Azrail

487 27 8
                                    


Düğünden sonra Damla'yla aramdaki buzlar az da olsa eridi. Aylin'nin neden gittiğini öğrenmek, içindeki acıları söndürmüşe benziyordu. Oliver ile bahçede oturmuş düğün muhabbeti yapıyorlardı. Yanlarına gidip gitmemek konusunda biraz tereddüte düştüm. En sonunda yanlarına gidip aralarına oturdum. Damla;

"Sesimi yükselttiğim için özür dilerim."

"Sorun değil, asıl ben Aylin'e sesimi yükselttiğim için özür dilerim."

"Boşu boşuna özür dileme Thomas. O yaşamak istediği için gitti. Eminim en kısa sürede geri dönecektir."

"Umarım öyle olur. Yoksa kendimi asla affetmem."

"Merak etme Thomas. Aylin'i eğer tanıyorsam yapılan iyiliği asla karşılıksız bırakmaz."

Hiç beklediğimiz zamanda Robb yanımıza gelip;

"Elbette öyle birşey yapmaz. O hayatımda gördüğüm en fedakar kızdır. Asla nankörlük yapmaz" dedi. Hepimizin bu konuşmadan sonra cildimiz donmuş olacak ki ayağa kalkıp eve doğru yol aldık. Robb'un yaşadıkları az değildi. Kardeşini kaybetti, yurdundan çok uzakta ve Aylin'den uzakta. Hâlâ sessizliğini koruması takdirimi topladı. Böyle bir durumda onun yerinde olmak istemezdim. Hele birde Jon'un Aylin için öldüğünü öğrense kafasına direk çamaşır suyunu dikerdi. Ne diyelim, bu durumda bizlere ağzımızı kapatmak düşer. Ama eminim bu ağızlar çok yakında açılacak. Hemde çok yakında.

***

Denis;

"Bırakalım da Zero ile Sophie bugün evde tek başlarına kalsınlar, bizde hep beraber piknik yapmaya gidelim."

"Şimdi sırası mı? Etrafta koruyucular seni ararken boşver pikniği sen."

"Koruyucular çoktan yerimi buldular, doğru zamanı bekliyorlar. Bırak da ölmeden önce hayatın tadını çıkarayım."

"Peki o zaman. Ben Damla ile Oliver'a haber vereyim."

Salondan çıkıp mutfağa doğru yol aldım. Damla tezgahta birşeyler yapıyor, Oliver masada bilgisayarla uğraşıyordu.

"Hey, bugün pikniğe gitmeye ne dersiniz? Hem çifte kumrular da yalnız kalmış olur."

"Fena fikir değil aslında. Denis'in bundan haberi var mı?"

"Fikir ondan çıktı zaten."

"O zaman bana 45 dakika süre ver de birşeyler hazırlayayım."

"Hadi gel arabayı hazırlayalım Oliver."

"Geliyorum"

Araba bugün garajda değildi. Kapının önüne park edilmişti. Bagajı açıp içerdeki fazlalıkları dışarı çıkardık. Oliver garajdan üç tane hamak bulunca küçük çaplı bir krize girdik. Damla'nın yiyecekleri de gelince tam anlamıyla savaş alanına döndü ortalık. Birkaç yer değiştirme işleminden sonra yola çıkmaya hazırdık. Denis bugün bizi dağa çıkaracakmış. Dağın zirvesindeki platoda küçük bir kaynak gölü varmış. Orda balık tutmak için de iki tane olta takımı aldık yolda. 3 saatlik mide bulantılı bir yolculuktan sonra zirveye varabildik. Dışarısı -24 derece olunca zamanımızın bir kısmını arabada geçirme kararı aldık. Yarım saat sonra güneş açınca sıcaklık -15 dereceye düştü. Oliver ilk denemeyi yapıp arabadan dışarı çıktı. Arkasından Denis ve ben çıktık. Damla biraz daha arabada kalmaya karar verdi. Uygun bir yer bulduktan sonra ilk işimiz dev bir ateş yakmak oldu. Ateşi gören Damla koşa koşa yanımıza gelip ateşe en yakın hamağa kuruldu. Denis ile Oliver göl kenarına gitmiş, oltalarını kuruyorlardı. Ben ise arabadaki eşyaları dışarı taşıyordum. Mangalı kurduktan sonra etleri üzerine yerleştirdim. Cızırtı sesini duyan Oliver koşarak yanımıza geldi. Üşüyen sevgilisinin yanına gidip kollarıyla Damla'nın bedenini sardı. Isınan sudan bir bardak kahve yapıp Damla'ya verdim. Sıcaklık yaramış olacak ki ayağa kalkıp bize yardım etme girişiminde bulundu. Bir saat sonra herşey hazırdı. Etler mideye gitmek için can atıyordu. İlk başta masaya oturma kararı aldık. Ancak ateşten uzak durmak hiçbirimize cazip gelmemiş olacak ki hepimiz ekmek arası yapıp ateşin etrafını sardık. Ulan Denis, koca Rusya'da burayı çok mu aradın? Donumuza kadar titriyoruz. Denis rahatsız olduğumuzu anlamış olacak ki;

SimyacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin