multide yeni hikayemin kapağı var:)
TANEM
Yüzüne alaycı bir gülümseme kondurup başıyla arkadaki aracı işaret etti ve arabaya dönüp yürürken
"keşke bende seni tanımasaydım"diye mırıldandı.titreyen adımlarıma aldırmadan arabaya yürüdüm ve bedenimdeki tüm soğukla birlikte koltuğa yıkıldım.üşüyordum fakat bunda havanın değil kuzeyin aşşalayıcı bakışlarının etkisi vardı.parmağım klimanın ısısıyla yanmaya başlayınca dün gece yaptığım gibi diğer elimi etrafına sardım ve acının üzerini acıyla örtmeye çalıştım.
başımı döndürdüm ve kuzeye baktım ama sıkılı çenesindeki oynar damardan başka bir şey göremedim.
gözlerini yoldan bir an ayırsa ve gözlerime baksa belki içim ısınırdı ama o bana bunu bile fazla görüyordu.o an içimde aşka bir gram yer yoktu.
umut yoktu.
alabildiğine karanlık alabildiğince öfke...
eve vardığımızda kuzey yine bişey söylemeden arabadan indi ve benim kapımı açıp inmemi bekledi.sarsak adımlarla inerken tökezledim ve kuzey hemen kolumu tutup düşmemi engelledi.
başımı kaldırdım ve gözlerine baktım.
bakışlarını hızla kaçırdı ve eli de ateşe değmiş gibi aynı hızla üzerimden kayboldu.
kapıyı açıp geçmem için yol verdi.biz bu değildik ki.bu kadar sessiz bu kadar soğuk ve mesafeli.içeri hızla geçip çekyata oturdum fakat aynı hızla kuzeyin sesini duydum.
"git bi duş al"anlamamış bakışlarım kuzeye sabitlenirken benden nefret ettiğini bağırıyor gibiydi.
"anlamadım"elini sinirle saçlarından geçirdi ve sert bir ifadeyle bana döndü.
"siktir git duş falan al sonrada gözüme gözükme"ben daha cümleyi anlayıp sindiremeden de "seninle ne yapacağıma karar verince çağırırım"diye ekledi.kalktım ve hiç bişey söylemeden banyoya gittim.kalbimdeki yara kabuk bağlamayacaktı sanırım.her daim birileri kanatacak canımı yakacaktı.
******
Kelimeler güldürür.
Kelimeler ağlatır...
Peki ya kelimelerim sessizliğe boğulmuşsa ne anlamam gerek?her türlü isyan cümlem gırtlağıma dolup nefesimi güçleştiriyorsa ne yapmam gerek?
Kalbimin ritmi yavaşladı sanki,beynim ağır ağır işliyor ve duydukları,yaşadıklarını sindirmek için bütün gücünü harcıyordu.hiç bir şeyin anlamının kalmadığı kırılma noktasına girip çıkışı kaybettim ben.gözlerimi odakladığım saat ileri mi gidiyordu geri mi gidiyordu bilemedim.parmaklarımın arasına doladığım bornozumun kuşağı yaraya değince sert bir nefes aldım ve bakışlarımı saatten çekip elime indirdim.parmağımı süsleyen sigara yanıkları ve morarmaya yüz tutmuş diş izleri...sadece bir kolda bu kadar yara varken bedenimin diğer kısımlarını düşünemedim bile.her yerim ağrı içindeydi ama sürekli sızlayan işaret parmağımın acısına hiç bir sızı yaklaşamıyordu bile.o pusulanın başında olması gereken K harfi yerini kocaman acılara satıp yok olmuştu sanki.yönümü kaybettim ben.her kaçışım ya beni öldürüyor yada kuzeyi.yavaş adımlarla yataktan kalkıp boy aynasının önüne yürüdüm.ciddi bir uyuşukluk vardı tüm hücrelerimde,aynaya ulaşmam kilometrelerce yürümemi gerektiriyormuş gibi yoruldum.gözlerim aynayla buluşunca kendimi izlemeye başladım.diz kapaklarımda kırmızı,henüz kabuk bağlamamış açık yaralar vardı.dizimin biraz üzerinde küçük bir kaç bıçak kesiği.bornozun açıkta bıraktığı boynuna baktım.tam kulağımın altında peşpeşe diş izi.gözlerim yüzüme değince ilk dudaklarıma dikkat ettim.şekilsiz bir yara tam kenarında kabarmış bir vaziyette kendini belli ediyordu.bakışlarım aynadaki gözlerimle buluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN PİYASASI (düzenleniyor)
Romance-devam et! diye bağırdım gözlerinin içine bakarak, bir an şaşırır gibi oldu ama hemen sonra gözleri öfkeyle kısıldı ve elini bacağıma atıp sıkmaya başladı..dudaklarını boynuma gömüp o hep çok sevdiğini söylediği köprücük kemiğimin üzerini sertçe ısı...