TANEM
Önceden kuzey ve senemin çocuklukları canlanırdı gözümde.saçını at kuyruğu yapmış ama tokasından kurtulup elektiriklenerek gözlerinin üzerine düşen saçlarıyla senem,acı içinde dolu dolu olmuş masum gözleriyle kuzey.
Artık onların yanında ben büyük değilim.bende onlar kadar yaralıyım.gerçekten güzel bir üçlü oldu hayallerime çocukluğum.saçlarım açık ama yapış yapış.gözlerimin mavisi bulutlanmış.aynaya dönüyorum ve artık geçmeye yüz tutmuş bir el izi görüyorum yanağımda.küçük kuzey yanıma geliyor,elini bana uzatıp defalarca özür diliyor.beynimin bir köşesi onu affetmemem gerektiğini haykırsada mantıkla alakası olmayan yanım beni kendime getirmek için vurduğunu savunuyordu. Acıyı hissetmek istemiştim ve kuzeyin yanağımda patlayan eli bu isteğimi oldukça fazla bir şekilde karşılamıştı.alışmakla ilgiliymiş her şey.bende alıştım artık.kuzeye sanki eski bir tanıdığım mış gibi davranmaya,hergün hastaneye gidip hasandan özür dilemeye ve her gece yeniden aynı sahneyi önüme sunup saat altı bile olmadan bir silah sesinin kulaklarımda patlamasıyla uyanmaya alıştım.annemle uyuyordum artık.hergece ayrı bir yalan söyleyerek cereni imranın yanına postalıyor kedi yavrusu gibi anneme sokulup uyuyordum.bana masal anlattığı bile olmuştu.bir gecede çok ısrar edince ninni söylemişti.
Biliyorum şımarık bir çocuk gibi davranıyordum ama annemin sevgisine benimle ilgilenmesine gerçekten ihtiyacım vardı.
"bebeğimin beşiği çamdan yuvarlandı düştü damdan
Ah bebeğim vah bebeğim çok aradım bulamadım"
Aklıma ninni gelince yüzümde engelleyemediğim bir sırıtma oluştu.bu ninnide uyumayıp ağlamıştım annemde saçlarımı okşayarak beni sakinleştirmişti.bu bana acıklı geliyordu birde Fatma giriğin oynadığı ve bebeğini bir akbabaya kaptırdı film içime dokunuyordu.bir an acaba benden anne olurmu diye düşündüm.olursada acaba bebeğin babası kim olacak?önceden kuzeyle hayaller kurardım yada tüm hayallerime kuzeyi katardım.artık hayal kurmamaya dikkat ediyorum ve mümkünmüş gibi kurduğum hayallerden kuzeyi uzak tutuyordum.telefonumun wtshp bildirim sinyali dikkatimi yeniden günümüze çevirmişti.dersten sonra hastaneye gelip hasanı ziyaret etmiştim şimdiyse kuzeyin uzaktan koruma diye peşime taktığı adamların farkında değilmişim gibi eve yürüyordum.hayır yani madem çaktırmadan beni koruyacak adamlarına takım elbise giymemelerini tembihlemiş olması gerekmezmiydi.spor giyinen insanların arasında ve özellikle derslerde arka sıraya oturup hiç ses çıkarmadan gözlerini bana dikmeleriyle amaçlarını çok belli ediyorlardı.bunun için kavga çıkarabilirdim ama kendimi güvende hissetmeye ihtiyacım vardı.telefonumu çıkarıp gelen mesajın üzerine dokundum.
"konuşmamız lazım" bende farkındayım konuşmamız gerektiğinin ama hazır olup olmadığımı bilmiyorum.
Peki kaçınılmazı ertelemek ne kadar mantıklı?kararlı bir şekilde cevap yazdım.
"nerede kaçta?"
"nerdesin?" adamla bir haftadır doğru düzgün konuşmuyorum ama inatla hesap soruyor.
"Hastaneden çıktım şimdi eve gidiyorum."
"evden alırım seni bir saate"
"oks"telefonunum tuş kilidini ayarlayarak tekrar çantama attım ve hastanenin önünden dakika başı kalkan kalkınma dolmuşlarının birine elimi uzattım.
Eve gittiğimde kapıyı İmran açtı ve hoş geldin bile demeden yüzümü kontrol etti.
"fondotönü elinle yay"dedi "hafif belli ediyo.ya öküze bak neyle vurdu kızım eminmisin elinin kullandığına resmen morardı yanağın"hafifçe tebessüm edip sessizce odama girdim.dolabima yapıştırdığım aynanın önüne geçip yanağıma baktım. Kuzeyin kocaman el izi artık yeşile dönmüş bir lekeydi.yer yer kaybolmuştu ama hala ince birer çizgi gibiydi parmaklarının değdiği yerler.fondotönü parmağımla yüzüme dokundurup parmaklarımın uçlarını birleştirip izlerin üzerine yaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN PİYASASI (düzenleniyor)
Romance-devam et! diye bağırdım gözlerinin içine bakarak, bir an şaşırır gibi oldu ama hemen sonra gözleri öfkeyle kısıldı ve elini bacağıma atıp sıkmaya başladı..dudaklarını boynuma gömüp o hep çok sevdiğini söylediği köprücük kemiğimin üzerini sertçe ısı...