Hayatımda geçen her saniye daha çok büyüyordum. Hücrelerimin bölünmesini kontrol etriğimi fark ettiğim zaman aynanın karşısına geçip uzun süre kendime baktım. Yeşil gözlerim göz bebeğim büyüdükçe maviye dönüşüyordu. Birden bunun çok havalı olabileceğini düşündüm. Fakat şunu sonradan farkettim. Ben daha 4 yaşındaydım. Karşı cinsimin beni havalı bulmasına şimdilik ihtiyacım yoktu.
"Lanet olsun, keşke hemen büyüsem" derdemez aklıma muhteşem bir fikir geldi. Neden hücrelerimi hemen büyütüp daha büyük halimi görmüyordum? Fakat öyle birşey yaparsam geri dönüşünü nasıl yapacağımı bilmiyordum. Ne var? Sanıldığı kadar zeki değilim. En azından şimdilik.***
Annemin odaya girmesiyle irkildim. Elindeki sepette temizlenmiş kıyafetlerim vardı. Çekmecelerin yanına oturunca yanına gittim. Annem ise beni oracıkta bırakıp kıyafetleri yerleştirmeden gitti. Ne kadar tuhaf bir annem var benim. Herkesin annesi yavrusunu öpüp koklarken o benle aynı havayı solumak bile istemiyor. Duyduğuma göre annemle babamın çocukları olmuyormuş. Babamda sperm yetersizliği sebebiyle kısırlık teşhisi konulmuş. Bütün tedavi yollarını denemişler fakat bir işe yaramamış. Daha sonra Çin'den anneme 1milyar sperm içeren 15mililitrelik sıvıyı almışlar. Daha sonra bir hortumla annemin yumurtalarının bulunduğu bölgeye salmışlar spermcikleri. Daha sonra ben olmuşum. Bunları nasıl öğrendin derseniz yeni bir yeteneğimi keşfettim;zihin okuma. Tamam ilk başta çok güzeldi. Herkesin o an ne düşündüğünü bilebiliyordum. Fakat bazılarının düşünceleri beni rahatsız etmeye başladı. Mesela geçen gün parkta iki adamın konuşmasına şahit oldum. Bir adam diğer adama birisini öldürürse ona 250.000$ vereceğini söyledi. Tabii ben de üstüme düşen vazifeyi yaptım ve olan biten herşeyi bir polis birosuna yazılı olarak ilettim. Afferim Thomas, günü kurtardın!
***
Bugün kreşin ilk günü. Sabahın köründe kalkıp üstüme güzel ve rahat kıyafetler giydirdi babam. Benim için bir çanta almış. Üzerinde ispanyolca kelimeler yazıyordu. Aşağı indiğimizde ise hayatımın en büyük acısını hissettim. Annemin ölü bedeni salonun ortasında yatıyordu. Ağzından ve burnundan çıkan kan her yeri kaplamıştı. Babam elindeki çantayı yere fırlattı ve tüm hızıyla annemin yanına koştu. Ona sarıldı, öptü, okşadı. Uyanması için birkaç defa bağırdı. Fakat başaramamıştı. Babam annemin başında yarım saat oturduktan sonra etrafta bıraktığı bir mesaj var mı diye bakındı. Yemek masasının üstünde dörde katlanmış bir kağıt vardı. Babam kağıdı en az dört kere okudu. Ben ise meraklı gözlerle onun hareketlerini izliyordum. Daha sonra kağıtla beraber yanıma geldi ve şöyle söyledi;
"Annen senin iblis olduğunu ve seni öldüreceğine kendini öldürdüğünü yazmış. Doğru mu? Sen gerçekten iblis misin?"
Babamın bu sözlerinden sonra iyice düşündüm. Neden bana iblis dedi ki? Ben ona ne yaptım? Ben iblis değilim ki. Ben sadece küçük bir simyacıyım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Simyacı
Science FictionBaşka bir evrenden annemin rahmine düştüm. Benim yüzümden ailem darmaduman oldu ve babamla birlikte yepyeni bir hayata adım attık. Zero'yla bu cennet diyarlarda tanışıp kader ortağı olduk. Jack ve Dany'nin yaptıkları pislikler hayatımıza altından k...