Alaz cumartesi günü işe gelmek zorunda kaldığı için bir hayli öfkeli, mutsuz ve büyük bir miktar da huysuzdu. İki gün boyunca evden çalıştığı için -ki bu evden çalışma, çalışmak dışında her şeyi yaptığı bir süreçti- ve yeni aldıkları film müziği projesi nedeniyle şimdi cumartesi günü şirkete gitmek durumunda kalması onu sinirlendiriyordu.
Masasında oturmuş önündeki belgeleri çatık kaşları eşliğinde incelemeye devam ederken, soğuyan kahvesi nedeniyle başka bir bahane bularak yeniden öfkelendi. Hemen sonrasında ise oturduğu yerden hışımla kalkmış ve hızlı adımlarla odasından çıkmıştı. Onun çıktığını gören asistanı Berrin, anında panikleyerek ayağa fırladı ve patronunun herhangi bir talimatı için hazırda bekledi.
"Berrin Hanım?" demişti Alaz çattığı kaşları ve yüzündeki ciddiyet dolu ifadesi eşliğinde kadına bakarken. "Kahvem soğumuş."
"Hemen yenisini getiriyorum Alaz Bey."
Berrin ortadan adeta ışık hızıyla yarışacak kadar hızlı bir şekilde ayrıldığında, Alaz duvar gibi ifadesiyle yürümeye devam etti ve sanki kahvesinin soğuması başkalarının suçuymuş gibi homurdanarak toplantı odasında çalışmaya devam eden Burak ve Yağız'ın yanına adımladı.
"Geldi mahkeme duvarı." diye fısıldadı Yağız yan tarafında oturan Burak'ın kulağına, Alaz'ın toplantı odasına girişini gördüğünde. "Yandık."
"Bu film müziği işini kim açtı başımıza?" diye söylendi Alaz masada duran bir yığın dosyaya kaş çatarak bakarken sandalyelerden birisine oturduğu sırada. "Prodüksiyon bin tane liste yollamış mailime bugün. Bu da neredeyse iki-üç ay boyunca nefes bile almadan çalışmamız gerektiği anlamına geliyor."
"Çalışırız bro." dedi Yağız anında onun suyuna giderken. "İşten kaçmayız biz. Çalışıp, şirketimizin popülerlik seviyesini daha da arttıracağız bu filmle beraber. Bu iş bittikten sonra yepyeni fırsatlar ve yeni işlerin kapısı da aralanacak."
"Sen tutturmuştun değil mi film müziği yapalım diye?" Alaz arkadaşının hevesli gülümseyişinin aksine duvar gibi bir suratla ona karşılık verdiğinde, Yağız derin bir iç çekmişti. "Zaten sevgilimle de dans etmiştin. İyice bilendim oğlum sana. Şimdi senin yüzünden cumartesi günümü güzelim sevgilime sarılarak geçirmek varken, burada toplantı odasında senin meymenetsiz sıfatını çekiyorum."
"Tamam abi, gerilmeyelim hiç boş yere." demişti Burak anında araya girerken. Günleri artık iki arkadaşının arasındaki gerilimi engellemeye çalışmakla geçiyordu. "Bir an önce toplantı notlarının üzerinden geçip, konuyu biraz toparlayalım. Sonra da çıkarız zaten. Alaz sen de hemen gidersin Asi'nin yanına."
"Hem Asi, kızlarla değil mi şu anda zaten? Sen evde olsan da yan yana olamayacaktınız." demişti Yağız da kendisini kurtarmak için çabalarken. "Sen işlerini bitirene kadar o da bitirir, sonra da buluşursunuz işte. İyi yanından bak olaylara biraz."
"Sen nerden biliyorsun Asi'nin ne yaptığını? Bak Yağız beni zıvanadan çıkarıp durma. Se-"
"Ben söyledim abi." demişti Burak yeniden araya girerek bıkkınlıkla derin bir nefes verdiğinde. "Melike'yle konuştuk az önce. Kızlar burada dedi."
"Oh valla ne güzel!" demişti Alaz anında yükselerek. "Sen flörtünle konuş, ben burada çalışayım! Ben sizin yüzünüzden sevgilimle tam on iki dakikadır konuşamıyorum! Bana bunun hesabını kim verecek?!"
"Bro bak, yapma böyle.." demişti Yağız en az Burak kadar bıkkın bir şekilde konuştuğunda. "Bu şekilde devam edersen eğer, şirket batar."