"Yine." diye fısıldadım kendime. "Yine başa döndük."
Kat ettiğimiz onca yoldan sonra hala tek başıma yatakta oturmuş ağlıyor olmak içimi öylesine yakıyordu ki.
Dayanamıyordum.
Yanımda olmalıydı.
Göz yaşlarımı silmeliydi.
Hiçbir şey yapamasa bile gözlerinin güzelliğiyle ısıtmalıydı kalbimi.
Yanımda olmalıydı.
Ama yoktu.
İki gündür yoktu.
Evine gelmiyor hatta aramıyordu bile.
'Bu kaçıncı?' diye sordum kendime. Niye her seferinde köşeye çekilip ağlayan ben oluyorum? Neden göz yaşlarımı ben feda ediyorum?
Derin bir nefes almadan önce yutkundum ve telefonumu elime aldım.
Asıl şimdi o kadını arayıp istediğimi söyleyebilirdim.
Hatta evine gidip ona bir güzel haşlayabilirdim.
Ama yapmadım.
Çekildiğim o karanlık köşede beklemeye devam ettim.
İçimde barınan o kötü kelimeleri durdurmak adına oğlumu düşündüm.
Bebeğim masum masum uyurken, başka hiçbir derdimin olmaması gerektiğini kendime hatırlattım.
Ben iyiydim.
Ne olursa olsun hala ayaktaydım.
Hala mutlu olabilirdim ve zaten içimde şu an yaşadığı hayattan mutlu olan o kadının varlığını hissediyordum.
Göz yaşlarımı sildim ve yavaşça ayağa kalktım.
Daha fazla ağlamayacaktım.
Ruhumu yaralamaktan vaz geçiyordum.
Onun buraya gelip pişman olduğunu anlayacağı zamanı bekleyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Malik
Fanfiction"Hislerimi yok etmek için çabaladığın her saniyede kollarımı bebeğime daha çok saracağım. Ondan nefret ediyor olabilirsin, ama bizi bir bütün olarak seveceksin."