(55) Squamea Mağarası
"Bugün derse girmiyoruz demek," diye mırıldandım sessizliği bozmak için.
"Bugün belki de hayatımızın dersini alacağız bu kadar üzülme." O kadar ciddi söylemişti ki son anda dudağını yukarı kaldırmasının zoraki olduğuna emindim. Okulun ilerisindeki küçük arenaya (genelde ejderha eğitimi dersi için kullanılır) geldiğimizde Greinner ve Pearlynine duvarlara oturmuş bekliyordu.
Bizi görünce pençelerini kale suru gibi olan taşlardan çekip yere indiler ama peşlerinde duvardan dökülen tozu da getirdiler. Greinner başını eğip kırmızı gözleriyle bana baktı. Ruh bağımız olmasa bile bu gözlerle şu an yine anlaşabilirdim. Onu ilk gördüğüm an bayıldığım aklıma gelince gülümsedim. Zihnimde olduğu için onda bunu anladı ve burnundan verdiği nefesini bilerek yüzüme çarptı. Bu onun sevme şekliydi, geç de olsa anlıyordum.
"Bugün seninle geleceğim koca oğlan hazır mısın?"
Sonunda.
"Şey, emin misin?"
"Evet, alınma Pearlynine ama sırtın ikimizi de konforlu bir şekilde taşımıyor." Sert bir kükreme duyduğumda yandaki otların tutuştuğunu gördüm ve ejderhama doğru bir adım attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BASİLLAN
FantasyFantastik bir evrenden, başka bir fantastik evrene geçmekten daha kötü bir şey varsa; o da kocam olmayan birinin yatağında uygunsuz bir şekilde uyanmamdı. Üstelik karısı olduğumu ve karnımda çocuğunu taşıdığımı iddia ederek. İlk geldiğim evrende zam...