrenmişti. Akay ve Mir, Güney yüzünden son dakika Hakkariye gitmişlerdi. Hakkaride bir konağa giriş yapmışlardı. Akay arka bahçeye biraz geç girince arka bahçede yapılan kurban hazırlıklarını görmüştü. Üstüne üstlük Şüheda ve Güney arasındaki amca-yeğen ilişkisine şahit olmuştu."

"Ulan..." Boynumu kıtlattım. "Bekleyin de abdest alayım." İşaret ve baş parmağımla burun kemerimi ovuşturdum. "Lavabo nerede?"

"Üst kattaki her odada var. Gir rastgele birisine." Diyen amcam tekrar Mir ile konuşmaya döndü. İstanbul beyefendisi Mir, gerginlikle onu dinliyordu. Onun aksine amcam, gayet de keyifliydi.

Konak iki katlıydı ve büyüktü. Yine çok büyük bir bahçesi vardı ve ev tam da bahçenin ortasına inşaa edilmişti. Ön ve arka bahçe, sağ ve sol taraftaki boşluklar sayesinde birleşiyordu. Bahçenin etrafı üç metrelik taş duvarla çevriliydi. Konak tarihi bir hava veriyordu. Duvarlarında sarmaşıklar vardı ve sarmaşıkların üzerinde kırmızı güller oluşmuştu. Ev taştan ve ahşaptan oluşuyordu. Hem ön hem de arka bahçeden evin içerisine giriş yapılabiliyordu. Ben de açık olan arka kapıdan eve giriş yaptım. Arka bahçeye çıkan kapı büyük bir mutfaktan geçiyordu. Ev çok güzeldi.

Amcamın dediği gibi üst kata çıkıp rastgele bir odaya girdim. Güzel ve geniş bir yatak odasıydı. Odada bir kapı daha vardı. Banyo burası olmalıydı. Tahminim doğru çıkınca usulüne uygun şekilde abdest aldım.

Akay, zor olacak, biliyorum ama küfür edemezsin. Abdest gider...

Dışarıdan aniden bir gürültü koptuğunda ve de bağırışlar duyduğumda çorabımı ayağıma geçirmiş, postallarıma yönelmiştim. Aceleyle postalları giyerek bağcıklarını bağladığım gibi tüm hızımla aşağı indim. Pencereden bakmak son anda aklıma gelmişti ancak çoktan bahçeye çıkmıştım bile.

"Ne oluyor a-" Tam küfür edecekken dilimi ısırdım ve karşımdaki eşsiz manzarayı izledim.

Amcam, kahkahalarla gülüyordu. Şüheda, nasıl yaptı bilmiyorum ama çardağın üstündeki çatıya çıkmış korkulu gözlerle Alpay ve Mir'e bakıyordu. İnek kaçmıştı ve bahçede koşturuyordu. Alpay ineği yakalamaya çalışıyordu. Ama asıl tuhaflık...

Mir'in ineğin üstünde ne işi var?!

"Ne oluyor?" İneğin radarına girmeden çardağa yaklaştım. Şüheda hemen sitemle cevapladı beni.

"Güney amca, benden çardağın çatısına çıkmamı istedi. Onun yardımıyla buraya çıktım. O da gitti ineği çözdü ve ineği doktor ve Alpay'ın üstüne saldı. İnek, doktorun üstüne gelince ne oldu anlamadım ama onun üstüne bindi." Biraz ileride kahkaha atan amcama baktı. "Akay, ne yap et ama durdurun şu hayvanı!"

İnek böğürdü. Şâha kalktı. Bahçenin içinde çılgınca koşmaya devam etti. Yine ineğin radarına girmeden amcamın yanına gittim.

"Durdur lan şu hayvanı!" Beni çekip kolunun altına aldı.

LAKAYITHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin