Kalbim onun güzel gözlerine bakarken inciniyordu.
O, bana karşı ne zaman o kadını seçse parçalara bölünüyordum.
Gözlerinde gördüğüm ifadeler makasın kağıdı kestiği gibi ince ince kesiyordu ruhumu.
Yerinde başkası olsa, bir başkası bana inanmıyor olsa bunu umursamaz bir süre sonra uğraşmayı bırakırdım ama söz konusu olan aşık olduğum adamdı. Oğlumun babası, bir süre önce bana evlilik teklif eden, hayatıma anlam katan o adam.
Unutmayı, bu konuları konuşmak istemediğini biliyordum ama benim içimde biriken cümleler ona iletilmedikçe beni içten içe kemirmeye devam edecekti. Bu durum boş yere huzursuzluk yaratıyordu.
Derin bir nefes alırken akşam yemeği için masayı hazırlamaya başladım.
Bu sabah, son zamanların aksine uyandığımda Zayn yanımdaydı. Ama ruhum yine mutlu olmamak için direniyor, sürekli kendi düşüncelerimde boğulmama yardım etmek için gayret gösteriyordu. Ondan önce yataktan kalmış, sonrasında o gidene kadar onunla hiç konuşmamıştım.
Trisha erken saatlerde Klaus'la ilgilenmeye başlamış ve onunla daha farklı aktiviteler geçirme gereği hissetmiş gibi Klaus'u da alarak, kızlarıyla birlikte dışarı çıkmıştı. Bir kaç gün burada kalacaklar, diye tahmin ediyordum. Bu iyi olmuştu çünkü hem Klaus'la oyun oynayacak, hemde benimde sohbet edebileceğim yeni birey seçenekler sunuluyordu.
Artık geleceklerini düşünerek işlerimi hızla bitirip mutfaktan çıktıktan sonra içeriye yönelmiştim ki Zayn'i kapıdan yeni girerken gördüm.
O üstünde ki ceketi çıkarırken daha fazla orada durmayıp kendimi koltuğa attım.
Saniyeler sonraysa sesi kulaklarıma doldu. "Sana da merhaba Avery."
Duymamış gibi yaparak, umursamadan bakışlarımı televizyonda ki reklamlarda tutmaya devam ediyordum.
Bedenine, benim oturduğum koltukta yer ayarlarken "Annemler hâlâ gelmedi mi?" diye sordu. Telefonundan saate bakıyordu.
Gözlerim hala televizyondayken "Kendin arayıp sor." diye mırıldandım. "Nasıl olsa benim söylediklerime inanmıyorsun."
Bıkkınlıkla "Avery." diye soludu nefesini. "Yine aynı yere mi dönüyoruz?" Parmakları kibarca tutup yüzümü kendine doğru çevirdi.
"O yerden hiç ayrılamadık ki Zayn, yerimizde sayıyoruz."
"Senin yüzünden böyle oluyor." Elalarını benim gözlerimde barındıyordu. Bedeni bana yakınlaşırken konuştum.
"Haklı olan ben olduğum halde sürekli beni suçladığın için böyle oluyor. Bana inanmadığın için."
"Seni tanıyorum çünkü." dedi sanki gerçekten bir şeylerden eminmiş gibi. Ona sinirle bakarken "Beni yalancı olarak mı tanıyorsun?" diye cırladım. Yanlış anlaşılmış gibi kendini geri çekti. "Tabii ki hayır, sadece kıskanınca kafana göre davranacağını sadece kendini düşüneceğini biliyorum."
"Bu sefer öyle değil." Saçlarımı arkaya doğru çekiştirdim. "Hatalı olan sensin. Bana yalan söyleyen sensin."
"Hamile bir kadını sözlü taciz ettin Avery. Ayrıca sana yalan söylemesem bizi daha çok huzursuz edecektin. O yaptığından bile daha çok."
"Hamile bir kadına nasıl davranılması gerektiğini senden iyi biliyorum. Ve sana yapmadığımı söyledim. O sürtük aramızı bozmak için yalan söyledi ve sen bana değilde ona inandın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Malik
Fanfiction"Hislerimi yok etmek için çabaladığın her saniyede kollarımı bebeğime daha çok saracağım. Ondan nefret ediyor olabilirsin, ama bizi bir bütün olarak seveceksin."