FİNALE Bİ KALA

4.6K 536 96
                                    

Azra, Mehmet'in olmadığını bildiği halde telefon alarmının onu okula hazırlaması için çalışı ile sıyrıldı yataktan. Gece boyu neredeyse sıfıra yakın uyuduğu için yorgun hissediyordu kendini. Hamileliği hiç de Mehmet'e olduğu zaman ki gibi geçmiyordu. Yaşının geçtiğini düşünüp, Uğur'un üçüncü çocuk muhabbetlerinin imkansız olduğunu hatırlattı kendine. Sonra bunu sabah sabah Uğur'a söylemek onu biraz kızdırmak için başını çevirdi adam yanında değildi. Komodin üzerinden tokasını alıp saçlarını toplarken, ayağına terliğini geçirip yürümeye başladı koridora doğru, önce banyoya, oradan mutfağa baktı yoktu Uğur. Erkenden tamirhaneye gitmesi anlamsızdı, acil işi çıkan adamlardan değildi Uğur. Gece radyo programından geç dönmüştü Uğur ve kendi rahatsızlığı ile ona da çok uyku çektirmediğini biliyordu. Belki de bebek doğana kadar ayrı yatmalıyız diye düşünüp yönünü salona çevirip seslendi: "Uğur!"

Dairenin dış kapısında duyduğu kilit sesi ile çevirdi yönünü Azra, Uğur elinde bir poşetle içeri girerken Azra da salonun kapısında adama sorgular bakıyordu. Uğur gülümseyerek: "Bazen senin uykuyu unuttuğundan şüpheleniyorum Azra, sabaha kadar döndün durdun nasıl bu kadar erken uyanıyorsun?" dedi. Sonra karısının kalınlaşan belinden sarıldı, yanaklarından öpüp: "Börek aldım sana, çayı da koyayım sen biraz uyu olur mu?" dedi. Azra, yatsa da uyuyamayacağı için kahvaltı hazırlarken yardım etti Uğur'a. Gün içinde hastane çantasını hazırlayacağını, bebeğin yıkanıp ütülenen kıyafetlerini çantaya yerleştireceğini söyledi. Uğur, sofraya peynir tabağını bıraktıktan hemen sonra:

"Çantanın içine bir bez ser, direkt koyma kıyafetlerini," dedi. Azra, Uğur'un bu pimpirikli hallerine iç çekip gülümserken, daha fazla ayakta kalamayacağını düşünüp oturdu. Bugün kasıklarında feci bir ağrı vardı. Uğur da karşısına geçti, çayın demlenmesini beklerken:

"Anneni ara istersen çantanı toplamana yardım etsin."

"Aman bir çanta için annemi çağıramam, çekemem şimdi onu, gene sana saydıracak, hiç gelemem Uğur hiç."

"Saydırsın be ne olacak, ben onun sevgisinden bunu yaptığını düşünüyorum. Beni sevmeyi gururuna yediremiyor annen. Bak baban paşa paşa kabul etti."

"Ya bırak, babam nere annem nere? Kanser edecek annem beni!"

Uğur, en son kayınvalidesinin evine Azra ile Mehmet'i almaya gittiğinde, kayınvalidesi; motor tepelerinde hamile kadın gezdirecek zihniyette, düşüncesiz biri olduğunu söylemiş, sonra da kızını bu zihniyette ki adama çocuk doğurmak için acele etmekle suçlamıştı. Hem de kendisinin yanında! Uğur, böyle lafların sözlerin peşine düşüp canını sıkmıyordu ama Azra annesinin bu tutumuna iyice bozuluyor, artık mücadele etmekten bıkmış bir halde annesinden kaçmakla onu cezalandırıyordu. Uzanıp, karısının yanağını sıktı Uğur sonra da:

"Mehmet olmayınca sen gergin oluyorsun Azra, farkında mısın?" dedi. Azra, elbette bunun farkındaydı. Omzunu silkti, sonra başını eğip duvar saatine baktı. Mehmet'in kahvaltısını yapıp yapmadığını düşünüp derin bir iç çekti:

"Hem annenle iyi geçinmelisin Azra, hastanede bebekle de seninle de ilgilenmesi için ona ihtiyacımız var."

"Ya bırak, o senin çocuğun diye bebeğimin altını çişli bırakır, bana sancıdan kıvranırken oh der."

"Annen hakkında atıyorsun şuan hatırlatırım."

"Napalım yani, oda senin hakkında atıyor."

"Ama o annen."

"Sende kocamsın."

Uğur, bundan duyduğu gururla gülümsedi. Gene de Azra'nın kendi yüzünden annesine düşman olmasını istemiyordu. Demlenen çayı bardaklara doldurup tekrar oturdu masaya ve karısının çayını uzatıp: "Bence bebekten sonra değişecek annen. Baksana Mehmet'i nasıl seviyor? Sonuçta Ömer'i de pek sevmediği aşikar. Sürekli adamdan; gangster, ukala, para köpeği diye bahsediyor. Onun çocuğunu seviyorsa benim oğlumun sevilmemesi imkansız," dedi.

YAS SÜRGÜNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin