Gecenin bir saatinde odamızın içinde aniden parıldayan sinir bozucu ses ile gözlerimi araladım.
Ne olduğunu anlamak için yatakta dik bir konuma gelirken Zayn'in "S*ktir." diye fısıldayışını duymuştum.
Ona baktığımı görünce daha yüksek bir seste "Avery." diye seslendi. "Uyandırdığım için üzgünüm, benim beceriksizliğim." Eğilip yerde ki kırık cam parçalarını aldı. "Sadece kendine su alacaktın Zayn, kimseyi rahatsız etmen gerekmezdi." diye kendi kendine homurdandığını duydum ama umursamadım.
"Seni uyandırmak istememiştim." dedi. "İyisin değil mi?"
Tekrar uyku pozisyonuma geçmeden önce kafamı salladım. Uykumun bölünmesi, kendi içimde büyüttüğüm sorunların hiçbiri kadar büyük değildi. Benim içimde büyüyen başka sarmaşıklar vardı ve ben onları hep hissediyordum.
Zayn birşey demeden yeri temizledi ve dakikalar sonra yanıma yattı.
Onun ne hissettiğini de merak ediyordum.
Kendini saklamamalıydı, çünkü ben onun ulaşabileceği kadar yakındım.
Belkide artık aramızda hiç mesafe bile kalmamıştı.
Kalplerimiz yeterince birbirine alışmıştı ve belkide biz dışarıdan bebek bekleyen normal bir çift olarak gözüküyorduk.
Ama değildik.
Hiçbir şeyimiz bebek bekleyen normal bir çift gibi değildi.
Biz, isteyerek ya da istemeyerekte olsa acıya bulanmıştık.
Titrek bir nefes aldım.
Elleri çok soğumuştu ve onları birdenbire çıplak tenimde hissedince ürperdim.
"Sorun ne?" diye sordu sessizce. Bir sorun olduğunu anlamış mıydı gerçekten, çünkü herşeyi beyaz görmek bu aralar onun yeni eğlencesiydi.
Dudaklarımı aralayıp, sessizce "Hiçbir şey." diye bildirdim. Hiçbir şey. Kalbimin yara almasına sebep olan o kadar şey varken, hiçbir şey.
"O halde normal davran." dedi kesin bir tavırla. Onun bu hallerini geçiştiremiyordum.
"Belki de normal davranması gereken sensin'dir." dedim ona.
Bir süre sessizce gözlerime baktı ama daha sonra kafasını iki yana salladı.
"Bu zamanlama tartışma için uygun değil. Oğlumuz için senin dinlenmen de önemli. Yani artık uyumalısın güzelim."
"Hadi ama!" diye cırladım ona doğru dönerken. "Sen bu değilsin? Senin şu an yapman gereken tek şey iğneleyici laflarla canımı yakıp, lanet olası güneş doğduğunda beni bu evden göndermek için çabalamak. Çünkü sen bu'sun. Sana hamile olduğumu söylediğimde bile..."
Durdum.
Birkaç derin nefes aldım ama bu, içimde ki çığlıkların susmasına sebep olmadı.
Zayn yüzümü avuçlarken sessizce adımı fısıldadı.
Savunmam çoktan yerle bir olmuştu ve yanaklarımı ıslatan göz yaşlarını hissediyordum.
"Neden?" diye sordum ona. "Sana defalarca kabullendirmeye çalışmama rağmen neden benim en zayıf olduğum zamanda? Kalbimin bu kadar kırılmasını mı bekledin? Ki eğer öyleyse sana yemin ediyorum ben, eskisi gibi değilim." Göz yaşlarımı sildim. "Acı, insanı olgunlaştırıyor. Ve ben kalbimin hiç hissetmediğim kadar ağır ve yaşlı olduğunu hissediyorum."
Yüzümde ki ellerini ittim. "Numara yapıyormuşsun gibi hissediyorum. Sanki kandırılıyorum çünkü sen bu değilsin. Anlamıyorum gerçekten bana acı vermek için miydi? Herşey benim hislerimi kırmak için miydi?"
Başarmıştı.
Eğer gerçekten beni yıkmak amacındaysa bunu çoktan başarmıştı.
Artık paramparça hissediyordum.
"Haklısın." dedi karşımda ki adam sessizce. "Sana bu kelimeden başka bir şey ifade edemem. Ama bunca şeyden sonra bizi hep başa sürüklemen seni daha da yıpratıyor Avery. Benim amacım hiçbir zaman sana acı vermek olmadı. Ben sevdiğim kadına acı vermek istemedim. Ben sadece büyük bir yanlışın içindeyken, hatamı anladım. Çünkü ben, belkide senin tanıdığın adam değilim. İnanmıyorsun çünkü, kalbini paramparça eden bu adamın yalan söylemesine alışıksın."
"Kalbim acı çekmeye o kadar alıştı ki.." göz yaşlarım görüşümü bulanıklaştırdı. "sadece yeniden acı çekmekten korkuyorum." diye fısıldadım. "Senin bir anda eskiye dönüşmenden korkuyorum."
Belki de en büyük korkum buydu.
Hayatta herşeyi atlatabilirdim, eğer O yanımda olursa.
Ona ihtiyacım vardı ve onun eskiye dönüşmesinden korkuyordum.
İçinde nazik ve sevgi dolu bir adam saklıyor olabilirdi ama çoğu zaman ona hükmeden bencil bir canavardı.
Korkum buydu.
Onun değişmesi.
Ki bu konuda haksız değildim çünkü yalnız kalamazdım.
Onsuz başıma gelen hiçbir şeyi atlatamazdım.
Karşımda ki adam o saniye de nazik ve sevgi dolu olmayı seçerek beni kucakladı.
"Korkma." diye fısıldadı kulağıma. "Yaralarını hiç yaşanmamış gibi yok edemem, ama onları senin gülüşlerini engelleyemeyecek şekilde saklarım. Kimsenin bulamayacağı şekilde Avery, benim bile."
Ona inanmak isterdim.
Ona bütün kalbimle inanmak isterdim.
Ama birgün geldiğinde sakladığı yaraları deşenin yine O olacağını çok iyi biliyordum.
**
Sıkıcı ve çokta iyi olmayan bölüm için üzgünüm ama daha sonra yayımlama fırsatım olmayabilir diye acele yazdım.
Yine de sınır koyacağım ve yorumlarınızı bekliyorum! ♡
Sınır ; +150 oy ve +20 yorum.
Bölümü erken okumak size kalmış bebeklerim.♡♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Malik
Fanfiction"Hislerimi yok etmek için çabaladığın her saniyede kollarımı bebeğime daha çok saracağım. Ondan nefret ediyor olabilirsin, ama bizi bir bütün olarak seveceksin."