4. Bölüm - Karşılaşma

2.8K 209 6
                                    

Telefonundan ulaştığı mail kutusuna depolanan adresi navigasyona taşıyan Azra, daha önce hiç gelmediği mahallelerden birinde ara bir mekanın önünde sıralı dört beş arabadan birinin yanına park etti aracını. Bir ocak başı kebapçıda yemek vermek ancak Cemil'in fikri olabilirdi, Gökçe her zaman rakıya müsait yemeklerden kaçardı. Bu düşünce ile gülümsediğinde içten bir tebessüm taşıdı yüzü. Arabasının hemen yanındaki ortalama model araca bakarken belki de aracın Uğur'un olduğunu düşünürken buldu kendini ama sonra fark etti. Araç, ufak bir kasaya sahipti ve Uğur'un koca boyu aracın direksiyonunda ezilirdi. Belki de Uğur hala motosiklet seviyordu ve hep hayalini kurduğu cross model motosikleti alacağı bir işi olmuştu. Tabi, iyi bir şirkette üst düzey olarak çalışıyor olması muhtemeldi. Ya da kendi işini kurmuş bir patrondu. Öyle ya, tanıdığı en zeki erkekti Uğur. Bunların hepsini yapması asla mucize olmazdı. Etrafına bakındı bir kez daha ve hiç park edilmiş bir motosiklet olmadığını gördü. Başını hafifçe birkaç adım ötesinde duran ocak başı lokantaya eğerken aralık çekilmiş perdelerden onları aramaya başladı. İçerisi çok kalabalık sayılmazdı ama tenha da değildi. Bir sürü masaların birleştirilip uzunca bir masa kurulduğunu gördüğünde yüzü ona doğru çevrili, kadehi havada elin sahibini tanıdı. Muhalefet grubun en keskin üyesi Yıldırım'dı gördüğü kişi. Onu gördüğüne sevineceğini bundan tam on iki sene evvel söyleseler ne derdi acaba? Usulca fısıldadı: "Hadi oradan sen de!" Biraz daha dikkat edince birkaç kişiyi daha tanıdığını fark etti. Tamamını görebilmek için biraz daha yaklaşması şarttı. En azından Cemil ile Gökçe'yi görebilmeliydi. Kapıya doğru ilerledi, kapının camına yaslarken yüzünü, birinin onu o halde bulma ihtimali çok da umurunda değildi sanki. Ya da unutmuştu hemen kim olduğunu ve neden geldiğini. Şimdi Sıla, Mustafa ve Caner'i de görmüştü. Onlar bile yüzüne bu denli bir tebessüm yerleştirdilerse diğerleri... Asıl hiç ayrılmadan yaşayan o dörtlünün diğer üçlüsü; Gökçe, Cemil ve Uğur... Onları görmek ne hissettirecekti? İşte şimdi de Cemil ile Gökçe görüş hizasındalardı. Arkaları dönük bile olsalar, Cemil'in hararet halinde anlattıklarını duyuyor gibiydi Azra. Siyaset ya da borsa idi mevzusu. Gökçe'nin çok da dikkatli dinlemediğini görünce buna emin oldu. Hafif yan profilden gördüğü arkadaşı saçlarını kulak hizasında kestirmiş ve kızıla boyamıştı. Bembeyaz tenine kızılın hep yakışacağını iddia ederken Gökçe'nin kahvede ısrarını hatırlayıp hafifçe sesli güldüğünde irkildi. Burada böyle gizli saklı ne yapıyordu? Yıllarını paylaştığı bu insanlardan kaçmak da nesiydi? Neden bu kadar uzak, dışlamıştı ki kendini. Belli ki aynı sebeplerden Uğur da yoktu içeride. Zaten olsa arkadan bile olsa tanırdı onu. Uğur yoktu içeride ve eski arkadaşları ile bir kadeh bir şey içmek nezaketi ona Seyhan olmaktan bir şey kaybettirmezdi. Çevik bir hareketle kapının kulpuna bastırıp ince topuklarının üzerindeki dar kotuna, salaş tişörtünün milyonluk markasına uygun bir uyumda usulca girdi içeri. Grubun dışında pek müşterisi olmayan mekanın kapısının hemen önünde durup onları izlerken onu ilk Yıldırım tanıdı:

"Şuna bakın, Azra Seyhan Hanımlar da mı teşrif etmişler efendim? " diyerek ayağa kalkan adamı niye hiç sevmediğini hatırladı hemen; bu herif yalakanın tekiydi. Derin bir nefes çekerken içine etrafa gerginliği zerre hissettirmeyecek ifadesi ile Yıldırım'ın ardından kalkan Gökçe'nin heyecanla:

" Geleceğini hissediyordum. " diyerek ona sarılmasını izledi. Evet, sadece izledi... Kolları genç kadını sarmamak için direndi, sadece kibarlık adına buradaydı ve suistimal edilmesine izni yoktu. Gökçe bu durumu çok da önemsemeyip arkadaşının elini tutup masaya çekti. Hemen kendi yanına oturturken onu, Azra bütün selamları sandalyesinden aldı. Cemil, Azra'nın önündeki dolu servisi genç kadının bir yanına taşırken garsonlardan yeni bir servis açmasını istedi. Azra, buna gerek kalmadığını çabuk kalkacağını söylese de Cemil onu dinlemedi. Azra, önünden taşınan yarı dolu tabağa ve kadehe bakarken onların belki de dakikalar önce çıkan Uğur'a ait olduğunu hayal etti. Öyle olsa kirli servisler toplanır, bir yanına çekilmezdi. Derken bir sesle irkildi:

YAS SÜRGÜNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin