hediyem olsun arkadaşlar...çok ilginç bir final bizi bekliyor ve biz geri sayıma girdik.61.bölümde final yapıyoruz ve o final çok ters köşe olacak emin olabilirsiniz...bu kesit size biraz fikir verir belki..yorumlarınızı bekliyorum=)
Kelimeler güldürür.
Kelimeler ağlatır...
Peki ya kelimelerim sessizliğe boğulmuşsa ne anlamam gerek?her türlü isyan cümlem gırtlağıma dolup nefesimi güçleştiriyorsa ne yapmam gerek?
Kalbimin ritmi yavaşladı sanki,beynim ağır ağır işliyor ve duydukları,yaşadıklarını sindirmek için bütün gücünü harcıyordu.hiç bir şeyin anlamının kalmadığı kırılma noktasına girip çıkışı kaybettim ben.gözlerimi odakladığım saat ileri mi gidiyordu geri mi gidiyordu bilemedim.parmaklarımın arasına doladığım bornozumun kuşağı yaraya değince sert bir nefes aldım ve bakışlarımı saatten çekip elime indirdim.bileğimi süsleyen sigara yanıkları ve morarmaya yüz tutmuş yumruk izleri...sadece bir kolda bu kadar yara varken bedenimin diğer kısımlarını düşünemedim bile.her yerim ağrı içindeydi ama sürekli sızlayan işaret parmağımın acısına hiç bir sızı yaklaşamıyordu bile.o pusulanın başında olması gereken K harfi yerini kocaman acılara satıp yok olmuştu sanki.yönümü kaybettim ben.her kaçışım ya beni öldürüyor yada kuzeyi.yavaş adımlarla yataktan kalkıp boy aynasının önüne yürüdüm.ciddi bir uyuşukluk vardı tüm hücrelerimde,aynaya ulaşmam kilometrelerce yürümemi gerektiriyormuş gibi yoruldum.gözlerim aynayla buluşunca kendimi izlemeye başladım.diz kapaklarımda kırmızı,henüz kabuk bağlamamış açık yaralar vardı.dizimin biraz üzerinde küçük bir kaç bıçak kesiği.bornozun açıkta bıraktığı boynuna baktım.tam kulağımın altında peşpeşe diş izi.gözlerim yüzüme değince ilk dudaklarıma dikkat ettim.şekilsiz bir yara tam kenarında kabarmış bir vaziyette kendini belli ediyordu.bakışlarım aynadaki gözlerimle buluştu.
Perişanlık ve boşluk...
Yüzümde perişanlığın binbir çeşidi varken,gözlerimde uçsuz bucaksız boşluk vardı.mavi değildi de gri gibiydi gözlerimin rengi.kırmızı gözlerimin beyazına oturmuş bana yaşananları hatırlatmaya çalışıyordu.ama iyi olan şey,artık ağlamıyorum.iki gün önce bir balıkçı barakasında nefessiz kalana kadar ağlamıştım ama artık gözlerim kurumuş ve ruhunu kaybetmişti.hiç bişey hissedemiyordum.ruhum ölmüş gibiydi.gözlerimi kapattım ve cesaret için bir kaç derin nefes aldım.korku değildi duygularımın adı,zaten bir duyguda kalmışmıydı emin değilim.eğer küçük bir yerde canlılık varsa hissettiği tek şey nefretti.iliklerine kadar işleyip ruhunu donduran ve en son kalbini donduran bir nefret.konsola yürüyüp makyaj masasına oturdum.elime ilk geçen rujun rengine bakmadan sürmeye başladım.isim bitince baktım bordoymuş rujun rengi.bir kalem aldım elime ve göz kapağımın üzerinde gezdirip siyah bir çizgi çektim.eyeliner yoktu ama kalem de aynı işi görmüştü.rimeli aldım ve kirpiklerim kaşlarıma değene kadar sürdüm.yüzümdeki morluklar için iki kat bb krem onun üstüne de fondöten sürdüm.ağır makyaj vardı yüzümde ama umursamadım.mor değildi elmacık kemiklerim yada gözlerimin altı.daha canlı gözüküyordum artık.daha hayatta.renksiz tırnaklarıma baktım ve oje sürmek istedim ama vaktim az olduğu için sürmaden kalktım.üzerime bir şeyler giymek istemiştim ama içimdeki ölü taraf ağır bastı.bornozun önüne biraz daha açtım.ellerim kuşağı bulduğunda titrediğimi fark ettim.bunu kuzey fark etmemeliydi!ellerimi birbirine sürerek kendime gelmeye çalıştım.ben tanem sözer.hayatım boyunca kendime yapabileceğim en büyük kötülüğü adımlıyordum.titrek ve korku dolu adımlarım birbirini takip ederken içimdeki nefret büyüyordu.kuzeyin kapısının önünde durdum ve uzun bir nefes çektim kendime.bu kapıdan girdikten sonra herşeyimi kaybedecektim.
Belki daha iyi olur diye düşündü beynimin canlı tarafı,dibe vurduğunda yeniden başlamaktan başka çaren kalmayacak bu yüzden daha sağlam başlarsın.ölü taraf ağıt yakıyordu iyinin aksine.
