54. Bölüm - Sevda Mühim Şey

3.8K 498 91
                                    

Nezarethane de ara ara başımı kaldırıp Uğur'a baksam da onun bizden tarafa hiç bakmadığını görüp başımıza ne işler açtığımı düşünüyordum. Polisler ailelerimizin numarasını istediğinde Uğur'un vereceği bir numara yoktu onlara ve bütün bunların elebaşısı bendim. Dakikalar sonra da önce benim sonra da Demir'in adı söylendiğinde Uğur orada kaldı ve biz nezarethaneden çıktık. Uğur'un bir ileri bir geri yürümeye devam ettiği o anda biliyordum ki, oradan Uğur çıkmazsa hiçbir kuvvet beni de çıkaramazdı. Arkama baka baka girdiğim odada babamın dehşet bakışları, komiserin öğütleri ile serbest olduğumuzu söylediklerinde Demir ile babasının ardından kalkan babamın kolundan tutup: "İçeride bir arkadaşım daha var baba, ailesi olmadığı için onu serbest bırakmayacaklar mı?" diye sordum. Babam üçüncü kişinin bulunduğumuz mekanda bana sarkıntılık eden bir serseri olduğunu söylediğinde, bunu biz yokken öğrenmiş olduğunu düşünüp komiserin de duyacağı bir şekilde:

"Asıl sarkıntılık eden Demir'di. O benim arkadaşım, bizim sınıftan!" dedim. Babam: "Herkes cezasını çekecek, sen de Azra." deyip beni kolumdan tuttu: "Uğur'da çıksın, ben cezamı çekmeye razıyım." dedim. Babam tekrar komisere döndü o vakit, komiser ise hiç vakit kaybetmeden:

"Çocuk sabıkalı Hilmi Bey, daha önce ıslah evinde kalmış." dedi. Babamın hayatında duymadığı şu kelimeler benim suratımda patladığından peşinden: "Konserve çalmış, sonra da geri iade etmiş zaten. Öyle biri değildir Uğur. Konserve çalan sabıkalı oluyor da, onu kimsesiz bırakan; buna mecbur bırakan ailesi niye sabıkasız baba?" dediğimde babamın öfkesi arttı.Komiser ise söylediklerim karşısında biraz düşündü:

"İfadelerinizi almadık zaten, onu da tutacak değiliz; sabah olsun göndeririz." deyince kudurdum. Uğur bir gece orada kalacaksa bende kalacaktım.

"Gitmem öyleyse!" dediğimde babamın tokatı suratımda patladı. Babamdan yediğim ilk dayak oldu bu. Kolumdan sürükleye sürükleye beni eve götürdüğünde ise anneme o hafta için okula gitmeyeceğimi önümüzde ki hafta da beni kendisinin okula götürüp getireceğini ve dersim bitene kadar kapıda bekleyeceğini söyledi.

Yapacaktı!

Telefonumu elimden alıp beni odaya kapattıklarında Uğur'a hayatında ki herkes gibi kötülük yapan birinin de ben olduğum düşüncesiyle kendimi yedim bitirdim. Ertesi gün olduğunda ise gerçekten okula gönderilmediğim gibi beni ziyarete gelen Gökçe ile de görüştürülmedim. Uğur'un ne halde olduğunu ölesiye merak ederken; babamın tehditleri,annemin bu kız niye böyle oldu göz yaşlarını hiç görmedim bile. Tek telaşım vardı o da Uğur beni affedecek miydi affetmeyecek miydi? Oysa onu terk etmiştim ben, oysa bitirmiş hayatımdan çıkarmıştım! Hepsi içi boş laflardan ibaretti...

Esaretimin dördüncü gecesi artık aklımı kaçıracağımı sanıyorken, parmak uçlarımda giyinip evden kaçtım. Uğur için annemin babamın uyanma ihtimallerini, onların benim için ne kadar endişelenecekleri endişesini görmezden geldim ve evden kaçtım. Taksi bulmak için kör bir saat olduğundan taksi durağına kadar yürüdüm ve Uğur'un evinin önünde indim. Kapılarını çaldığım bir kaç saniyede yerimde sayıp durdum, sığmadım bulunduğum koridora... Kapıyı açan Cemil'in Gökçe'den ailem hakkında duyduklarından sonra nasıl orada olduğuma anlam veremeyen bakışma senfonisine katılamadım ve girdim içeri.

"Nerede Uğur?" diyerek .

"Odasında işten geldi, uyuyor herhalde. Nasıl çıktın kız sen evden?"

Cemil'i orada bırakıp Uğur'un odasına giderken verdim sorusuna cevap ve : "Kaçtım!" dedim. Tam Uğur'un kapısına elimi uzattığımda ise açılan kapının arkasında benden önce kapıyı açan Uğur'u görünce, kendimi onun kollarına attım. Korkum ya sarılmaz, ya istemez; ya oda benim yaptığım gibi benimle olmayacağını söylemesi iken korkumdan kaldıramadım başımı ama saliseler içinde sarıldı Uğur bana... İlk izlenimle onun varlığından emin olup:

YAS SÜRGÜNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin