Su içtikten sonra bardağı tezgaha bıraktım ve odama çıkmak için adımlamaya başladım.
Tam o sırada evin kapısı sert şekilde açıldı ve Zayn sarsaklayarak içeri girdi.
Kalp atışlarım istemsizce hızlanmaya başlarken onu bana bile bakmadan merdivenlere yönelirken gördüm.
Yoğun alkol kokusu onunla birlikte ilerlerken merdivenlerde zar zor adım atıyordu.
Açıkçası şu an ona seslenmek konusunda kararsızdım çünkü sinirini yeniden benden çıkarabilirdi.
Üstelik kalbimi o kadar kırmıştı ki onunla konuşmamı hak etmiyordu.
Beni o kadar yaralamıştı ki onunla dialog kurmak istemiyordum işte.
Onun peşinden odaya girdim.
Bugün değişik olarak farklı bir odada yatmak yerine benim yanıma gelmişti ve bu beni daha da çıkmaza soktu.
Yatağa onu rahatsız etmemek için yavaşça yattım ancak kararmış ela gözleri yattığı yerden hemen bana döndü.
"Burada mı yatacaksın?" diye sordu kabaca.
Tedirgince kafamı salladım. İtiraf etmek gerekirse korkuyordum.
"Gidip kendin ve bebeğin için başka bir oda bul Avery." Boğuk sesi gecenin karanlığına teslim olmuş odanın içine yayıldı ve sanki canımı yakmak için özenle seçilmiş olan sözcükler ruhuma bir bir saplandı.
Bilerek yapıyordu, bilerek.
"Burada yatacağım." dedim yatağa iyice yerleşirken. "Gitmek istiyorsan sen başka bir yere git." Canımı yakıyordu ama benimde pes etmeye pek niyetim yoktu.
Güldüğünü duydum.
Alay ve öfke ile.
"Burası benim evim." diye bildirdi sertçe. "Bilgin olsun diye söylüyorum."
Daha birkaç saat önce kurumuş göz yaşlarım tekrar akmaya hazırlanırken yataktan kalktığını gördüm.
"Bu seferlik böyle olsun." diye söylendi dolmuş gözlerime bakarak. Sonra ise alkolün verdiği dengesizlikle yürümeye devam etti.
***
Kalktığımda ilk iş annemi aramak oldu. O buraya pek uzak bir yerde yaşamıyordu ama yinede aramız pek iyi olmadığı için onunla pek görüşmüyordum.
Telefonu nerdeyse kapatmaya yelteneceğim sırada açtı.
Tedirgince "Merhaba." dedim.
"Merhaba." Sesi duygudan yoksundu ve bu beni üzüyordu.
Derin bir nefes alıp verdim. Annem direk olarak konuya girilmesini desteklediği için işim kolay gibiydi ama cevap için aynısını geçerli olduğunu sanmıyordum.
"Biliyorum hatalar yaptım ama şu an senden başka yardım isteyeceğim kimse yok anne."
"Nerdesin?" diye sordu hemen. Onunla olan tartışmamız Zayn yüzünden olduğu için Zayn'in yanında olup olmadığımı merak ediyordu. Zayn annem o kadar kaba davranmıştı ki annem ona karşı öfke ve nefret doluydu.
"Zayn'in yanındayım." diye bildirdim. "Ama artık onun yanında kalamam." Artık Zayn'in yanında kalmam için bir neden yoktu. Onun düzeleceğini, bebeğimizi kabul edeceğini düşünüyordum ama durum her geçen saniye daha da kötüye gidiyordu.
"Sana ne yaptı Avery?" diye sordu annem. Cevap canımı o kadar yakıyordu ki gerçeği anlatan sözcüklerin dudaklarımın arasından çıkmasını istemiyordum.
"Hamileyim." Dedim tek solukta. "Senin yanında kalabilir miyiz?"
* * *
Öğlen saatlerine doğru koltukta öylece oturuyordum.
Beynim doluydu ve düşünceler hep can yakan cinstendi. Kalbim birleşmesi zor küçük parçalara ayrılmışken yeniden birleşmesi gerçekten zordu.
İçimde öyle büyük bir hüzün filizleniyordu ki onun beni ele geçirmesini asla engelleyemiyordum.
Elinde kare şeklinde ki viski bardağı ile Zayn'i karşı koltuğa otururken gördüm.
Odaya girdiği anda nefesim daralmıştı sanki.
Onun varlığını hissetmek beni geriyordu.
Oturduğu koltuktan bana doğru baktığını fark ettim. Nedense ikimizin yaptığı tek eylem bu olmuştu.
Biz bebeğimle öylece oturuyorduk ve o da bizi rahatsız etmek istercesine kabaca bakıyordu. Üstelik bu hiç hoş birşey değildi, çok rahatsız hissediyordum.
"Kahvaltı yapmadın." dedi Zayn ela gözlerini bana dikmişken.
Haklıydı çünkü onun evinde onun eşyalarını kullanmak istemediğim için yemek yemiyordum.
Cevap vermeyip öylece beklediğim sırada tekrar sert sesini duydum.
"Kahvaltı yap Avery. Bebeği aç bırakma." dedi. Bana emir vermesi sinirlerimi bozarken "Umrumda mı Zayn?" Diye sordum. "Sana ne ki bizden?"
Sıkıntı dolu şekilde nefes veriş sesini duyduğumda ona baktım. "Sadece," diye mırıldandı. "Bebeğin aç kalmasını istemem."
"Öyle mi?" Diye sordum alayla. " Bu kadar çok bebeğimizi düşünme sevgilim, şımaracak." Kinaye dolu cümlemi durduktan sonra gözlerini kıstı.
Ela gözleri sinirle bakarken gözlerime kilitlendi.
"Düzgün konuş, sizi siklediğimden demiyorum. "Öfke ile güldüm." Zaten bizi düşünmen için bir sebep yok değil mi Zayn? Bizi niye umursayasın ki?" Gerçekler kendi ağzımdan duyduğumda daha da can yakıcı oluyordu ve ben her kelime de kalbimin kırılan parçalarının bana zarar verdiğini hissediyordum.
Göz yaşlarım savunmasız olduğumu kanıtlamak istercesine tek tek yanaklarımdan süzülürken kafamı ellerimin içine aldım.
Sürekli olarak ağlamam beni üzerken başka birşey yapamayacak olmam daha da kötüydü.
"Gidiyoruz." dedim ona bakarken. "Ben ve bebeğim gidiyoruz Zayn, sen hayatına kaldığın yerden devam edebilirsin."
Sözcüler dudaklarımın arasından teker teker özgürlüklerini ilan ederek çıkarken daha iyi hissedeceğimi sanmıştım ama hislerim giderken karanlığa gömülüyordu.
Damarlarımda bile acı ve hüznü hissederken nefes almak bile zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Malik
Fanfiction"Hislerimi yok etmek için çabaladığın her saniyede kollarımı bebeğime daha çok saracağım. Ondan nefret ediyor olabilirsin, ama bizi bir bütün olarak seveceksin."