Ne yenisi?bu yaşananları nereye saklayıp yeni bir başlangıç yapacaksın?
Haklıydı.o kadar fazla iz bırakmıştıki bende,birini silsem diğeri ortaya çıkar.üstünü örtsem gölgesi belli olur,o kadar iz vardı ki.adımlamaya başladım,bana uzun gelen koridoru...her adımda daha bir içime çektim,ciğerlerime yettiremediğim titrek havayı.bir kin yada öfke birikmişti sanki soluk borumda,nefesimle kuvvetleniyor,adımlarıma kuvvet katıyordu.merdivenlere geldiğimde sağ elimi korkuluğa dayadım.hayatımın geri sayımını yaparken bana ayakta kalacak gücü versin diye.
elimde sadece son on adımım kalmıştı.defalarca orospu diye suçlandığım bu şehirden,orospu olarak ayrılmak için son on adım.
merdivenin son basamağında durdum ve koltukta oturup başını geri yaslayıp gözlerini kapatmış kuzeye baktım.çocuksu yüzünün altında şeytanı görseydim belki daha kolay olurdu.
parmaklarımı öpen kuzey,o parmakların sahibinden nefret ediyordu artık.
9.....8......7......6......5......4.....3.....2.....1.......0!
tam karşısına geçtim ve beni fark etmesini bekledim.yumruklarını sıkmaya başladı ama gözlerini hiç açmadı.beni fark etmiş görmek istemiyormuş gibi.
"ne istiyorsun?"diye sordu.kışdan arda kalan tüm soğuğu sesine toplamıştı.ne istiyorsun diyordu ama isteklerimle ilgilenmiyordu.daha sabah gitmek istemiştim,öğlen ölmek istemiştim son olarak akşama doğru konuşmak istemiştim...beni duymadı,dinlemedi, ve yollamadı.şimdi bütün isteğim masumiyetimi kanıtlamaktı.bütün delilleri yakmaya çalıştığı için ev is kokuyordu ve hala içeride hafif bir duman vardı.
hafifçe öksürüp gözlerini açmasını bekledim.dişlerini sıkarak gözlerini açtı ve bebi görünce kaşlarını çatıp sinirli bakışlarla baştan aşağı bütün bedenimi süzdü.
"ne bu hal lan?" nefesimi topladım ve sesimin titrememesini umarak cevap verdim.
"ne istediğimi sormuştun ya..."dedim fısıltıdan bir ton yüksek sesle "seni istiyorum"yüzüne insan oğlunun en tiksindirici ifadesi kondurdu tam arkamda duran sehpaya tekme attı.
"orospularla işim olmaz kusura bakma"içimde bir öfke yanardağ gibi patladı ve tüm hücrelerime yayıldı.ne çok duyuyordum bu kelimeyi son zamanlarda!tam bir orospu gibi davranmaya karar verdim.bu gece burdan anlım ak ayrılmak için orospuyu oynamam gerekiyorsa,yaparım.
"nasıl yani?"diye sordum cilveli sesle ve bir bacağımı öne doğru kırıp yırtmacın derinleşmesini sağlayıp devam ettim "hiç mi işin olmaz?azcık bile mi?"dudağımı büktüm elimi kuşağıma attım
"hadi ama kuzeycik...kaç aydır benimle birliktesin ve bildiğim kadarıyla beni hiç aldatmadın"üzerine doğru eğildim ve göğüs çatalımın büyük kısmını gözüne soktum
"elizabette bir yere kadar.bi mükafatı hak ettin bence"parmakları kuşağımdaki elime dolandı ve tüm kemiklerimi kırmak ister gibi sıkmaya başladı.
"derdin ne lan senin?"birbirine bastırdığı dişlerinin arasından tıslar gibi konuşuyordu ama canımın acısından sözcüklerini umursamadım bile.yüzümü buruşturunca eimi bıraktı.acısına aldırmadan elimi yakasına çıkardım ve düğmesine uzandım.
"derdim sensin çakıcı"düğmesini açıp yüzüne yaklaştım.kendimden iğreniyordum ama karşımdaki adam dan daha çok iğreniyordum.aşkın nefrete dönüşmesi nasıl bişeydir biliyormusunuz? kalbiniz taş oluyor ve her türlü ruhsal acıya kendini kapatıyor.bir katil olmak,ruh hastası veya psikopat olmak gözüne olduğundan daha basit şeylermiş gibi geliyor.
"canını yakarım tanem"dedi uyarır veya endişelenir gibi değil,tehdit eder gibi konuşmuştu.yakardı ve yakacaktı ama umursamadım ve gülümsedim.
"kendine o kadar güveniyorsun yani?"yüzü şekil değiştirirken tekrar bileğime yapıştı ve merdivenlere yöneldi.
hani öyle nefret dolu bakmasaydı gene vazgeçerdim,intikam dolu olmasaydı belki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN PİYASASI (düzenleniyor)
Romance-devam et! diye bağırdım gözlerinin içine bakarak, bir an şaşırır gibi oldu ama hemen sonra gözleri öfkeyle kısıldı ve elini bacağıma atıp sıkmaya başladı..dudaklarını boynuma gömüp o hep çok sevdiğini söylediği köprücük kemiğimin üzerini sertçe ısı...