36

2.7K 171 247
                                    

Alaz plajdaki şezlongunda oturmuş, mavi camlı gözlüklerinin arkasından karşısındaki denize doğru bakıyordu. Oldukça düşünceli bir anında olduğu için de aklından bir ton şey geçip gidiyordu o sırada. Düşünmesi gereken bir sürü çok önemli ayrıntı mevcuttu zira.

"Acaba boynuna yosun dolayıp, boğsam mı?" diye mırıldandı kendi kendine çenesini düşünceli bir tavırla ovuştururken. Ama sonra kendi söylediği fikri kendisi de beğenmemişti. "Yok ya, olmaz öyle. Çok acısız bir ölüm olur bu hem. Hoşuma gitmedi."

Gözleri güneşten değil ama sinirden biraz daha kısılırken, yan tarafında duran soğuk maden suyunu dikmişti kafasına. Asitli ve buz gibi sıvı boğazından akıp giderken şişeyi dudaklarından ayırdı.

"Şuradaki Jet Ski'yi üzerine sürsem?" dedi elindeki boş, mavi şişeyi yeniden az önceki yerine koyduğu sırada. "Hem izleyenlere de güzel bir görsel şölen olmuş olur."

Gözleri denizde sakince yüzen Asi'yi izlerken, kızın arkasından hayvan gibi bir hızla peşine takılan Çağlar'ı öldürme planları konusunda bir hayli kararsızdı o anda Alaz. Bu nedenle de üzerindeki kolsuz, beyaz tişörtünü çıkardı ve gözlüğünü sakince kenara bıraktı.

Plaja indiklerinde her şey oldukça güzeldi halbuki. Birlikte şezlonglarına yerleşmişler ve bir süre soğuk içeceklerini yudumlamışlardı. Ardından Çağla ve Asi denize girmek istediğinde Alaz'ın çalan telefonu üçlüye katılmasını engellemişti. Şirketin elektrik sisteminde beklenmedik bir arıza yaşanmıştı ve Yağız hararetli bir şekilde Alaz'a bu konuda bilgi veriyordu.

Yakın bir zamanda Yağız'ın aldığı bir dizi jenerik müziği işi vardı. Bu hafta sonuna kadar tamamlanmış olması gerekiyordu ve elektriklerin bir anda devre dışı kalması onu bir paniğin içine sürüklemişti. Doğal olarak Alaz da gerilmişti bu durumdan. Arkadaşıyla sıkıntılı bir şekilde yaptığı on beş dakikalık konuşma sona erdikten sonra ise Çağlar'ın gelip, plajdaki üçlüye katıldığını fark etmesi bir oldu.

"Yavşak anasını satayım, illa içimizdeki katil köpekbalığını ortaya çıkartacak! Kaşınıyor herif!" Kendi kendine söylene söylene kızgın kumlardan serin sulara doğru ilerlediği sırada gözleri hala Asi'nin üzerine kitlenmiş ve kızın arkası ona dönük bir halde yüzmeye devam etmesini izlemişti. "Bela bir değil ki zaten! Bir yanda Tuzluk, bir yanda Cenk Şanlı denen lavuk, bir de bu tatlı su yılanı çıktı şimdi başımıza!"

Alaz hızlı adımlarla denizin sığ yerlerinde ilerlemiş ve sonra da yeterli yüksekliğe ulaşır ulaşmaz suyun içine dalmıştı. Kulaçlarını son derece profesyonel bir tavırla atarken, saniyeler sonra suyun yüzeyine çıkıp ayağa kalktı. Bunu yapar yapmaz da kendi halinde takılan Asi'ye, kreş bebesi misali su sıçratıp gülen Çağlar'ı görmesi bir olmuştu.

Allah'ın malı diye düşündü dişlerini sıkarak. Neyse ki onu zerre kadar ciddiye almıyordu Alaz. Çocuğu alt etmesi iki dakikasını alırdı en fazla. Bu yüzden de sinirlerini bir de onun için bozamayacaktı. Hem dün gece Asi ile aynı odada kalma planında bile başarılı olmuştu. Bu nedenle de keyfi bir hayli yerindeydi. Odaya girer girmez yatağın sağ tarafını mı, yoksa sol tarafını mı tercih edeceğini arsız bir şekilde sorduğu kızın, ateş saçan gözlerle birlikte yatağın üzerindeki tüm yastıkları kafasına attığı anları hatırlayarak kendi kendine sırıttı. Tabi ki de bu durumdan zerre kadar bir şikayeti olmamıştı. En azından bütün gece yatağın sol köşesinde uyuyan Asi'yi izleyebilme şerefine nail olmuştu. Bu insanlık için küçük olsa bile, Alaz için oldukça büyük bir adımdı.

"Kulağıma su kaçtı." diye bildirdi Asi, arkasındaki Çağlar'ın ona döner dönmez kendisine su sıçratmasına karşılık olarak. Su şakalarından nefret ediyordu ama Çağla'nın hatırı için de kibar olması gerektiğinin farkındaydı. Bu nedenle yüzüne sahte bir gülümseme kondurmuştu. Çağlar ise onun bundan hoşlandığını düşünmüş olacaktı ki, bir kez daha hafifçe su sıçratmıştı kızın yüzüne. Asi ellerini önüne kısa süreli siper ederken, sahte gülümsemesini kaybetmemek için çabalıyordu şimdi.

Oyun İçinde OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin