Annem beni çok hoş karşılamıştı. Beklediğimin aksine soğuk değil, oldukça samimiydi ve bu içimi ısıtmıştı. Uzun bir süredir yalnız ve mutsuz hissettiğim için şu an daha iyiydim. En azından sürekli olarak bebeğimi istemediğini belirten biri yoktu.
Annem meyve dolu tabağı önüme koyarken "Biraz bunlardan ye." diye bildirdi.
Alacağım kiloyu ikiye katlayacaktı çünkü sürekli olarak beni ve miniğimi beslemek derdindeydi. Bu hem iyi, hemde kötüydü. Ama beni değerli hissettirdiği kesindi.
Koltuğa yanıma otururken "Pekala," diye mırıldandı. "neler olduğunu anlat bakalım Avery."
Konuşmadan önce yutkundum ve bekledim.
Canım yanıyordu.
Ondan uzak olmak kalbimi acıtıyordu ama o hislerini değiştirmediği sürece onun yanında yer almam olanaksızdı.
Annem elini dizime koyup destek vermek için dokunurken "Avery." diye soludu.
"Zayn bebeği istemiyor." dedim kısık seste. Uzun bir süre saçma açıklamalar yapmak yerine direk olarak söylemek ikimiz içinde iyiydi.
"Bebeği istemiyor ve bunu her şekilde belli etmekten çekinmiyor."
Annemin hüzünlü nefes sesini duydum. Zayn'den ayrıldığım için değilde bebeğimin babasız kaldığı için üzüldüğü kesindi.
"Seni kovdu mu?" diye tereddütle sordu. Cevap onu bile korkutuyordu.
Kafamı olumsuz olarak iki yana salladım. "Hayır ama onun yanında daha fazla kalamazdım."
Gerçekler kırılmış minik cam parçaları gibi kalbime batıyordu.
Annem bana bakarken burukça gülümsedi ve elini karnıma koydu. "Siz ikiniz burada istediğiniz kadar kalabilirsiniz." Şefkat dolu sesi beni bir nebze de olsa rahatlatmıştı.
Elimi elinin üstüne koyup kibarca teşekkür ettim.
Ait olduğum yer burası değildi belki ama yinede burada da mutlu olamaya çalışacaktım.
*
Dört gün sonra öğlen saatlerinde telefonum büyük ısrarlarla çaldı.
Parlak ekranda Zayn'in adını görmediğim için sebepsizce bir hüzün yaşamama engel olamamıştım. Ne olursa olsun beni aramasını beklerdim.
Ondan ayrı kaldığım günler istediğim gibi huzurlu değilde can yakıcı şekilde ilerliyordu. Ondan uzak olmaya henüz alışamamıştım.
Telefonum çaldığında beklediğimin aksine Liam arıyordu.
Ufak tereddütler yaşasam da en sonunda telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Avery." diye soludu Liam telefonu açar açmaz.
"Merhaba Liam." Kendime bir bardak meyve suyu koyarken konuştum.
"Merhaba." dedi Liam ama bir derdi olduğu ses tonundan belliydi. Zayn ile çok yakın dostlardı ve bu içimde hareketlenmeye yol açtı.
Birkaç sıkıntı dolu mırıldanışından sonra "Zayn ile hiç konuştun mu?" diye sordu.
"Hayır." Aslında cevabı bildiğinden emindim.
Ben meyve suyum ile birlikte içeriye, koltuklara yöneldiğim sırada "O çok öfkeli." diye bildirdi Liam. "Çok kızgın ama sadece sana değil. Öfkesi aynı zamanda kendine. Ben ne yapacağımı bilmiyorum çünkü Zayn zor günler geçiriyor Avery ve ona yardımı dokunacak kişinin ben olduğumu sanmıyorum."
Sözleri teker teker beynimde yer edinirken kendimce ne kadar doğru olduklarını tartmaya çalışıyordum.
Derin bir nefes verdim önce. Daha sonra ise karamsarca"Bizi istemiyor." diye gerçeği belirttim. "Bebeğimden nefret ediyor ve sürekli olarak kalbimi kırıyor Liam. Zor günler geçirenin sadece o olduğunu sanmıyorum."
Karnımda bebeğimle sığınacak yer aramanın onun şu an yaşadığı durumdan çok daha kötü olduğundan emindim.
Liam "Duygu karmaşası yaşıyor." diye savunmaya geçtiğinde buruk bir gülümseme dudaklarımda belirdi. Şu an benimde aynı durumda olduğum kesindi.
"Vakte ihtiyacı var Avery. Ama senden uzak kalmadan geçen zamana değil."
"Tekrar onun yanına dönemem." dedim o konuştuktan hemen sonra. Bunu istemediğini Zayn de belirtmişti.
Artık bittiğimizi düşünüyordum ve kalbim daha da acıyordu. Bu belkide yaşadığım en büyük gerçekti.
"Zayn'in sana ihtiyacı var." dedi Liam ve içimde ki kıpırdanmalar arttı. Benimde ona ihtiyacım vardı.
"Avery onunla görüşmeyi denesen?" Liam dostunun iyiliği için bana öneriler sunmaya devam ederken beni daha büyük karmaşaların içine soktuğundan habersizdi.
"Bu çok zor." diye mırıldandım sessizce. "Artık onunla görüşmek istemiyorum Liam."
Sözcüler sadece mantığımın desteklediği şeylerdi.
Oysa göğüs kafesimin içinde onun için atan bir organım vardı ve ben ondan ayrı kaldığım her günü yarım yaşıyordum.
"Avery, lütfen." Liam hüzünle konuştu. Zayn hangi durumdaydı yada ne yapıyordu bilmiyordum ama Liam'ın onun için çok çabaladığı kesindi.
"Bak biliyorum o sana kötü davranıyor ama öfkeli. O sadece öfkeli. Yoksa onun kendi bebeğini istemeyecek kadar kötü bir adam olmadığını biliyorsun değil mi?"
Kelimeler ağzından basitçe döküldüğünde, benim bile emin olamadığım o cümle bana yeni bir merak katmıştı.
"Emin değilim." diye mırıldandım kendi kendime. Ama onunda beni duyduğunu biliyordum.
"Söyledimlerinden bile emin değilim Liam, artık onu tanıyamıyorum."
Belkide bu, bugünlerde söylediğim en doğru şeydi.
Ben artık sevdiğim adamı tanıyamıyordum.
Ve bu kalbimi binlerce kez olduğu gibi yine derinden yaralıyordu.
"Sadece onu arar mısın?" diye sordu Liam. "Buna gerçekten ihtiyacı var Avery."
Sözleri ile beni büyük bir ikileme bırakırken ne yapmam gerektiği konusunda kararsızdım.
Bana nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum ve bu beni biraz korkutuyordu.
Bana karşı çok sert olabilirdi ve o durumda ne yapardım bilmiyorum.
Liam tekrar "Lütfen." dedi. "Sadece bir kaç dakikalığına ara."
Bana bu kadar çok ısrarda bulunması aklıma kötü şeyler getirirken içime korku düşmesine engel olamadım.
"Pekala." diye mırıldandım en sonunda. "Onunla konuşacağım Liam ama ikimizede bir faydası olacağını pek sanmıyorum."
Liam sevinçle teşekkür ederken ben onun kadar olumlu değildim. Çünkü biliyordum ki Zayn yine kalbimi kıracaktı.
Telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes aldım ama bu rahatlamam için asla yeterli olmadı.
Birkaç dakika sonra Zayn'i ararken kalbim hiç olmadığı kadar hızlıydı ve duygularım yine büyük bir karmaşa içindeydi.
***
Sınır ; +40 oy ve +20 yorum.
Bundan sonra yorum yapan herkese ithaf var!
Sizi seviyorum.♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Malik
Fanfiction"Hislerimi yok etmek için çabaladığın her saniyede kollarımı bebeğime daha çok saracağım. Ondan nefret ediyor olabilirsin, ama bizi bir bütün olarak seveceksin."