41. Bölüm - Bu benimki sevda değil!

4.3K 488 36
                                    

Kapının ziline uzanan elimin titreyişi hangi akla hizmet Uğur'a meydan okuduğumun kanıtıydı. Onsuz olamayacağım bu kadar aşikarken neden ısrarla ona kafa tutuyordum ki? Zilin çirkin kuş sesini dinlediğim bir kaç saniye uzayıp da bana dakikalar geçiyormuş gibi gelirken, kapıyı açan Uğur'un dördüncü sınıf yakışıklılılarından ev arkadaşıydı. Çocuğun ara ara beni izlediğini fark etmelerim Uğur ile yakınlaşmalarımdan sonra son bulmuştu ve belki de bu yüzden beni her gördüğünde hep bir ilgisizlikle cezalandırılıyordum. Gene öyle olurken imalı bakışlarla ne aradığımı sordu, ben de hiç tereddütsüz Uğur'u görmek istediğimi söyledim. İçeride arkadaşı ile olduğunu ya da odasında misafiri olduğunu duymayı beklerken:

"Hasta Uğur, uyuyor!" dedi. Belki de onların kendi aralarında ki çapkınlığıydı bu! Kadın misafirlerini kamufle etme şekilleriydi.

"Uyandırmam lazım önemli." dediğimde ısrarla Uğur'un hasta olmayacak kadar dayanıklı olduğunu da düşünüyordum aynı zamanda. Birazdan ev arkadaşı benim teklifime rağmen beni eve almayınca içeri paldır küldür girecek, Uğur'u aptal bir kızla gördüğüm o iğrenç görüntüden sonra ondan nefret edecektim. Ya da ben kimsenin aklının almadığı bir aptaldım gene de nefret etmeyecektim!

"Gir, odasında." deyip kenara çekilen çocuğun yanından mecburi geçiş yaptığımda planlarımda bir yanlışlık olduğu belliydi. Onlar gibi bende ayakkabılarımı içeride çıkardığımda; içerinin kasvetli sigara kokusu boğazımı yaktı ve o sırada bir kızın şen kahkahalarını duyunca irkildim. Boğazım değildi artık yanan, yüreğim de yanıyordu. Görecektim başka yolu yoktu, gözlerimle görmeden gitmeyecektim buradan! Beni orada bırakıp salona geçen çocuğun ardından kapıyı çekip onun adını düşünmeye başladım. Neydi bu garip yakışıklının adı? Uğur'un odasına nereden gidildiğini bilmediğim için salona yöneldiğimde az önce ki kahkahanın sahibi kıvırcık Halime'yi gördüm. Sınıf arkadaşım olan Halime, beni görünce neşeli bir kaç hal hatır sorduktan sonra önlerinde ki kül tablasında duran ve ince dumanlar yükselen sigaralarına takıldı gözlerim. İçtikleri şey bildiğim Tekel bünyesinde ki sigaralardan biri değildi ve içeride ki o ağır kokunun bildiğim herhangi bir şeye benzemediğinden de emindim.

"Uğur'un odası nerede?" dediğimde halen Halime'nin üç beş günlük sevgilisinin adını hatırlayamamıştım. Bunu ilk iş birilerine sormalıydım yoksa bulamadığım süre içinde beynim patlayabilirdi. Adı için beyin fırtınası yaşadığım keş çocuk, kaşı ile koridoru gösterdiğinde:

"Koridorun sonu!" dedi ve ben de dönüp gidecekken Halime beni durdurup: "Sen bu Uğur'un sevgilisi misin sahiden Azra?" diye sordu. Cevap vermeden koridora yönelmemin tek nedeni ise sahiden Uğur'un hiçbir şeyi olamamamın hazin sonuydu. Koridorun sonunda ki kapalı kapıyı bir an çalacak olduysam da basmak kültürüne aykırı davranmamak için kapıyı açtığımda dikkatle baktığım yatakta Uğur tek başına yatıyordu. Üstelik Uğur'un yatağı da tek kişilikti! Başının üstüne kadar çektiği yorganın altında kaybolması mümkün olmayan bedeni; adeta kaybolmuştu. Gene de o yorganın altında bir kişi daha olabilir miydi? Birlikte uykuya daldıkları. İçeride ki karanlık dahilinde koridordan sızan ışıkla bunu tespit etmemin mümkün olmadığını düşünüp Uğur'un odasının aydınlatmasını açtım. Bu defa tavandan sarkan bir sürü ampulle aydınlanmıyordu mekanı. Bu defa tavanda tek bir ampulü vardı Uğur'un ve ben bu hikayeyi az sonra Uğur'un hastalıklı sesinden dinleyecektim. Halime'nin ikinci kahkahası ile yanında ki çocuğun adını bir kez daha hatırlamaya çalıştım. Yoktu! Birileri almıştı onun adını beynimden. Uğur'un yanına diz çöktüğümde halen yorganın içinde başka birini arıyor olmamın trajikomikliği içinde üzerine örttüğü yorganı hafifçe kaldırdığımda:

"Üşüyorum." deyip elimi itekleyen Uğur daha sıkı sarıldı yorgana. Yorganın içinde ki tek beden Uğur'undu ve kat kat giyinmişti. Belli ki üşütmüştü ve bu yüzden hastaydı! Ya da ateşliydi! Ayhan'ın çocukken geçirdiği o ateşli havale hastalığını hatırladığımda, panikle Uğur'un alnına dokunmam ile ateşinin çok yüksek olduğunu fark etmem aynı anda oldu. Resmen kıyamete az kalmıştı ve ben İsrafil'in borusunu üfleme görevlisiydim.

YAS SÜRGÜNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin