27-OKUL

7.5K 426 25
                                    

Diğer bölümlere oranla daha uzun bir bölüm oldu. Üzgünüm sık sık bölüm yayınlayamıyorum. Zaten hikayeye Final vermenin eşiğinden dönmüştüm bu aralar. Biliyorsunuz ki Kasım ayı... Tüm felaketlerin biriktiği ay. Sınavlar performanslar onlar bunlar şunlar. 

Onca işimin arasında ancak bu kadar düşünüp yazabildim  umarım tatmin olursunuz. 


E MADEM BEN BU KADAR UĞRAŞMIŞIM SİZ DE BİR OY VEREREK VE BİR KAÇ YORUM YAPARAK YAZARINIZA  YORGUNLUĞUNU UNUTTURUN .


 ............                                   .........SEVGİLERLE. ÖPÜLDÜNÜZ :)  -gizliYazarınız-




"Siktir," Gözlerimi araladım. Bir kaç inleme sesinden sonra gelen sesleri daha dikkatli dinlemeye başladım. "Her yerim tutulmuş." 

En son nerede uyuduğumu hatırladığımda gözlerimi birden pörtlettim.  Kafamı kaldırıp tamamen kaçmış uykumla Kayaya doğru baktım. 

Bir eli ensesinde sızlanıyordu. Sanırım yanlış bir pozisyonda yatmıştık. Ah, Sanırım mı? Kesinlikle öyleydi. 

Kaya ile göz göze geldiğimizde hizursuzca kıpırdandım ve daha sonra ayağa kalktım. Sanırım benim de her yerim tutulmuştu.

Ensemi sıvazlayıp bir yandan da Kaya yı izliyordum. "Kaya. Bir şeyler bulabildin mi artık gerçekten abimi merak ediyorum ve ben böyle durabileceğimi zannetmiyorum." dedim birden aklıma Doruk gelince.

Kaya doğrulup diger koltuğa doğru yöneldi ve ceketinin cebinden telefonunu çıkardı. Bir kaç dakika sonra telefonunu kulağına getirdi ve çok  geçmeden  konuşmaya başladı.

"Bulabildin mi Tekin bir şeyler?" uzun bir sessizlik oluştu. Tekin in neler söylediğini duyamıyordun ama Kaya nın onu çok dikkatli bir şekilde dinlediğini  görebiliyordum.


"Ne? Tekin anlamıyorum. Siktiğimin barına sabahın körü de gitmek zorunda mısın sen? Bekle beni orada geleceğim." Sinirle soluduğu nefesinin bir an bir buz kütlesine dönüşeceğini sandım ama bir şey olmamıştı. 


Telefonu sinirle koltuğa fırlatırken bana göz ucuyla bakıp ceketini giyinmeye başladı ardından fırlattığı telefonu alıp cebine koydu. "Ben bara gidip Tekin den bir şeyler öğreneceğim seni oraya götüremem. Okula bırakacağım seni. Geçerken evine uğrarız üstünü giyersin." 


Bir an gözlerim yerinden çıkacak sandım. Gerçekten okulun varlığını bu kadar unutmam normal miydi? Devamsızlığımın kaç gün olduğunu düşünmek istemiyordum. Annemi hiç görmemiştim ve bana tepkisi ne olacak çok merak ediyordum. 



*



Eve gidip üzerime okul kıyafetlerimi çabucak giymiştim ve şuanda okula doğru Kaya'nın arabasıyla ilerliyorduk. Kendimi kötü hissediyordum, oraya gitmemin tek sebebi zaten sınırını aşmış olan devamsızlığımın daha da çığırından çıkmasını istemememdi. 


Sessiz yolculuğu bozan Kaya'nın sesi oldu. "Merak etme Doruk'a bir şey yapacak kadar cesaretleri yoktur. Ve Defne," derin bir nefes aldı ve gözlerini gözlerime dikti. O kadar ayrıntılı bakıyordu ki bir an gözünden bir silah çıkacak ve beni nişan alıp vuracak zannetmiştim. "Dikkatli ol, Kübra kesin okuldadır etrafa şüphe uyandırmamak için. Kavga çıkarmayı aklının ucundan bile geçirme minik kedi." 


Kübra sürtüğü okulda mıydı yani? Kavga mı? Ben mi? Yapacağım şeyleri kavga ile kısıtlamak istemiyorum. Gidip o sürtüğü bir güzel becerecektim tabi ki de.  "Kavga bana göre değil." Diye bir yalan attım ortaya. 



Bir şey demeyip arabayı sürmeye devam etti. Keskin bir viraj aldıktan sonra karşımıza görüntüsünü bile hemen hemen unuttuğum okul karşıma çıktı. Okulu görünce birden aklıma Caner ve Burcu geldi. İçimden okkalı bir küfür kendime savururken onlara ne diyeceğimi düşündüm.


Gerçeği anlatmalı mıydım? Tamamen olmasa bile birazını olabilirdi.  Kaya arabayı durdurduğunda Kapıyı açtım ve arabadan bedenimi çıkardım. Kapıyı kapatmadan Eğilerek Kayaya baktım. "Teşekkür ederim." Ah, neden sesim böle kötü çıkmıştı? Bana kaşlarını çatarak baktı ve bir şey diyecekken sözlerini ağzına tıkarak kapıyı kapattım ve okula doğru ilerledim. 


KARANLIK TEKLİFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin