39. Bölüm - Sadem!

4K 511 74
                                    

Sevda Çıkmazı hikayem Cihan Bozacı seslendirmesiyle sesli kitap oldu. Dinlemek için;

https://youtu.be/vJRoacovZuQ

***

Azra, Uğur ile sözleştiği adrese geldiğinde Uğur ondan önce davranmış, bekliyordu onu. Otuzlu yaşların Uğur'a olgunluk kattığına karar verdi hemen, onun randevusuna vaktinde gelmesi bilinir bir durum değildi. Gerçi bu sıradan bir randevu da değildi. Çantasının zincir askısını boynundan geçirirken adımlarını hızlandırdı Azra. Uğur, biraz ilerisinde elleri ceplerinde denize doğru bakıyordu. Eskiden böyle bulduğu zamanlarda koşup arkasından sarıldığını hatırladı. Kollarını beline dolarken yüzünü sırtına yasladığını... Öyle zamanlarda tüm dünya ile baş edebileceği hissi hasıl olurdu ama bu defa bunu yapamayacak kadar yabancı, karşılığında aynı hissi alamayacak kadar yaşanmışlıklıydı. Adımları Uğur'un hemen yanında son bulduğunda bir şey söylemek istedi geldiğini belli edecek, ağzını araladı ama sözler tıkandı boğazında. Uğur, sadece nefes alışını duyarak başını çevirdiğinde sandığından çok daha yakınında buldu Azra'yı. Beceriksizce gizlemeye çalıştığı yüzü morarmış, kolunda kesikleri vardı. Kendi yaralarını berelerini unutup, bakışlarının ne kadar uzun sürmüş olabileceğini düşünmeden gözleri doldu Uğur'un. Azra'ya kıyamadığı zamanları hatırladı, saçının teline kıyamadığı o unutulmayan zamanları. Elleri kontrolsüz bir çeviklikle kadının omzuna gittiğinde Azra yarasına denk gelen dokunuşun acısı ile inledi. İnleyişi ile çekmedi elini Uğur ama:

"Bana polise gidip o adamdan şikayetçi olduğunu söyle Azra, lütfen. Savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu söyle."

Azra, bakışlarını kaçırırken Uğur'dan; geçen vaktin hiç önemi yoktu artık ve kararlıydı Ömer'in düşmanı olmayacaktı.

"Ömer düşman olamayacağım kadar güçlü. "

" Ne yapabilir sana daha fazla bundan, şu haline bak! Ne zaman bu kadar savunmasız oldun sen? Ne zaman? "

Açık alanda birbirleri ile tartışan karı koca imajı çiziyor gibi görünmeleri Uğur'un çok umurunda değildi ki bağırıyordu adam, Azra çekingen etrafına bakındığında hiç düşünmeden başını Uğur'un göğsüne gizledi. Yaslandığı yerde akan gözyaşları içinde koskoca on iki senenin ızdırabını barındırırken Uğur, elleri havada kalakaldı. Şimdi sarsa onu bir daha bırakamazdı biliyordu. Oysa başkasının kadınına dokunmamayı alışkanlık haline getirmişti.

Azra'nın başkasına ait olması imkansızdı. Nasıl kendinin ki imkansızsa öyle olmazdı, ellerini indirip sımsıkı sardı Azra'yı, bir eliyle de saçlarını okşadığında burnuna değen saçlarının kokusunun ne kadar değiştiğini anladı. Artık, onun Azra'sı gibi kokmuyorsa da göğsüne değen sıcaklığının hiç tanımadığı bir his olduğunu söyleyemezdi ya. Tanıyordu işte, yıllar önce bütün inanmadıklarına inandıran, varlığını güç saydığı kadınıydı şimdi kollarının arasında ki. Ne geçmiş olursa olsun üzerinden bunu değiştirecek başkası olmamıştı Uğur için, bundan sonrası da olamazdı. Ani bir kararla Azra'yı elinden tutup biraz arkalarında kalan belediye banklarından birine oturttu.


"Geliyorum bekle. " diyerek koştuğu pamuk şekerci tezgahından bir su satın alıp geri döndüğünde bir de kağıt mendil almadığına pişman olsa da Azra'yı daha fazla yalnız bırakmamak için şişenin kapağını açarak yanına geçti kadının, şişeyi uzattığında yaşlı gözlerle ona baktı Azra, ne kadar da aynıydı her şey? Gülümsedi Uğur, her şeyi daha olağan kılmak için:

"Bir kaç yudum su iç Azra, hadi! " dedi. Azra, Uğur gibi yaptı; hareketlerini, bile bile ağır çekimde yaşayıp yavaşça uzandı pet şişeye ve bir kaç yudum su içti. Sonra da elindeki şişeyi izleyerek:

YAS SÜRGÜNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin