41. Bölüm - Emanet!

4K 493 64
                                    

Azra, koyu iri gözlerini gezdirdiği eve ait salonun her tarafından akan zevksizliğe şaşırıyordu. Abartılı kuş bibloları, duvarlara asılan anlamsız tablolar, koltukların üzerine atılan koyu pembe şallar, yere serilen tüylü halı... Eve dair her şey az önce onlara kapıyı açan ucuz saç boyalı kadının zevkine dairdi. Kadın ile olabilecek tek ortak zevki ise Uğur'du. Uğur'un bir daha takip edilme ihtimaline engel olmak için yaptığı bu teklife evet demesine bir an kızdı. Bu evde kaç gün kalabilirdi ki? En iyi fikir gene sabah erkenden kalkıp şirkete gitmek, Ömer'in gelmesini beklemek olurdu. Ömer üst üste iki gün asla işlerini ihmal etmezdi. Mutlaka gelecekti. Uğur ile içeride fısıldaşan kadının ara ara duyduğu kahkahasına tahammül edemeyeceği aşikardı.

Uğur da bilmez gibi resmen fingirdediği kadınlardan birinin evine getirmişti onu. Gerçi Uğur'un güvenebileceği kimseyi bulmak hep zordu, en çok kadınlardan nefret eder en çok da gene kadınlara güvenirdi. Demek ki, bu Menekşe denen tuhaf gülüşlü kıza güveniyordu. Saçmaydı! Kız Uğur'un zevki bile değildi. Uğur hep belli bir çıtanın üstünü bulurdu. Oysa şimdi bayağı görünümlü...

"Bir kahvenin kırk yıl hatırı var demişler dimi ama? "

Azra'nın düşünceleri Menekşe'nin elinde tepsi ile salona girmesi sonucu yarıda kaldı. Şimdi elinde nasıl içmeyi sevdiğini bile sormadan yapılan bir kahve ile gelmişti bu kıvırcık saçlı kız. Saçları muhtemel kıvırcık da değildi zaten, ne kadar demode olduğundan habersiz perma yaptırmış gibiydi. Ve de yaptırdığı yer saçlarını yakmıştı. Üzerinde bir parmak kadar kalınlıkta köpük bulunduran fincanlardan birini aldığında Uğur elinde sigara ile girdi salona. Sonra da uzanıp salonun pencerelerinden birini açtı. Ev kendi sınırları dahilinde gibiydi. Yüzündeki yaralara berelere rağmen erkek güzeli yüzünün albenisini sergileyerek gülümseyip açık camdan tarafa geçip oturdu. Menekşe, Azra kahvesini alır almaz Uğur'a yaklaşınca Azra gözlerini onlardan çekti. Her hangi bir yakınlaşmada kurlaştıklarını sezmek istemiyordu. Menekşe kendi kahvesini de tepsiden aldıktan sonra tepsiyi orta sehpanın üzerine bıraktı ve her ikisini de görecek şekilde karşılarına oturdu. Azra, Uğur ile fazla yakın oturmayı seçmedikleri için memnun, gözünü leopar desenli deri tepsiden alıp kadının kırmızı taytına oradan da pembe rujlarına çevirdi; Menekşe onunla konuşmaya başladığında:

"Benim ki de çok döverdi beni. Gece gündüz! Bazen derdim adam az uyusa da soluk alsam. " oldu sözleri.

Menekşe'nin acısına saklı kahkahası çınladığında, Uğur bu duruma fazlaca alışkın sigarasından bir nefes çekip gözleri ile küllerini dökecek bir şeyler aramaya başladı. O sırada Menekşe gördü Uğur'u, itaatkar bir tavırla bir tabla uzatıp geri yerine oturdu. Azra, kadının tablayı uzatırken bir çıkıntı gibi gözüne ilişen poposundan hemen çekti gözlerini.

"En son hapse girdi de rahat nefes aldım? "

Azra, konuyla aslında pek alakadar olmazdı ama Uğur'un aslında evli ama kocası hapiste olan biriyle ilişki yaşamasına pek aklı yatmayınca fazlaca şekersiz kahvesinden bir yudum aldı. Açlıkla birleşen acı kahve gözlerinin kararmasına neden olsa da saliseler içinde normale dönünce Azra, kadınla ilk kez konuşmak üzere ağzını açtı:

"Evli misiniz siz? "

" Yok yavrum, boşadım herifi orada. Yirmi beş sene yatacak nasılsa çıkınca ahı vahı gider dedim. Erkek milletini zor zamanında vuracaksın ki aman ben ne ettim, nasıl da beni seven bir kadınım varmış diyecekler? "

Menekşe, ihtisasını bu yönde tamamlamışca kendinden emin söylemlerine Uğur'a bakarak ara verdi ve:

" Sen üzerine alma kuşum, senin gibileri nadide, müzede bulundurmak lazım. " dedi. Uğur, Menekşe'nin bu tarz söylemlerine alışkın başını salladı, sigarasından bir nefes daha alıp tablaya bastırıp söndürdü.

YAS SÜRGÜNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin