"Nereye gideceksin?" diye sordu Zayn alayla. "Gidecek bir yerin var mı ki?"
Gözleri, ondan başka çıkışım olmadığını söylemek istercesine kırıcı şekilde bakıyordu ve bu bakış onu kötü gösteren tek histi.
Derin bir nefes alıp, sakinleştikten sonra "Seni ilgilendirmiyor." diye bildirdim.
Çok saçma geliyordu. Karnımda onun bebeği vardı ama ondan uzak bir yere gitmek zorundaydım. En zoru ise beni buna o mecbur ediyordu.
"Nereye gideceksin Avery?" diye tekrarladı sinirle. Öfkesi artıyordu ve bu durumda onun sinirlenmesi beni mutlu etmişti.
"Bizi bir daha görmeyeceksin, merak etme." dedim sorusunu es geçerek.
"Gitmene gerek yok, seni karnında bebeğin ile sokağa atacak kadar piç değilim." Bana bakarken hırsla konuştu. Kendini ifade etme şekli bile rahatsız ediciydi. Beni kapıya koymuyordu fakat nefret ettiğini her şekilde belli ediyordu.
"Daha fazla burada kalamam." diye bildirdim öfke ile. "Çünkü sen canımı yakmak için uğraşıyorsun Zayn. Beni kapıya koyacak kadar piç değilsin ama her salise beni kıracak kadar piçsin. Kendi kanından olan bir bebeği istemeyecek kadar kalpsizsin Zayn, kendi bebeğini istemeyecek kadar kalpsiz."
Doğru olduğuna inandığım sözcükler dudaklarımın arasından bir bir çıkıp hürriyetini ilan ettiğinde aşık olduğum ela gözler bana odaklanmıştı.
"Ben söyledim. Henüz bir bebek için erkendi ama senin beynin bunu algılamıyor değil mi?" Yüksek sesi bedenimi ürpertirken ayağa kalktım.
"Biz gidiyoruz," diye mırıldandım. "Sen hazır olduğun zaman yeni bir anne adayı bulabilirsin."
Valizimi hazırlamak için hızlı adımlarla merdinlere yöneldiğim zaman peşimden geldiğini biliyordum.
Bu an, oldukça tanıdıktı.
Büyük çantayı dolabın içinden çıkardığım sırada yatak odasının kapısı sert şekilde açıldı ve Zayn hızla yanıma gelerek valizi elimden çekip odanın bir köşesine fırlattı.
Sinirle ona döndüğümde onunda en az benim kadar öfkeli olduğunu gördüm.
"Gitmeyeceksin." diye tısladı. "Hem nereye gitmeyi planlıyorsun ki Avery? Gidecek bir yerin yok, benimle kalmak zorundasın." Küstahça konuştuğunda kaşlarım çatıldı.
"Senin yanında kalmak gibi zorunluluğum yok, bunu sende biliyorsun. Ayrıca nereye gittiğim zerre kadar seni ilgilendirmez."
Valizi fırlattığı yerden alıp yatağa koydum ve dolaptan kıyafetlerimi çıkarmaya başladım.
"Nereye gideceksin?" diye sordu dişlerini sıkarken. Ah tamam, sinirliydi kabul ama haklı olan bendim.
"Annemin yanına gidiyorum." dedim en sonunda. Ben kıyafetlerimi valize yerleştirirken öylece başımda dikiliyordu.
"Annen mi?" Konuştuktan sonra dalgaya vurup güldü ve ben sinir kotamın bugün binlerce kez olduğu gibi sınırı aştığını hissettim.
"Annem Zayn, annem beni yanında istiyor."
"Karnındakini de mi Avery?"
Tanrı aşkına yaptığı tabir canımı o kadar çok yakıyordu ki.
"Bebeğimi." dedim ona dönerken. "Bebeğimi de yanında istiyor."
Sanırım artık bu yolda yalnız olduğumu tamamen anlamıştım.
Tektim.
O asla yanımda olmayı kabul etmeyecekti bunu her seferinde belli ediyordu.
Oysa aramıza katılacak minik Malik'in bize çok iyi geleceğini sanmıştım.
Bebeği öğrenmeden önce aramız iyiydi ama sadece ikimiz vardık.
Zayn'in ailesi bize uzaktı ve benim durumum da malum. Benim tek isteğim küçük bir aile olabilmekken o bunu ters tepiyordu.
Ben umutla bebeğimi beklerken babasının onun için güzel bir tabir bile kullanamaması kadar kötü bir his yoktu ve ben hissediyordum. Bundan miniğim de memnun değildi.
Bu durumda yapabileceğim tek şey göz yaşlarımdı.
Valize sadece birkaç eşya koyabilme fırsatı buldum ve pek toparlanamasam da sürekli kullandığım eşyaları aldım.
Fermuarı örttüm ve çantayı elime alarak kapıya yöneldim.
Zayn karşımda dikilirken geçmeme izin vermedi.
"Gitmeyeceksin." diye tısladı. "Gidemezsin."
Niye böyle yapıyordu anlamıyordum. Bana her geçen saniye burada fazlalık olduğumu hatırlatırken şimdi niye böyle yapıp beni ikileme düşünüyordu bilmiyordum.
Ona cevap vermeyip kapıdan çıkmaya çalıştığım anda kapıyı kapattı ve sırtını kapının beyaz tahtasına yaslayıp bana müsade vermedi.
Nefesimi sıkıntı ile dışarı verdim ve "Zayn." diye tek solukta onu adını soludum.
"Burada kal." diye mırıldandı ela gözlerini bana odaklanmışken. "Daha iyi olurum Avery burada kal."
Sırtını kapıdan çekip bana yaklaştı ve elimden valizi alıp yere bıraktı.
Sadece ona bakıyordum. Yapacak başka bir çarem yoktu ve belkide bu ona doya doya baktığım son dakikaydı.
Sıcak avuç içlerini yüzüme yaslayıp bana yaklaşırken "Gitme." diye fısıldadı.
"Gitmeyin, ikinizde."
****
Kötü yazdım gibi hissediyorum ama umarım siz beğenmişsinizdir.
Ve uhm, bölümler kısa çünkü sık sık yükleyeceğim için ilhamı böyle şey ediyorum yani ne dediğimi bende anlamadım ama kısa olması benim tercihim gibi birşey.
Sizi seviyorum.♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Malik
Hayran Kurgu"Hislerimi yok etmek için çabaladığın her saniyede kollarımı bebeğime daha çok saracağım. Ondan nefret ediyor olabilirsin, ama bizi bir bütün olarak seveceksin."