"Yaşayacağımız daha çok şey var düşüp de bir yerlerini acıtmanı, incitmeni ve hatta eskitmeni istemem. Bir şey sana zarar verecekse o da ben olacağım!" derken dengemi koruduğum zaman hala kolumu bırakmamıştı. Peşimi neden bırakmıyordu? Ben ona ne yapmıştım ki.
"Peşimi bırak. Sana hiçbir şey yapmadım pislik herif!" kolumu sertçe onun ellerinden kurtardım. Yüzünde anlam veremediğim bir gülümseme oluşmuştu."Tabi kide bana sen zarar vermedin. Sen istesen de bana zarar veremezsin ki. Sorun, sevgili annen. Burada olmamın nedeni de o. Çok hırslı ve dediğini de yapan birisi. Annemin okulunu yani eski okuduğun okulu kapattırdı." Kafasını kaldırıp bahçeye ve son olarak okula baktığında devam etti. "Artık buralardayım. Sık sık karşılaşacağız. Aynı sınıfta olmamızın memnuniyetini taşıyorum şuan." İğrenç bir kahkaha atıp yanımdan yavaşça ayrıldı.
Her şeyi burada bırakıp koşmak istiyordum. Nereye gittiğimi bilmeden. Kaybolmak istermişcesine koşmak.
"Naber." Sesin geldiği tarafa doğru döndüğümde Caner'i gördüm ve hemen arkasından bize doğru yaklaşan Burcu'ya. Cevap veremeden Burcu yanımıza geldiğinde konuşmaya başladı.
"Yeni gelen öğrenciyi gördünüz mü? Allah'ım tam bir taş. Kaya çok bozulacak bunu görünce çünkü muhtemelen bütün ilgiyi kendi üzerine çekecek." Kafasını bana doğru döndürüp devam etti. " Sence de yakışıklı değil mi?"
"Pek sanmıyorum." Derin bir nefes aldım. "Bu konudan konuşmasak?" Gözlerimin dolduğuna emindim. Çaresizlik, en dipteydim işte burası benim zirvemdi.
Kafamı yan tarafa çevirip burnumu çektim yaş gelmeyeceğinden emin olunca onlara dönüp. "Gidelim mi artık?" diyebildim sadece.
Onları beklemeden okula doğru ilerledim. Beynim buradan uzaklaşmak istese de ayaklarım beynime uymuyordu. Bu durumdan nefret ediyordum.Sınıfın önüne geldiğimde tekrar derin bir nefes alıp içeriye girdim. Kaya sıranın üzerinde uyuyordu. Gözlerimi sınıfın içinde gezdirememiştim bile, buna cesaretim yoktu henüz. Hızlı adımlarla Kaya'nın yanına ilerleyip sırama yerleştim.
O an bir şey anımsamıştım. Onu gördüğüm ilk gün. Ömer'den kaçıyordum. Faruk'un arkadaşıydı. Nereden bilebilirdim bana ceketini veren kahramanımla aynı sınıfta olacağımızı. Veya bir daha onu göreceğimi. Ama şimdi buradaydı işte. Tam yanımda. Beni yine koruyabilir miydi? Bu sefer sadece ceketle iş kapanmasa da yapamaz mıydı bunu?"Biraz daha bakarsan sırtımı delebileceğini düşünüyorum" deyip doğruldu. Bunun arkadan gözleri falan mı vardı?
Cevap verecektim ama sınıfa öğretmen geldiği için söyleyeceğim kelimeleri yutmak zorunda kaldım. Öğretmen hemen masasına yerleşip sınıf listesini açtı. Birkaç isim okuduktan sonra
"Defne YAZICI"
"Burada" dedim sesli bir şekilde daha sonra "Maalesef." diye devam ettim deminkine göre daha kısık bir sesle.
"Kaya HANÇER" Kaya sadece elini kaldırmakla yetindi. Zaten onda 'Burada' diyebilecek bir potansiyel göremiyordum. Kafasını tekrar masanın üzerine koyup bölünen uykusuna devam ederken hocada listeye devam ediyordu.
"Faruk DİNÇER" Lanet isim.
"Burada" diye seslendi Faruk.
Kaya birden kafasını kaldırıp gelen sese doğru çevirdi kafasını."Oha.Hasiktir!". Faruk'la Kaya göz göze geldiklerinde Faruk tek kaşını kaldırıp samimi olmayan bir gülüş attı. Kaya'nın yüzü bana dönüp olduğu için ne tepki verdiğini görememiştim. Tanışıyorlar mıydı? Çok geçmeden Kaya Önüne döndü ve sessizce bir şeyler mırıldandı. Duyabildiğim tek şey "Bu okulunda gerçekten bokunu çıkardılar." olmuştu. Demek ki o da benim gibi düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK TEKLİF
Novela Juvenilİçi serseri, eğlenmeye düşkün erkek dolu okulda tek saf kız olan Defne. Hikayenin beyaz kahramanı. Yaşadıklarından dolayı hasta numarası yapıp okula gitmeyi erteliyor. Peki bu ne kadar sürebilir? Başladığı yeni okulunda işler eski okulundan d...