Gerçekler Acıdır

3.3K 97 5
                                    

Salonun bir köşesine oturmuş kara kara düşünüyordum. Ne ara 16 yaşına geldim hiçbir şey hatırlamıyordum. Tek hatırladığım şeyse dükkana geç kaldığım. Sabah aldığım kararla olan biten herşeyi babama anlatcaktım. Annemin neden kendini öldürdüğünü o zaman anlardı. Fakat korkuyordum. Dilim söylemeye varmıyordu. Merdivenleri inerken bacaklarım titriyordu. Sokakta insanların bana bakışları normaldi. Açıkçası bunu beklemiyordum. Fakat birşey dikkatimi çekmişti. Manavdaki teyze sandığımdan daha yaşlıydı. Derisi sarkmış, eskisi gibi ayakta değildi, taburede oturuyordu. Dükkana çok az kalmıştı ki karşıdan bir çocuk koşarak yanıma geldi ve boynuma sarıldı. Suratına garip garip baktım. Bana dönüp;
"Ne o en yakın arkadaşın Zero'yu tanımadın mı?" demesiyle yapbozun parçaları beynimde yerleşmeye başlamıştı. Ben büyümemiştim, zamanda ilerlemiştim. İlk başta şaşırmıştım ama sonradan mutlu oldum. Babama bir bahane bulmak zorunda değildim. Dükkanın kapısını araladım. Babam fırından poğaça çıkarıyordu. Beni görünce eli ayağı dolaştı ve bütün poğaçaları yere düşürdü. Hiçbirşey olmamış gibi yanıma geldi ve ;
"Benim yakışıklı oğlum gelmiş" dedi. Babam bildiğim adam içten içe parçalanan kavak ağacına dönmüştü. Uzun boylu adam benden bile küçük hale gelmişti. Hafif kamburu çıkmıştı. Masmavi gözleri cam gibi parlamıyordu artık. Hayat onu yormuştu. Bi anda onu bu halde görünce göz yaşlarımı tutamadım. Hepsi benim suçumdu. O lanet taşa dokunmasaydım hala babamın minik oğlu olacaktım. Benim yüzümden ömründen ömür gitmişti. Lanet olsun.

***

Zero'yla beraber okula gittik. Gariptir ama sınıftaki herkesin ismini biliyordum. Onca yılın birkaç saniye içinde geçip gitmesinin hala şokundaydım. İlk ders kimyaydı ve sınav olucakmışız. Dert etmiyordum. Ne de olsa o öğretmenden daha çok şey biliyordum. Duvarın köşesine oturdum ve araya sınav mukavvası denen bir plaka koydular. Sınavın ilk 5 dakikasında kalemin kömürünü toz haline getirdim. Daha sonra saniyeler içinde toz parçacıkları yerleşmesi gereken yere gittiler. Hocamız hemen okudu ve bana 80 verdi. Sebebi ise sınavın çok zor olduğunu ve bu kadar hızlı yaptığım için kopya çektiğimi söyledi. Zaman geçsin diye o kadar toz parçacığı oluşturmuştum oysa. Gıcık hoca. Sınıftan çıkıp bahçeye indim. Hiçbir kimsecikler yoktu. Belli ki sınav haftasındaydık. 10 dakika sonra Zero ağlayarak yanıma geldi. Hoca bana gıcık olduğundan yüksek not almama katlanamamış ve Zero'nun kağıdını yırtmış. Bu adam haddini yeteri kadar aşmıştı. Zero'nun gözleri önünde sınıfın camlarını kırdım. Sadece gözlerimle cama bakarak. Daha sonra sıra sıra diğer sınıfların da camları kırıldı. En sonunda camsız bir okulumuz olmuştu. Yaşasın! Okullar 1 hafta tatil olmuştu. Bütün öğrencilerin bana bir teşekkür borcu var artık.

***

1 haftalık tatil boyunca Zero'ya ders anlattım. En sonunda üniversite öğrencisi seviyesinde matematik bilgisi olmuştu. Bunca bilgiyi nerden öğrendiğimi sorunca cevap veremedim. Tam bir yalan uyduracakken pastaneden dumanlar yükseliyordu. İkimiz de aynı anda yerimizden fırladık. Pastanenin önüne geldiğimizde içerden Zero'nun babasının cesedi çıktı. Sophie'nin söylediğine göre yangın berberde çıkmış, ordan pastaneye sıçramıştı. Bütün gün meraklı gözlerle babamın içerden canlı yada cansız bedeninin dışarı çıkmasını bekledim. Akşama doğru yangın söndü. İtfaiyeci kıyafeti giymiş bir adam yanıma geldi ve babamı içerde bulamadıklarını, o an dükkanda olup olmadığını sordu. Bi an düşündüm. Babamın pastaneden başka nerede olabileceğini düşündüm. Birkaç saniye sonra yan binanın kamera kayıtlarında babamı gördüklerini söyledi. Babamı bir kadının peşinden koşarken görmüşler. Kadınla beraber şehrin dışına kadar yürümüş. O yaştaki bir adamın 5km koşacak gücü nerden buldu? Aklım almıyordu. Yoksa babam da mı benim gibi simyacıydı? Ama imkansız. Eğer babam simyacı olursa mantıken çocuğu olması için bir simyacıyla çifleşmesi gerekiyordu. Ama annem simyacı değildi. Çünkü simyacılar herşeyin sebebini bilirdi. Ama annem benim iblis olmadığım halde iblis olduğumu iddia etmişti. O zaman babamın peşinden koştuğu kadında bir anormallik vardı. Yoksa bu dünyada yalnız değil miydim?

***

Yangından sonra Zero'yla beraber bizim evde kalmaya başlamıştık. Doğrusunu söylemek gerekise ikimizde babamızı kaybettik fakat eski hayatımızdan daha mutluyduk. E kanka olmanın yararı bu. Her gün Sophie bizlere sıcak ev yemekleri getiriyordu. Bizde ona teşekkür amacıyla manavda çalışıyorduk. Olaydan iki hafta sonra bizim binaya babama çok benzeyen bir insan girdi. Babamın geri döndüğü umuduyla koşarak yanına gittim. Evimizin kapısı açıktı. Artık babamın geldiğine dair şüphe duymuyordum. Salonun tam ortasında daha demin gördüğüm adam çırılçıplak dikiliyordu. Hemen masanın üstündeki örtüyü alıp babamın üstünü örttüm. Babam bana döndü. Ama bir terslik vardı. Bu babam değildi. Kapsüldeyken eliyle beni bu dünyaya gönderen adamdı! Birkaç dakika suratlarımıza baktık. Farkettim ki ben bu adama babamdan daha çok benziyordum. Yoksa gerçek babam bu adam mıydı? Kafam allak bullak olmuşken adam konuşmaya başladı;
"Beni nasıl tanıdın?" Evet, gerçekten nasıl tanıdım? Dikkatlice baştan aşağı süzdüm. Diz kapağından göğüsünün ortasına doğru bir çizgi vardı. Bu çizgi filmlerdeki kalp ritmine benziyordu. Ben de;
"Vücudundaki işaretten tanıdım" dedim. Adam elimi tutarak;
"Sence bu işaretin anlamı ne?" diye iğrenç bir soru sordu. Cevabını bilmediğim sorulara cevap vermekten nefret ederim. Ben de;
"Bilmem, ne anlama geliyor?" diye karşılık verdim. O da;
"Bu çizgi benim hayatımı belirliyor. Her simyacıda bu çizgi olur. Ergenlik döneminde çıkar. Fakat bazılarında bu çizgi penisin etrafında dolanır. Bu işarete sahip simyacılar yeni simyacıların tek umududur. Biz olmazsak simyacılar asla olmaz. Fakat sen yanlış dünyaya geldin. Bu dünya senin için fazla basit. Sen bir Marslı'sın. Burda seni yaşatmazlar. Bu dünyanın düzenini bozarsın. Hadi gidelim." dedi. Ben gitmek istemiyorum. Ben bu dünyaya aittim. O pislik herifin oyuncağı değildim. Geçenlerde "Uyumsuz" adında bir kitap okumuştum. Galiba ben de bu dünyanın uyumsuzuyum.

SimyacıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin