Arkadaşlaar :) Öncelikle sizden özür diliyorum çünkü yaklaşık 1-2 haftadır bölüm yüklemiyorum. Ama köydeydim daha sonra kuzenlerime geçince yeni bölüm yazacak vakti bulamadım. Sizin için bu bölümü biraz daha uzun yazacağım. :) Bu bölüm, bölümü sabırsızlıkla bekleyen nadir insanlara gelsin :* Öpüldünüz.
-
Belkide verdiğim bu karar ilerleyen günlerde kendime küfür etmek için hatta kendimi dövmem için yeterli bir sebep olacaktı. Ama şu anda yapabileceklerimin arasında en iyisi buydu. Beni rahat bırakacaktı işte, bende bunu istemiyor muydum?
Ağzımdan çıkan kelimelerle Faruk'un gözlerinin bir yıldız gibi parıldadığını gördüm. Nedense Kaya'ya bakma cesareti bulamıyordum içimde. Yoğun bir şekilde ona ihanet ettiğimi hissediyordum. Bu... Bu berbattı işte.
Faruk'la aramızdaki ilginç bakışmaya son veren zilin sesiydi. Nasıl bir şeyin içine girmiştim bilmiyordum. Bildiğim tek şey vardı o da şuan paçayı kurtarmak için geleceğimi etkileyeceğimdi. Ama cevap ağzımdan çıkmıştı bir kere. Tekrar gidip reddetsem karşı çıkacağını, hatta belki de zorla dediğini yaptıracağını biliyordum.
Faruk yerine geçtiğinde benim de çoktan oturmuş olduğumu fark ettim. Titriyordum. Elimi diğer elimin üstüne koyarak titrediğimi belli etmemeye çalıştım. Bir şeyler olmasını bekledim. Kaya'nın bana bağırmasını, değişik bir şekilde bakmasını. Ne bileyim işte bir tepki göstermesini istiyordum. Çünkü susunca daha da çok korkuyordum girdiğim işin içinde neler olduğundan.
Evet Defne. Sen bunları hak ettin. Hemde sonuna kadar güzelim.
-
Derslerin nasıl gelip geçtiğini anlamamıştım. Teneffüs çaldığında herkes toparlanmasaydı çıkış saatinin geldiğini anlamayacaktım. Bir hayalet gibi kalkıp çantamı elime aldığımda omuzuma takma gereği duymamıştım. Daha doğrusu buna bir güç harcamak istemiyordum.
Doruk'u bekleyip arabayla eve gitmenin kötü bir fikir olacağını düşünüp yürümeye başladım. Bu salak kaç yaşındaydı da ehliyeti vardı?
Bir süre sonra eğer geç yazılmasaydı şuan bir üniversitede olacağı aklıma geldi ve kendi kendime göz devirerek yoluma devam ettim.
Yolu yarıladığımda telefonum çalmaya başlamıştı. İlk önce melodi sesinin nereden geldiğini düşünsem de daha sonradan telefonumun çaldığını anladım. Cebimden telefonumu çıkardığımda ekrandaki numaraya baktım. Çok geçmeden telefonu açtım.
"Neredesin sen." Karşı taraftan gelen kalın ve yüksek ama gerçekten de yüksek sese karşılık telefonu kulağımdan bir anlık uzaklaştırdım. Tabi ki bu dengesizliği yapan kişi Doruktu.
"Yer ile gök arasında bir yerde." Ne diyorum lan ben. Bugün ki edebiyat dersi sanırım bende kafa yapmıştı. Oysa ki dinlememiştim.
"Ne diyorsun kızım sen? Kaç saat oldu seni okulun bahçesinde bekliyorum haberin var mı? Hayır hiç mi abini düşünmüyorsun? Ya kızlar yakışıklılığıma dayanamayıp beni bahçenin ortasında yemeye başlarlarsa?" Yüzümü buruşturup sebebini bilmediğim bir şekilde yolun ortasında durmuştum.
"İlk önce abi çakması, okul biteli saat olmadı. ikincisi de kızların yapmak isteyeceği en son şeydir bu emin ol. Üç ise ben eve yürüme gidiyorum. Sana haber vermeyip seni böyle bir tehlikeye sokmak amaçlarım arasında cidden değildi." Tekrar yürümeye başladığımda çok geçmeden karşı taraftan ses gelmişti. Ama bu bir konuşma değilde 'Dıt,dıt,dıt' sesiydi. Gerçekten yüzüme mi kapattı bu çocuk?
![](https://img.wattpad.com/cover/41475028-288-k289077.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK TEKLİF
Ficção Adolescenteİçi serseri, eğlenmeye düşkün erkek dolu okulda tek saf kız olan Defne. Hikayenin beyaz kahramanı. Yaşadıklarından dolayı hasta numarası yapıp okula gitmeyi erteliyor. Peki bu ne kadar sürebilir? Başladığı yeni okulunda işler eski okulundan d...