Klaus'un uyuyan küçük bedenini yatağa bıraktıktan sonra sessizce geri çekildim.
Gözlerim annemin gözlerini bulmuştu. "Ona baktığın için teşekkür ederim." diye fısıldadım memnuniyetle.
Bana sıcak bir gülümseme hediye etti ve içimde biriken özlem duygusuyla onu kucakladım. Bir süredir görüşemiyorduk. Aslında önceden de çok fazla görüşmezdik, özellikle benim Zayn'le yaşamaya başladığım zamanlarda sadece telefonla konuşuyorduk.
"Asıl ben teşekkür ederim." dedi. "Bu küçük prense bakmaktan daha güzel bir işim olamazdı."
Odadan çıktıktan sonra rahat bir nefes aldım.
"Zayn dışarda mı bekliyor?"
Kafamı 'evet' anlamında salladım.
Annem mutfağa doğru geçerken benden aldığı cevap sebebiyle huysuzca mırıldandı. "Buraya kadar gelip, kapıdan bir 'merhaba' bile diyecemeyecek kadar meşgul mü?"
"Çok sıcakkanlı olmadığını biliyorsun." Ona bakarken gülümsemeye çalıştım. Göz göze geldikten sonra çok üstelemeden "Pekala." dedi . "En azından seni mutlu edebiliyor."
Uzanıp yanağını öptüm. "Çok geç kalmayız!"
Kapıya doğru ilerledikten sonra çantamı alıp annemin evinden ayrıldım.
Beni bekleyen arabaya doğru ilerliyordum. Zayn'in ailesi evlerine geri döneli üç dört gün olmuştu. Trisha bizi de evine davet etmiş ve tekrar gelmek istediğini de söylemişti. Onu seviyordum çünkü o Zayn'in annesiydi.
Birine aşık olurken, onun sevdiği insanları sevmeyi de öğreniyordunuz.
Ön koltuğa yerleştikten sonra kapıyı kapattım.Zayn arabayı çalıştırırken "Annen nasıl?" diye sordu. Merak etmediğini, sadece benim için sorduğunu biliyordum. Kemerimi takarken cevapladım.
"Senin çirkin yüzünü görmediği için mutluymuş."
Alaylı gülüşü arabanın içine yayıldı. "Kızını bu çirkin yüze aşık ettiğimi söyleseydin." dedi dalgaya alarak ve devam etti. "Tabi daha fazlası için de yanıp tutuştuğunu."
Bana bakıp göz kırptığında gülümseyişime engel olamadım. Bir kaç gündür aramızda imalı dialoglar yer alıyordu. Alt dudağımı dişlerken cevap verdim. "Ne demezsin."
"Ne? Yalan mı? Yoksa niye dün akşam Klaus'u annene bırakıp evde sevişmemiz için bana yalvardın?"
"Sevişmek istediğimi ne zaman söyledim?"
"İnkar mı ediyorsun Avery?" Gözlerini yoldan ayırıp bana baktı. "Çünkü ben tamda senin içinde ki ateşi söndürmek için eve doğru sürüyordum."
"Sadece dışarda dolaşmak istediğimi söylemiştim Zayn." Güldüm.
Direksiyonu yönlendirirken 'Ah' diye inledi. "Doğru ya ben o ateşi söndürmüştüm zaten."
Direksiyonda olmayan elinin bacağımı kavradığını hissettim.
Eli, eteğimi sıyırarak yukarıya doğru tırmanırken bir anlığına göz göze geldik ve o çapkın bir gülüş sergiledi.
"İstersen," dedi. "arabayı tenha bir yere çekebilirim."
Onun bu tavrına gülerken bacağımda ki elini ittim. "Karşında çocuklu bir kadın var, Malik."
"Tabi ya." dedi. "Yanlış hatırlamıyorsam o çocukta beni de payım vardı."
Onun sözlerini tıpkı onun gibi tekrarladım. "Tabi ya."
Aklına ani bir şey gelmiş gibi heyecanla "Hey." dedi. "Neden bir çocuk daha yapmıyoruz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Malik
Fanfiction"Hislerimi yok etmek için çabaladığın her saniyede kollarımı bebeğime daha çok saracağım. Ondan nefret ediyor olabilirsin, ama bizi bir bütün olarak seveceksin."