31

2.8K 164 214
                                    

Mayıs ayının sonu gelip çatmış ve Asi büyük bir final dönemini nihayet geride bıraktığında ise tüm derslerinden geçmesinin vermiş olduğu huzurla birlikte kendisini gezip tozmaya adamıştı. Çağla ile beraber her gün farklı bir plan yapıyorlar ve bazen Asi'nin, bazen de Çağla'nın üniversite tayfasıyla takılıyorlardı. Kimi zaman ise Cesur'la beraber sahile iniyorlar ve artık iyiden iyiye ısınmış güzel havaların tadını çıkarıyorlardı. Bu süreçte Alaz her anlarına dahil olmaya çalışarak Çağla'yı çıldırtıyor ve Asi ise arkadaşının sinir krizlerini sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da kendisini tutamayarak gülüyordu bu hallerine. Mayıs ayı bu şekilde akıp gittiğinde, yeni ayı karşılamışlardı hep birlikte.

Haziran ayının ilk haftasıydı ve Asi 2 Haziran sabahına uyandığında kendisini bir hayli mutsuz hissediyordu. Bu şekilde kötü hissetmesinin nedeni ise zaten belliydi. 2 Haziran denen o kabus dolu gün, çok sevdiği ve babalık hissini sayesinde tanıdığı adamın ölüm yıldönümüydü.

Serhan Soysalan'ın..

Asi yatağından istemeye istemeye kalkarken bugünün zor geçeceğini biliyordu. Zira her yıl bu günde Soysalan Ailesi'nin tüm fertleri doğal olarak oldukça hüzünlü oluyorlardı. Çağla sürekli olarak ağlayarak babasıyla olan anılarını anlatıyor, Ece odasına kapanıp kimseyle konuşmuyor, Neslihan gizli saklı köşelerde ağlasa da iyiymiş gibi davranıyor, Yaman ise ailesi için güçlü durmaya çabalıyordu.

Asi bu güzel ailenin en kabus dolu olan bu günü dakikası dakikasına hafızasında yer ederken, bu ani ölümün onu da oldukça kötü etkilediğinin farkındaydı. Zira hali hazırda hiç tanımadığı babasının ruhunda oluşturduğu o kocaman boşluk, Serhan Amcasının sevgi dolu ve şefkatli kalbi sayesinde az da olsa dolmuştu. Asi onu kaybettiklerinde yeniden babasız kalmış gibi hissetmişti kendisini bu nedenle. Artık babalık duygusunu hissedebileceği kimse yoktu elinde.

Düşünceleri birbiri ardına sıralanırken oflayarak yatağından kalktı ve üzerini hızlıca giyindikten hemen sonra hiç vakit kaybetmeden her yıl, her 2 Haziran tarihinde yaptığı gibi yan eve gitmek için harekete geçti. Ailenin tüm fertleri onları dağıtan bu ölüm yıldönümü nedeniyle kendisine işkence ettiği için birilerinin de onları toparlaması gerekiyordu zira. Yıllar boyunca kendisini bağrına basan bu aile için yılın bir gününde minnet borcunu ödemek üzere canla başla uğraşıyordu Asi. Onlara bir nebze bile olsa iyi gelecekse eğer, her şeyi yapmaya hazırdı bu nedenle.

Dakikalar sonra yan evin kapısını çalmış ve Feride'nin yüzündeki hüzünlü gülümseme ile onu karşılamasını izlemişti. Hemen sonrasında ise salona doğru ilerledi ve Neslihan'ı öylece kıpırdamadan kanepede otururken buldu. Her zaman enerjik ve güler yüzlü olan kadının bakışları dümdüz bir şekilde yere sabitlenmiş ve hareketsiz bir şekilde düşüncelere dalmış görünüyordu.

"Neslihan Teyze?" demişti kadının yanına adımlarken onu daldığı boşluktan çekip çıkardığında. Bunun üzerine Neslihan irkilerek hızlıca akan gözyaşlarını kurulamış ve ardından sanki hiçbir şey olmamış gibi genç kıza gülümseyerek bakmıştı.

"Hoş geldin Asicim. Gelsene."

Asi kadının söylediğini yapıp hemen yanına otururken, onun rol yaptığını tabi ki de biliyordu. Neslihan kimseyi üzmemek için iyiymiş gibi davranıyor ve sonra da yalnız kaldığında gözyaşlarına mani olamıyordu. Asi bu duyguyu iyi biliyordu. Zira o da çoğu zaman Neslihan'la aynı şeyi yapıyordu. Gün içerisinde neşesini kaybetmiyor fakat her gece yatağa yattığında yalnızlığını ve hiçbir yere ait olamama hissini iliklerine kadar hissedip, ağlıyordu. Sevgiye aç bir kız çocuğu olan benliğindeki boşluk hiçbir zaman dolmamıştı. Tıpkı Neslihan'ın kaybettiği adamın onda yarattığı boşluğun da dolmayacağı gibi..

Oyun İçinde OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin