12- TEKLİF

10.3K 415 68
                                        

Kimseye gösterme onu? Bu onu gerçekten ilgilendiriyor muydu? Cevap verecek bir şey bulamayınca kafamı denize doğru çevirdim daha sonra toparlanıp ayağa kalktım. Hafif rüzgar esiyordu, saçlarımı açıp rüzgara teslim ettim. Kollarımı iki yana doğru serbest bıraktığımda gözlerimi çoktan kapatmıştım. Bu... Bu tam bir huzurdu. 

"Sende yapsana." Gözlerimi açıp Kaya'ya doğru döndüm. Bana deliymişim gibi bakıyordu. "Çok iyi geliyor gerçekten. Bakmasana öyle!" Önüme dönüp tekrar aynı pozisyonu aldığımda bu sefer gözlerimi kapatmamıştım. Bağırmak belki iyi gelebilirdi. "HERKESTEN NEFRET EDİYORUM! HEPİNİZ ÖLÜN EN ÖNCEDE FARUK!" Sonlara doğru sesim pek bağırmaya benzememişti ama içimi rahatlatmıştı. 


"Sen deli falansın sanırım. Nereden geldin sen benim yanıma?" Diye karşılık verdi Kaya bana. 

"Ya gerçekten iyi geliyor inan bana. Sanki içindeki bütün kötülükleri atıyormuşsun gibi.Hadi sende yap." Ters bakışlarını üzerimden bir saniye bile ayırmıyordu. 

Sonunda önüne döndüğünde cebinden bir paket sigara ve çakmak çıkardıktan sonra pes edip yanına tekrar oturdum. "Bazen içindeki kötülükler sana yardımcı olur. Yaşamanın sebebi onlardır. İçindeki kötülükleri attıktan sonra ne olacak? Mutlu mu olacaksın? Sonsuza kadar mı? Bence bu kadar içindeki kötülüklerden nefret etme. En azından daha fazla mutlu olmanı engelliyorlar. Unutma daha fazla mutlu olursan, sonunda o kadar fazla üzülürsün." sigarasını çakmağıyla birlikte yaktıktan sonra ağzına getirip dumanı içine çekti. "İnsanları anlamıyorum. Sürekli mutlu olmak için çaba sarf ediyorlar. Mutlu olmayı hak ediyorsak zaten mutluluk bize gelmez mi?" Bana döndü ve gülümsedi."Bence o kadar da şanssız değilsin." Gülerken gözlerinin içinin parlaması normal miydi? Yoksa ben kafayı mı yiyordum? 


Söylediklerinde de haklıydı. İnsan ne kadar yükseğe çıkarsa düşüşü de o kadar sert olurmuş. "Haklısın. Bunlara alışmam lazım sanırım."  dediğimde kafasını evet anlamında aşağı yukarı salladı. 

Bir şey diyecek gibi olduğunda telefonu çaldı. Telefonu eline aldığında ekrana bakıp derin bir of çektikten sonra aramayı cevapladı.


"Ne var Irmak?" Irmak? Kız.
"Sana yaşadıklarımızı unut demiştim." yaşadıklarımızı?

"Hayır. O gece hakkında ufacık bir şey bile hatırlamanı istemiyorum" Gözlerim yuvarlarından çıkacağı sırada kendimi durdurmuştum. Sakin ol Defne. İyide bundan bana ne? Kendine gel.

"Bu beni ilgilendirmiyor."

"Hayır bu gece başka bir işim var." N-ne diyor bu?  


Telefonu sonunda kapattığında bana doğru döndü omuzlarını yukarıya kaldırıp indirdi. Gerçekten de uçuk bir tipmiş. Faruk'tan kalır yanı yoktu. İkisi de iğrençti. Kaçabiliyorsan şimdi kaç Defne. "Ben gidiyorum."

"Sen bilirsin." İğrenç...İğrenç. Ayağa kalkıp ana yola doğru yürümeye başladığımda son anda aklıma gelen şeyle durdum. Geri dönüp bu sefer yanına doğru ilerledim.


"Nasıl gideceğim?" Beni beklemiyormuş gibi şaşkınca bana baktıktan sonra bakışları 'Aptal mısın?' bakışına dönmüştü. Ne var? Çok gezmiyorum ki? Geziyor muyum? Hayır. 

"Yürüyerek." Ciddi misin?


"Çok iyi aydınlandım teşekkür ederim." dediğimde sırıttı.

"Görevimiz." Beni sinir ediyordu. Her seferinde böyle saçmalamak zorunda mıydı gerçekten?


"Beni eve götür." Oldu mu? Sen ancak böyle  anlarsın. 

KARANLIK TEKLİFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin