22. Bölüm - Kalbime ihanet!

4.3K 480 28
                                    

Biz, o günden sonra Uğur ile artık eskisi gibi olamazdık. Ne o benim gözümde o çapkın, havai adamdı ne de ben onun gözünde avlanması gereken bir ceylan. İkimiz de sadece bakışlarımızla birbirimize bir tebessüm bağışlayan, birbirimizi anlamak için daha fazlasına ihtiyaç duymayan insanlardık. Ona aşık kalbimle, o günden sonra acıma duygusu ile karışık hislere sahipken; ilk kez Uğur'a hayranlık da duyar olmuştum. Hayattaki tek kişilik mücadelesi, dakikalarca ayakta alkışlayacağım türdendi. Öyle ya, ahlaksız bir üvey anne elinde yaşadıklarının kendi içindeki savunması ile yine de mücadeleden yılmamış bir savaşçıydı Uğur. Belki de yitip gidecek kadar yaşadığı ağırlığın altından kalkmak kolay olmamıştı ama şimdi ona bakarken hissettiğim bir sürü koca koca duyguların nedeniydi.

Finallere birlikte girip çıkarken bilgi alışverişi yaptığım sınıf arkadaşım Uğur'a olan hislerim bir kez daha itirafa lüzum bırakmamıştı. Sanki Uğur'un bana daha yakın olmak adına çabalıyor olması da ziyadesiyle yetiyordu.

Belki sadece iyi iki arkadaş gibi görünüyorduk ama sessiz bakışlarımız birbirimize daha çoğunu anlatıyordu. Örneğin, ben ilk kez bir erkeğin bana bakarken sahiplenici edasını görüyor, ilk kez sadece bir bakışla soluğum kesiliyordu. Adı konulmamış bağlılığımızın mutluluğuna kafi derken, adı konsun beklentisini de çoktan unutmuştum. Artık başkaları ile adını duymak için yıl bitimine bir şey kalmamış olsa da ben yürekten inanıyordum, bir daha Uğur ile kimsenin adını duymayacaktım. Son final ile rahatladığımız o günün sonuna kadar buna ölesiye inanıyordum.

Gökçe ile her zaman bir soluk almak adına durup dinlendiğimiz ardıç ağacının altında, gene yanımda Gökçe ve artık ruh ikizi olduklarına emin olduğum Cemil ile, Uğur'u bekliyorduk. Beş dakikalık bir işi olduğunu söylediği için, beklediğimiz çok daha uzun dakikalar beni iyice sıkmış, yanımda beklemekten hiç şikayeti olmadan kumrular misali cıvıldaşan diğerlerinin de rahatını bozmadan; ellerim kotumun cebinde, bir ileri bir de geri gidiyordum. Bir an önce Uğur gelecek, beni bu iki kumrunun yanında yalnız hissetmeye mahkum etmeyecek, sonra bugünkü sınavın analizini yapacaktık birlikte. Neredeyse koca final dönemini, onun meşhur tamirhane üstü evinde geçirirken yanımızda Cemil ile Gökçe olmasa bile bana en ufak bir sarkıntılığı olmayan, nitekim hafızamda her şeye rağmen beyefendi imajı çizmiş Uğur'umdu o benim. Birlikte çalıştığımız derslerin sonunda aldığımız verim ikimizin de notlarına yansırken daha çok anlar olmuştuk birbirimizi.

Onun bana göre daha hızlı anlıyor oluşuna rağmen yakın notlarla yılı tamamlamamız ise bizi daha yakın kılan taraftı. Nihayet Uğur'u kapıdan çıkıp bize doğru gelirken gördüğümde ellerim cebimden çıktı, yüzüm kocaman bir gülüş ile salağa döndü. Uğur, yine o meşhur göz kırpışı ile Cemil'in omzuna vururken:

"Ya, terazili sorunun cevabı E miydi? " diye sordu. Elbette E'ydi ve biz dördümüz de o soruyu doğru cevaplayacak notlara çalışmıştık. Birbirimizin sınavlarını kıyaslarken önden Uğur ile ben, ardımızdan diğer çiftler yürümeye başladık. Evet biz onlar gibi el ele değildik, adı konmuş bir ilişkimiz de yoktu ama o son final günü bir şeyden emindim; Uğur bana ilan-ı aşk etmek için finallerin bitimini bekliyordu ve bugün dizlerinin üzerine çökmeden de olsa bana uzun bir ilişki teklif edecekti. Hiç düşünmeden evet diyecek olmanın hayalini bile bir gece önceden kurmuş olan başka evren aklım, aksine imkan tanımıyordu. Bir masanın etrafında bir konu üzerinde tartışarak ders çalışırken sadece bir anlık göz kırpışı ile yumuşacık yanağıma değen parmağı, burnumu bir çocukmuşum gibi sıkışı ya da yüzüme dökülen saçlarımı kibar bir erkek gibi usulca kulaklarımın arkasına toplayan inceliği, bana evinde hep iyi bir ev sahibi olurken geçmişi, yaşadığımız o kötü günü unutturmak için elinden geleni yapan tarafı, iki haftadır sadece benim yanımda olan sadakati ile bundan da son derece emindim. Beni tanıması Uğur için bir dönümdü ve biz dillere destan olacak türden bir aşkın tohumlarını taşıyorduk içimizde. O sınav hakkında konuşmaya devam ederken, birlikte durağa doğru yürüyorduk. Az sonra diğerlerinden ayrılmamızı teklif edecek, belki bir deniz kenarında bir bankta, belki de o anda bana bütün hislerini itiraf edecekti. Hayatını anlattığı o kısacık anda da olduğu gibi. Beklerken sabırsızlandığım, kalbimin deli divane çırpınışı, Uğur'un adını bir yabancı seste duyuşum ile başka bir boyuta taşındı.

"Uğur? " diye seslenerek bize doğru gelen kumral kıza yönümüzü döndüğümüzde Uğur dahil hepimiz ona bakıyorduk. Kız bize doğru gelirken onu nereden tanıdığımı bulmaya çalışma çabam da ayrıydı. Okuldaki bir sürü süslü kızdan biriydi o sadece. Hepsinden sadece biri... Hemen önümüze kadar gelip açık pembe rujlu dudaklarını büke büke konuşmaya başladığı o an kulağım uğuldamaya başladı.

"Tatlım, ben sana ev adresimi vermedim, gelirim dedin ama... "

Gözlerim Uğur'a döndüğünde sadece tek bir hareketi ile nasıl bir yanlışlık olduğunu anlamamı sağlamasını istedim. O kız kendi kendine kuruntu yapan, Uğur meraklılarından sadece biri olmalıydı. Sadece biri, tıpkı benim gibi. Benim bakışlarım hiç umurunda değildi Uğur'un ya da onun için bir kaçıştı bu bakış. Pembe rujlu yabancı meraklı, çantasından çıkardığı not defterine belli ki evinin adresini yazarken Uğur dahil dördümüz sadece bekledik. Uğur eline tutuşturulan kağıdı, ona hiç bakmadan alıp cebine koyarken

"Geç kalma. " dedi kız, hala aksi yönde bir tepki beklediğim Uğur başını olumlu anlamda salladığı ana kadar. Kalbim göğüs kafesimi delmeden az önce bulunduğum yerden hızla koşmaya başladığımda ardımdan bağıran tek kişi ise Gökçe olmuştu. 

Ayağımda onunla giymeye alıştığım spor ayakkabılarım ile bacak uzunluğumun çok daha üstünde bir hızla koşuyordum. Kaçışım ondanken kaçamadıklarım yaşayacaklarımdı. Az sonra bir duvar dibine çökecek, hıçkıra hıçkıra ağlayacaktım. Eve gidip bütün yazı Yalova'da anneannemin yanında geçirmek istediğime dair bir talepte bulunacak, sonra iki odalı anneanne evinde yüzüm hiç gülmeden, sadece kendimle ve anneannemin kedileri ile geçirdiğim bir üç ayım olacaktı. Tek derdim unutmak olsa da asla unutamayacaktım.

YAS SÜRGÜNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin