Merhabalaaar ^^ Tekrardan buradayım :) Sınav haftasıydı üzgünüm bölümü biraz uzun arayla yayınladım :)
Ama ben sizi yeriim yaniii ^^ Hepinizi çook seviyorum hepinizi öpüyorumm sım sıkııı :)
Vee sizi daha çok bekletmeden kahvemi yudumlayıp bölüme giriş yapıyorum :*
Yorum ve oylarınızı bekliyorum
*
Gözlerimi yumdum, gördüğüm şeyin sadece bir hayalden ibaret olmamasını diledim. Korku tüm bedenime hızla nüfuz ediyordu. Belki, gözlerimi açtığımda hepsinin bir hayal olduğunu görmekten belkide olacaklardan.
Tüm her şeye rağmen gözlerimi kendimi kasarak açtım. Oradaydı. Tenini inceledim, tek bir çizik dahi yoktu. Haberim olmadan gözlerimden bir belkide iki hatta daha fazlası yaş dökülmeye başladı.
Kilitlenmiştim. O yaşıyordu. Dimdik karşımdaydı. Midemdeki hareketlilik beni kendime getirmişti ve içimde yaşanan duygu karmaşasının her damlası yüzüme yansıyordu, farkındaydım.Yutkundum ve ayaklarımın karıncalandığını hissettim. "Buradasın," sesim çok kısık ve aciz çıkmıştı, hatta belkide çıkmamıştı sadece dudaklarımı hareket ettirmiştim. Bilmiyordum.
Kaşlarımı çattım ve son bir kez daha yutkundum. Daha fazla dayanamayıp Doruk'a doğru koştum. Hiç tereddütsüz kollarını açıp belime sardı. Artık gözlerimden yaş dökülmüyordu, Gözlerimden şelaleler akıyordu. Ve artık hiç masum sayılmayacak şekilde ağlıyordum. "Buradasın," diye haykırdım, bu sefer emindim sesim çıkmıştı hemde fazlasıyla.
"Buradayım," Belimdeki elini usulca saçlarıma çıkardı ve aynı zamanda çenesini başıma koydu. "Buradayım, korkma."
Ağzımdan dökülen sesli hıçkırıklar yerini daha sessiz hıçkırıklara bırakmıştı ama gözyaşlarım durmuyordu, durduramıyordum. "Defne hadi kendine gel. Şuan bir bilmecenin içindeyiz ve bir şeyleri çözmemiz gerekiyor. Bize sen yardımcı olabilirsin."
Bir bilmecenin içinde olduğumuzu kesinlikle bende biliyordum. Derin bir iç çektim ve kafamı kaldırarak çenemi omuzuna sabitledim. Odağıma ilk olarak Kaya girdi. Kapıya yaslanıp öylece duygusuz bir şekilde bizi izliyordu.
Daha iyi olduğumu anladığımda kendimi Doruk'dan geri ittim ve arkama baktım. Burcu ağlıyordu, gözlerim Caner'i aradı ama arkamda Caner yoktu. Önüme baktığımda Caner'i Doruk'un yanında gördüm.
Usulca Doruk'un söylediklerine karşılık olarak kafamı aşağı yukarı salladım. Ağladığımdan burnum sürekli akıyordu ve bende sürekli burnumu çekmek zorunda kalıyordum. Bu can sıkıcıydı.
"Hadi burayı bir an önce terk edip sakin bir yere gidelim o zaman." Doruk önden ilerleyip bizi geride bıraktığında Caner de Burcuyu kolunun altına alıp Doruk'u takip etmeye başladı.
Sınıfta en son Kaya ile kaldığımda Kaya hala olduğu yerdeydi. Burnumu tekrar çekip kapıdan çıkacakken cebinden bir mendil çıkardı ve konuşmaya başladı. "Sümüklü," Yaslandığı kapıdan doğruldu ve devam etti. "Benim arabamla gideceğiz ve arabamı sümük yapmanı istemiyorum."
Başka bir zaman diliminde olsaydık dediğine alınabilirdim ama şuan beynimin duyguları yöneten kısmı tamamen uyuşmuş bir şekildeydi. Uzattığı mendili aldım ve onu beklemeden yoluma devam ettim.Bir kaç defa önüme geçip beni sinir etmeye çalışmış olsa da sapasağlam okulun bahçesini terk edebilmiştik.
*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK TEKLİF
Teen Fictionİçi serseri, eğlenmeye düşkün erkek dolu okulda tek saf kız olan Defne. Hikayenin beyaz kahramanı. Yaşadıklarından dolayı hasta numarası yapıp okula gitmeyi erteliyor. Peki bu ne kadar sürebilir? Başladığı yeni okulunda işler eski okulundan d...