21. Bölüm - Baş belası!

4.3K 499 49
                                    

Azra, aracını her zamanki yere park ettiğinde, Uğur'un sözlerine gizlenmiş her türlü umudu kalbine ekmiş, tebessümle yürüyordu evine doğru. Kapının önünde, onu bekleyen Ömer'den habersiz; yüzündeki abartılı tebessümle mavi bakışlara saklanmış hüzünden bile kendine pay çıkarıyordu, Azra. Uğur, onu unutamamıştı. Hayatına kim girmiş olursa olsun aklından çıkmamıştı.

Yaşadıkları bugün gibi yüreğinde ağırdı onun da. Kapı aralığına doğru sallana sallana yürürken kapalı ışıklar altında gizlenmiş bir bedene çarptığında durdu ancak. Ömer, sessizce karşısına dikilmiş, adeta tavrı ile hesap soruyordu.

"Ödümü patlattın, ne diye gizemli gizemli dikiliyorsun burada?"

Ömer, nadiren öfkelenen bir adamdı ancak öfkesi çağlayan misali dolar taşardı. Bu akşam da böyleydi. Tok sesi ağır bir eziyete dönüşürcesine sert çıktığında, Azra bir adım geriye gitti.

"Beni aramanın üzerinden tam üç saat geçti Azra, Maslaktan gelmek bu kadar mı zor? "

Azra, alttan almaya çok da niyetli değildi. Ömer, onu Uğur'un varlığının yanında yapayalnız bırakıp onu Uğur'a daha muhtaç hale getirmişti bu akşam. Evet, belki Ömer'in bütün bunlardan haberi yoktu ama gene de Uğur'un dediği gibi karısına sahip çıkmalıydı.

"Merak etme, tecavüze uğramadım. "

Ömer, şöyle bir irkildi. Böyle akşamlar yaşamazdı onlar pek, Azra'nın uyumlu halleri öyle belirgin olurdu ki evin içinde, evliliğinin ilk zamanlarında bıraktıkları bu gergin hallerini çoktan unutmuştu Ömer. Artık ona alışmış, onu seven bir karısı olduğunu bile düşünüyordu. Azra, son sözünü söyleyip yanından geçip gittiğinde yolunda olmayan bir şeyler olduğunu fark etti.

Karısının arkasından yatak odalarına geçerken onun üzerini değişmek için soyunma odasında olduğunu gördü. Ardından girdiğinde, banyoya girmek üzere kıyafetlerini hazırlıyordu Azra. Biraz dağınık göründüğünü anlaması zor değildi Ömer'in. Aksiliği bir kenara bırakıp Azra için yolunda gitmeyenin ne olduğunu öğrenmek üzere sesini ayarladı, sonra da incecik bedeninin dolabın üst raflarına uzanırken süzülüşü ile karısını ne kadar istediğini hissetti. Pek düzenli bir cinsel hayatları olmadığı aşikardı.

Maalesef ki Azra, tüm dişiliğine rağmen bu konuda fazla isteksiz bir kadındı. Kendinden oldukça genç olmasına rağmen böyle oluşunun nedenini masumiyetine bağlayan Ömer, aslında Azra'nın kendisinden önce yaşadıklarının da etkisi olduğunu düşünüyordu. Öyle ki karısının ilk evliliği olmasına rağmen bakire olmayışını hiç sorgulamamış ancak yine de birçok adamla birlikte olmadığına içten içe emin olmuştu. Ya aldatılan bir kadındı Azra ya da terk edilen. Bunun hep böyle olduğuna kanaat getirirken böylesine güzel ve mükemmel bir kadının aldatılmasına neden olan şeyin de önceki ilişkisinde de süren isteksizlik olduğunu biliyordu Ömer. Hiçbir erkek böylesine monoton ve tek taraflı bir ilişkiye katlanamazdı. Ya Ömer gibi çok seven bir erkek olurdu ya da hafiften noksan... Gerçi Ömer bu durumda sevgisinin dahi işe yaramadığını biliyordu. Nihayetinde, çok da sadık olmadığını da düşünmenin sırası değil. Aklından bütün bunları savarken karısının incecik beline arkadan dolanıp bu gece şansını denemek istedi. Derdini ya da kafasında büyüttüğü meseleleri daha sonra da konuşabilirlerdi. Adımları hızlanırken yükselen kan basıncının bir sonucu olarak sarıldı karısının yumuşacık tenini kendine bastırırak. Pek uzun sayılmayan boyunun avantajı olarak, hafifçe dudaklarının altında kalan topuz saçların altındaki boynundan öptü karısını. Böyle zamanlarda sessizce beklerdi Azra eğer itiraz etmeyecekse. Şimdi de öyle olmuş, sessizce bekliyordu. Banyo meselesini ertelemek adına daha sıkı sarıldığı karısının siyah askılı tişörtünün bel boşluğundan elini sokmuştu ki buz gibi tenin avuçlarına değişi ile daha çok yanarken bir ok gibi fırladı kadın, kollarının arasından. Gözleri panikle açılmış, nefesi kontrol edilmez bir halde sık alınıp veriliyordu. Ne söyleyeceğini bilmeden sığındığı duvar dibinde adrenalin salgılıyor oluşuna mani olmak isterken Azra; Ömer, bu abartılı tepkiye hafiften içerledi.

"İstemiyorum diyebilirsin, sevgilim. "

Azra, kendini anlatmak istemedi bile. Sessizce hala titreyen bedenine mani olmaya çalışıyordu. Ömer, rahatsız bir şekilde birkaç adım yaklaştı karısına ancak yine de korudu mesafeyi.

" Bana neyin olduğunu söyle. "

Söyleyemezdi... Yıllardır var olanlar vardı şimdi de. Biraz farklıydı belki, biraz daha şiddetli ama hepsi aynıydı işte. Aynı kirlenmişlik hissi, aynı ihanete çıkan duygu. Ağzının içi kupkuruydu Azra'nın. Gözlerinden yaşlar akarken mani olamadı bir kez daha. Sinirleri iyiden iyiye alt üst olmuş, hayatı iyice içinden çıkılmaz bir çukura sürüklenir olmuştu.

Ömer, karısının ağlıyor oluşuna anlamlar yüklemekte zorlanırken sözlerini seçmeden şaşkınca bir kez daha sordu: 

"Arkadaşının bebeğine bu kadar üzülmüş olman normal değil Azra. Üstelik hiç tanımadığım, belki de uzun zamandır görüşmediğin eski bir arkadaşın. Tamam sen hassas birisin, biliyorum ama bu kadarı fazla. Bak bu gece Mehmet sensiz uyudu. Sabah da sensiz gitti okula. Bütün gün görmedi seni. Nerede olduğunu, kiminle olduğunu sormuyorum. Belli ki yalnız kalmak istiyorsun ama bana derdini anlat Azra, ben senin kocanım; herhangi biri değilim. "

Akan yaşların bazıları yanaklarına bile değmiyordu Azra'nın. Evet Mehmet'i bugün hiç görmemişti. Ömer haklıydı, Ömer iyi bir babaydı ve haklıydı.

Usulca fısıldadı Azra :

"Özür dilerim. "

Ömer, hiç düşünmeden bir kez daha sarıldı karısına. Bu defa ki sarılışında şehvet değil şefkat vardı. Azra gözlerini kapatırken Ömer'in varlığına sığınmayı denedi. Olmadı! On yıllık kocası bu gece daha bir yabancı daha bir sevgisizdi ya da sevgisiz olan sadece kendisiydi. Bir kez daha sıyrıldı kollarının arasından ve hızla merdivenlere yöneldi. Ömer, çaresizce beklerken sokak kapısının sesini duyduğunda panikle peşinden koştu Azra'nın. Bu saatte, camı kırık bir arabayla nereye gidiyordu ki? Ömer çıplak ayakları ile peşinden koştuğunda, Azra'nın arabasının farlarının müthiş bir hızla evden uzaklaştığını gördü. Peşine düşse, onu durdurup eve getirse... İyi de bu kaçışının mantıksızlığına rağmen bunu yapmalı mıydı? Belli ki o eksikliğini göstermeyi sevmeyen tarafından ötürü kendi başına ağlayıp geri dönecekti. Birkaç güne kadar eski haline dönecekti karısı. Ara ara insanların kendi içinde çıkmaza düştükleri, her zamanki problemlerini büyüttükleri olurdu. Azra da aynen bunu yaşıyordu. Evinin üst katına yeniden döndü Ömer, oğlunun açılan üzerini örttükten sonra sessizce bir gece daha yalnız uyuyacağı yatağına girdi.

***

Azra, arabasını keskin bir fren sesi ile durduğunda Uğur'un tamirhanesinin önündeydi. Bu saatte tamirhanenin açık olmadığını elbette tahmin etmişti ama evini bilmediği için geleceği tek yer burasıydı. Karanlık sokakta tek başına olmaktan korkarak tamirhanenin demir kapısının camlı bölmelerinden içeride olup olmadığını görmek için bakarken Uğur'un sesini duydu:

"Azra? "

Azra, korkuyla sıçradı yerinden ve sesin geldiği tarafa baktı. Uğur, arabasının fren sesini duyarak balkona çıkmıştı. Tamirhanenin hemen solundan çıkan merdivenlerin bitimindeki evde oturuyordu. Şimdi de o merdivenlerden kendisine bakıyordu.

" Sen benim başıma bela mı olacaksın, nedir?"

Sokakta kalmış yavru kedi gibi gözlerini kısıp başını eğerken Azra:

"Ya, bu araba burada kalsa olmaz değil mi, senin dükkana mı alsak bunu Uğur? Şimdi parçalarını tek tek sökmesinler. " dedi. Sadece güldü Uğur, yıllar sonra yine söyleyecek söz bırakmamıştı ona. Eşofmanın üzerindeki çıplak bedenini kapatacak bir şeyler giymek için evine dönerken:

"Çık sen yukarı, bekleme orada. Üzerimi değişip ben çekerim arabanı." dedi.

***

YAS SÜRGÜNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin