45

2.6K 169 310
                                    

Şarkının son kısmı da sona erdiğinde, mekandaki herkes alkışlar, tezahüratlar ve iltifat cümleleri ile ortalığı birbirine katarken, Asi ve Alaz ise öylece birbirlerine bakmaya devam ediyorlardı.

Asi uzun yıllar önce kendisine verdiği sözü tutmak konusunda tereddüt ettiği anlardan birisini yaşıyordu yine. Kalbi neden çırpınıyordu göğüs kafesinin içinde şimdi? Buna ne gerek vardı? Neden dinlemiyordu onu?

Yorulmuştu artık.

Ve olmayacak şeylerin peşinde koşmayı da istemiyordu. Zaten hiç sevilmediği bir çocukluk geçirmiş, başı annesi tarafından bir tek kez bile okşanmadan bu yaşına kadar gelmişti. Her gün, her dakika bu sevilmeme hayal kırıklığı ile hayatını sürdürmeye devam ederken, daha bunun ruhunda ve kalbinde açtığı etkileri atlatamazken, şimdi bir yenisine daha ihtiyacı yoktu ki. Aptal olmalıydı bunu istemek için. Kendisine bunu yapamazdı. Ama aptaldı işte. Onu yaralayacağını bile bile yine aynı uçuruma doğru sürüklendiğini hissediyordu. Üstelik bu kez düşüşü daha da sert olacak ve düştüğünde tek kırılan şey kalbi de olmayacaktı. Bu kez tamamen ve bütünüyle paramparça olup, yok olacağına emindi Asi.

Bu sırada Alaz'ın ela gözleri Asi'nin kara gözlerinden bir saniye bile ayrılmamıştı. Oturduğu tabureden yavaşça ayağa kalkıp, elinde tuttuğu gitarı arka tarafa bırakırken bile kıza bakmayı sürdürüyordu. Zaten tüm şarkıyı ona bakarak söylemişti.

Anlasın istiyordu.

Tıpkı şarkıdaki gibi hissettiğini anlasın ve ona bir umut ışığı yaksın. Üstelik öyle büyük bir şeye falan da ihtiyacı yoktu Alaz'ın. Ufacık, minincik, iğne ucu kadar bir umuda bile razıydı. Sadece bir söz, bir işaret ya da ne olursa kabulüydü. Alaz işte o zaman o şeye tüm kalbiyle delicesine tutunacak ve bir daha da bırakmayacaktı zaten.

"Bravo!"

"Süpeeeerrr!"

"Harikaydı!"

Kalabalığın arasından yüksek sesle kulaklarına ulaşan nidaları duymuyordu sanki. Asi'ye bakmaya devam ediyor ve onun gözlerinde kaybolmayı diliyordu. Fakat Asi, saniyeler sonra bakışlarını ondan çekmiş ve kendilerini çılgıncasına alkışlayan kalabalığa şaşkınlıkla bakmıştı. Sanki sahnede olduğunu bile yeni fark ediyor gibiydi yüzündeki ifadeyle.

Alaz az sonra derin bir nefes bırakarak öne doğru birkaç adım atmış ve hiç vakit kaybetmeden Asi'nin hemen yan tarafında durmuştu. Sonrasında kızın sol yanına yapışarak, sağ kolunun ona bütünüyle temas etmesini sağladı ve ardından mikrofona doğru eğildi.

"Teşekkürler millet! Biliyorum, muhteşemdik."

Adamın sözleri kalabalığı yeniden coşturduğunda ise Asi yaşadığı duygu karmaşasından nihayet kurtulmuş ve düşüncelerini dizginlemeyi de şükürler olsun ki başarmıştı. O da az önce Alaz'ın yaptığı gibi gülümseyerek mikrofona doğru hafifçe eğildiğinde ise kendisini çok daha iyi hissediyordu artık.

"Teşekkürler herkese."

"Asıl biz teşekkür ederiz seni canlı dinleyebildiğimiz için!" diye bağırdı kalabalığın içinden birisi muzip bir tavırla keyifli bir kahkaha patlatmadan hemen önce. Ardından daha alçak bir sesle konuşmaya devam etmişti. Muhtemelen sesinin duyulmadığını düşünüyordu ama herkes pür dikkat sahnedekileri izlediği için yaşanan sessizlik içinde sesi istemsizce yankılanmıştı. "Muhteşem bir şey.. Hem kulağa, hem de göze hitap ediyor."

Alaz konuşan kişinin kim olduğunu bulmak için hiç vakit kaybetmeden bakışlarını kalabalığa doğru adeta bir şahin misali çevirdiğinde ise dişlerini sıkmıştı. Yağız'ın koca bir akıl tutulması yaşayarak davetli listesine eklediği bu bok heriflerden dolayı cinnetin eşiğinde gezinip duruyordu zaten gecenin başından beri. Ve şimdi yeni bir kişi daha eklenmişti dövülecekler listesine.

Oyun İçinde OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin