29- CESARETLİLİK

7.8K 418 32
                                    

Şöyle bir şey düşündüüm been :) Eğer oy ve yorum istediğimm sayıya ulaşırsa gece bir bölüm daha yazıp yayınlayacağım :) 
Gerçekten çok uğraşıyorum bölümleri yazarken lütfen satır içi yorumlarda yapın. Oy vermeyi  sakın unutmayın :) 



Sadece emeklerimin karşılığını almak istiyorum :) 



-




Kaya'da bir şeyler vardı. Bundan emindim. Sırtımı yatağımın başlığına biraz daha bastırıp düşünmeye başladım. 

Arabada beni öpmeden önce Kübrayı kaltak yapanlardan birisi olduğunu söylüyordum ona. Ama beni öptüğünde ise karşılıksız bırakmıyordum. Bu  tam bir saçmalıktı. Ben böyle değildim ki. 
Kaya beni değiştiriyordu. Bunun başka bir açıklaması olamazdı. 



Beni değiştirmesine izin vermeyecektim. 



"Kızım iyi misin?" Kafamı çevirip Mehtap Ablaya baktım. Endişeyle bana bakıyordu.  İkimizde konuşmayınca yatağıma oturdu ve konuşmaya başladı. "Kaç dakikadır odanın kapısını çalıyorum belki müsait değilsindir diye ama ses vermeyince bende korkup içeriye girdim. İyisin değil mi? Bir sorun yok?" 



Kafamı hafifçe  sallayıp  elini tuttum. "İyiyim Mehtap Abla merak etme."  


"Dün nerede kaldın Defne? Niye birden öyle hızlıca çıkıp gittin. Doruk da gelmedi hala."  Derin bir nefes aldım. Yaşadıklarımızı ona anlatmayı düşünmüyordum ama sorularına nasıl cevap vereceğimi de bilmiyordum.  Gözlerinin içerisine baktığımda endişesi hala gitmemişti. Ne diyecektim şimdi ben? 

Doruk'tan başlayabilirdim. "Doruk bu gün gelecek. Dün eve gelmeden önce bir oyun oynamıştık kamp yaptığımız yerde orada da Doruk'u hiç görmemiştim. Bir de dün sen Doruk nerede diye sorunca korktum tabi bir şey mi oldu diye. Hızlıca çıktım evden. Okula uğradım öğretmenlerle biraz daha orada duracaklarını  söylediler. Dönüşte de arkadaşım Burcuyu gördüm. Ağlayarak gidiyordu Teyzesi ölmüş kalacak da kimsesi yoktu onlara gittim. Telefonumu da Kamp yerinde unuttuğum için haber veremedim sana. Endişelenecek bir şey yok rahatla biraz" 
 
Gayette iyi bir yalan uydurmuştum. "Merak ettim be kızım ya." dedi Mehtap abla. Ama biraz daha rahatlamışa benziyordu. 


"Annem nerede?" diye sordum. Onu hiç görememiştim. 


" Amerika'ya gitti"  gözlerim yerinden çıkacakmış gibi irileştiğinde refleks olarak "Ne!" diye cırladım.


"Neden gitti ki böyle durup dururken? Dönecek değil mi?"  


"Gidişi konusunda sadece iş için onu cağırdıklarını dile getirdi. Ne zaman geri döneceği konusunda pek bir şey söylemedi ama yanına pek eşya almadığından kısa süreliğini gittiğini sanıyorum."  Hayır. Yanılıyordu. Annem hiçbir zaman bir yere gideceğinde yanına çok bir şey almazdı ki zaten. Süresi ne kadar uzun olursa olsun.  


Ya bizi bırakıp gittiyse? Ya iş için değilde başka bir şey içinse? Kafamı iki yana salladım. Yapamazdı böyle bir şeyi. Yapamazdı.


-
-


Aradan bir hafta geçmişti. Bir hafta sürekli olarak okula gidip gelmiştik. Bu bir hafta içerisinde Ne Kübra'yı ne de Faruk'u görebilmiştim. Görmekte istemiyordum zaten. 

Annem ise ne arıyordu ne de bir yerlerden bir haber gönderiyordu. Onu merak ediyordum ama  o kadar çok yoğun şeylerle ilgileniyorduk ki bazen Annemi bile unuttuğum oluyordu. 
Kaya ile bir hafta içerisinde yan yana oturuyor olmamıza rağmen  bir kaç bakışma haricinde hiçbir şey yaşamamıştık. Dengesiz herif! 


Bu bir hafta içerisinde en büyük olaylardan biriside önceki haftalarda babam olduğunu öğrendiğim numaradan mesajlar gelmiş olmasıydı.  Sürekli nasıl olduğumu soruyor ve kendime dikkat etmem gerektiğini söylüyordu. 
Babamı  görsem bile tanıyamayacağımı biliyordum. Bu yüzdende onu suçluyordum. Babamın hiç bir mesajına cevap vermemiştim vermeyecektim de.  Neden karşıma çıkmıyordu? Neden beni o yaşta terk edip gitmişti? Ortada kocaman bir NEDEN? sorusu  vardı ve bir sürü sorulara gebeydi.


Şimdi bir iki mesajla  babasız büyüdüğüm günleri unutmam gerektiğini düşünmesi Dünya'nın en büyük saçmalığıydı. 
Ne kadar canım yansa da bu zamana kadar babasız büyüdüysem bu zamandan sonrada yapabilirdim. 




KARANLIK TEKLİFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin