Eve geldiğimde direk odama çıkıp kendimi yatağıma attım. Biraz dinlendikten sonra üstümü değişmek için dolaba yöneldim biraz karıştırdıktan sonra en sevdiğim tavşanlı pijamalarımı giydim. Dolabı kapatacakken deri ceketi gördüm hani şu adını bilmediğim adama ait olan. Ceketi dolaptan çıkarıp yatağa fırlattım. Dolabın kapaklarını kapattıktan sonra yatağımda oturuş pozisyonuna geçtim ve ceketi elime aldım. Merakıma yenik düşüp ceketin ceplerini yokladım. Yan ceplerinde bir şey yoktu. Ceketi fırlatıp yere attığımda ceketin içinde bir cep olduğunu fark ettim ve ceketi fırlattığım gibi geri aldım. Elimi cebin içine soktuğumda bir kağıt parçası hissettim ve onu kavradım , elimi cebin içinden çıkardıktan sonra kağıt parçasını incelemeye başladım bir çok kez katlanmış kağıt parçası. Kağıdı yavaş yavaş açtığımda önüme uzun bir yazı çıktı ,
'Ben bu değilim. Ben insanları kıracak bir insan değilim. Ben kötü gözükmek istemiyorum ama öyle olmak zorunda. Aksi taktirde üzülen ben oluyorum çünkü. Ben dışarıdan bakılınca bir playboy gibi gözükebilirim hani her istediği kızı altına alabilecek güçlerden ama kesinlikle öyle birisi değilim. Kızlar narindirler dokunmak için kendi kendini yersin ama kıyamazsın ya işte. Bana bir sürü şeyi yaptırmak zorunda bıraktılar. Hiç suçu olmayan kızı kendime bağlattıktan sonrada çekip gitmemi istediler. Ben sadece bir köleyim. Söylenilenleri yapmak zorunda olan bir köle.'
Bu saçmalıkta neyin nesiydi ? Daha fazlasına devam edemeyip kağıdı eski yerine soktum. O gün onunla konuştuğumuzda hiç de iyi bir adama benzemiyordu. İlginç bir karaktere sahipti. Hemde çok ilginç.
-
Sabah alarm sesiyle uyandığımda zor da olsa kalkabilmiştim yataktan. Banyoya doğru ilerlediğimde soğuk suyla yüzümü yıkadım ve aynaya bakarak kendime gelmemi bekledim. Daha sonra odama doğru giderek dolabımı açtım karşımda askılığa asılmış yeni okulumun kıyafetleri vardı . Ah ben unutmuştum ama aslan Mehtap ablam her zaman ki gibi konuşturmuştu kendini. Hemen üstüme üniformamı giyip aşağıya doğru ilerledim. Eteğim sanki biraz kısa gibi gelmişti bana ama umursamayıp mutfağa doğru ilerledim. Her zaman ki gibi "Günaydııın" diye bağırdım ve yine her zaman ki gibi kimse cevap vermedi.
Annem bu sabah yoktu kahvaltı masası da çoktan hazırlanmışa benziyordu. Hemen bir sandalyeye yerleşip bir parça ekmek aldım ilk önce tabanına yağ sürdüm. Daha sora reçel ve bal arasında ikilemede kaldım ama daha sonra balı tercih ederek yağın üzerine balı bir güzel sürdüm ve yemeye başladım , yanında da çayımı yudumlamayı unutmuyordum tabi.
"Dün direk odana çıktın konuşamadık. Nasıl geçti ilk günün?" Diye sordu hoşnut olmayan bir sesle.
"Gayet iyiydi ablacım bir sorun yoktu." dedim gülerek.
"Bu iyi haber işte. Biliyorsun yürüme gideceksin o yüzden biraz çabuk olursan iyi olur yoksa geç kalacaksın."
Mehtap abla haklıydı. Ben bir daha o müdürün ağzını çekemezdim. Hemen toparlanıp ayağa kalktım ve üzerime montumu geçirip kapıdan dışarıya çıktım.
"Ah. Mehtap abla telefonumu odamda unuttum bir de çalışma masamın çekmecesinde kulaklığım var getirir misin?"
"Tamam canım bekle hemen getiriyorum"
Bir kaç dakika sonra Mehtap abla elinde telefon ve kulaklıkla koşarak geliyordu gülümseyip elindekileri aldıktan sonra hızlı adımlarla evden uzaklaşmaya başladım bu arada da düğüm olmuş kulaklığımı çözmeye çalışıyordum. Sonunda çözüldüğünde kulaklığın bir ucunu telefona diğer uçlarını da kulaklarıma sokup bir şarkı seçtim ve hızlı bir tempoda okula doğru yürümeye başladım. Yolları unutmadığım için bir yandan da Allah'a şükrediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK TEKLİF
Genç Kurguİçi serseri, eğlenmeye düşkün erkek dolu okulda tek saf kız olan Defne. Hikayenin beyaz kahramanı. Yaşadıklarından dolayı hasta numarası yapıp okula gitmeyi erteliyor. Peki bu ne kadar sürebilir? Başladığı yeni okulunda işler eski okulundan d...