Arkadaşlaaar 20. Bölümümüz de hayırlı olsuuuuun;) lüütfeen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Hatalarımı yoruma yazarsanız kendimi daha da geliştirebilirim) iyi okumalaar :*🎉🎉🎉🎉
Beynim vücudumda hissettiğim sarsıntılarla sinyal verip göz kapaklarımın açılmasını sağlamıştı. Gözlerimi araladığımdaki puslu görüntüyü yok etmek için kendime biraz zaman vermiştim.
Görüntüler yavaş yavaş yerine oturduğunda bir arabanın içinde olduğumu idrak edebilmiştim. Oturduğum koltukların Doruk'un arabasının koltukları olması gerekirken onun aksine gri renkte deri bir koltuktu. Gözlerim başımın yaslı olduğu camdan dışarıyı kontrol ederken iri bir sesle beynim uyuşmuştu. "Abi, kız kendine geliyor."
Kolumu tutan iri kalıplı adamdan elimi çekmeye çalıştım ama beceremedim. Son yaşadığım şeyler yeni yeni beynime otururken bu adamlar ve kolumdaki adeta tehlikenin habercisi olan kalıplı bir el korkumun üstüne kat kat tuğlalar örerek daha da korkmama sebep oluyordu.
"Bırakın beni!" Gücüm yettiği kadar bağırmıştım, halbuki beni kimsenin duyamayacağını biliyordum. "Kimsiniz siz!" Daha çok soru değilde korkmadığımı onlara göstermek için söylediğim bu söze karşılık hiç bir tepki alamamış olmam beni sinirlendirse de şuan bulunduğum ortam ve nereye gideceğimiz hakkında hiçbir fikrimin olmamasından kendimi susturmuştum.
Korkuyordum. En son Faruk ile konuştuğumuzda bu tür şeylerden bahsetmişti, tehlikede olduğum hakkında bir şeyler gevelemişti. Beynimdeki karışık duygular korkumla daha da karışık hale gelirken içimde bir yerlerde birinin gelip beni kurtarabileceği fikriyle aydınlanmıştı. Kaya mı? Faruk mu? Doruk mu? Fark etmezdi hatta yabancı birisi bile olabilirdi.
Arabanın ani duruşuyla öne atılan bedenim öndeki sürücü koltuğundan destek alarak dengesini sağlaya bilmişti. Yanımdaki izbandut yanındaki kapıyı açıp kolumdan tuttuğu gibi bir hamlede çıkarmıştı beni arabadan. Başımın dönmesiyle bir an yerimde durmuştum ama o bunu anlayışla karşılamayıp tekrar peşinden sürüklemişti beni.
Şuan hangi neredeydik veya merkeze ne kadar uzaktaydık hiç bir fikrim yoktu ve bu beni dahada agresif yapıyordu. Sonunda sürüklenmekten kurtulup durduğumuzda karşımda duran binaya baktım. Normal bir 2 katlı binadan farkı yoktu ama içerisinde neler olduğuna dair en ufak bir düşünceye bile sahip değildim. Bundan daha önemlisi benim burada ne işim vardı?
"Lan Cengiz. Kızı bodrum kata kilitle. Eğer kız kaçarsa var ya o boğazını başkandan önce ben keserim." Arabayı süren adamın söylediklerine karşılık yutkunduğumda bu sefer başımın yüksek dozda belada olduğunu kanıtlamıştım.
Isminin Cengiz olduğunu öğrendiğim adam beni tekrar peşinden sürükleyip binanın kapısından içeriye sokmuştu.
Binanın kapısından girdiğimizde karşımıza 3 tane kapı çıkmıştı en sondaki kapıdan içeri girdiğimizde biraz ilerledik ve önümüzdeki merdivenlerden aşağıya indik. Karşımda ki görüntüyle gerildiğim için tekrar yutkundum. Karanlık odayı aydınlatan -ki pekte aydınlatma denilemez- yarım pencereden süzülen ay ışığı içerideki tahta sandalyeyi aydınlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK TEKLİF
Novela Juvenilİçi serseri, eğlenmeye düşkün erkek dolu okulda tek saf kız olan Defne. Hikayenin beyaz kahramanı. Yaşadıklarından dolayı hasta numarası yapıp okula gitmeyi erteliyor. Peki bu ne kadar sürebilir? Başladığı yeni okulunda işler eski okulundan d...