telefondan yazdığım için yazım yanlışları falan vardır.görmezden gelin arkadaşlar bir sonraki bölüm daha düzgün olur inşallah.keyifli okumalar=)
Kolumdan dürtülerek uyandığımda,ilk önce kuzeyin ela gözleriyle karşılaştım.biraz fazla yorgun bakıyordu sanki.gözleri ve burnu hafifçe kızarmıştı.
"Geldik güzelim in hadi."dediğinde sesinin de hafifçe kısık olduğunu fark ettim.elimin tersini aklına dayandim ve istemsizce kaşlarımı çattım.
"Ateşin var"dedim elimi çevirip yanağına indirirken "kuzey baya ateşin var.yukarı gel sirkeli su yapalım da toparlanınca gidersin"hafifçe sırıtıp elini yanağına bastırdı.
"Bi öpsen hiç bişey im kalmaz he"dedi fakat alaycı ses tonu grip sesine karıştığı için faydalı olamadı.gulumsedim bu çocuksu haline ve yavaşça yanağına doğru eğildim.dudaklarımı yanağına degdirdikten sonra tam dikleniyorken kuzey elini esneme attı ve beni sabitledi
"Hala biraz hastayım" yavaşça bana eğilirken gözleri dudaklarımı bulmuştu.anın büyüsüne gözlerimi kapattım ama aynı hızla kuzey kendimi geri çekip gözlerimi gözlerine diktim.
"Siktir ya"dedi kendi kendine.tam öpüşecekken hapşurmuş olmasına inanamıyor gibiydi.kendime engel olamayarak gülmeye başladım.kuzeye baktığımdaysa hayattan bezmiş gibi kafasını direksiyona yaslayip gözlerini kapattığını gördüm.
"Kalk hadi"dedim kolunu çekerken "daha kötü olmadan ateşine bakalım"kafasını sallayıp arabadan indi ve yanıma gelirken söylenmeye başladı.
"Karı sevdir kuzey,yok kâr topu oynayalım kuzey oda olmadı kelebek yapalım kuzey al ışte o kelebek bi yerimize kaçtı şimdi öpemiyoruz bile!"
bu hali kıkırdamama sebep olmuştu.tıpkı küçük bir çocuk gibi mizmizlaniyordu.eve girdiğimizde salonda kimseyi bulamayınca odaları kontrol ettim.ela ve mine koyun koyuna yatarken mert ve imran tek kişilik yatakta sıkışıp uyumaya çalışıyorlardı.odama geçip üzerimi değiştirdikten sonra kombinin ayarını hatri sayılır ölçüde yükselttim.salona geri döndüğümde kuzeyi montuyla birlikte kanepeye kıvrılmış titrerken buldum.Yanına gidip
"Aşkım kalk üstünü çıkaralım"dedim tutmaya çalıştiğım kolunu çekti ve montunun fermuarını tam boğazının altına kadar çekti.
"Üşüyorum"dedi fısıltı gibi bir sesle.
"Kalk hadi ateşin var ondan üşüyosun"dedim.
"Iıh"
"Ya kalksana"omuzlarını silkmesini umursamadan montunun fermuarını açmaya çalıştım.tüm çekiştirmelerim sonuçsuz kalınca çaresiz kalarak bağırdım.
"Kalksana ya!"kuzey kapalı tutmaya çakıştığı gözlerini sesimle birlikte aralayıp bana sert bakışlar atmaya başladı.
"Sesinin çirkin olduğunu bilmiyordum"bir an için söylediğini algılamakta güçlük çektim.sesim cirkin?benim sesim? Hırsla ayağa kalkıp kuzeyin kolunu tuttum.
"Hemen kalkmazsan bütün gece konuşurum!"ciddimisin sen bakışlarıyla beraber hafifçe diklenerek oturur pozisyona geçti.ellerim hemen montuna gidince kuzey gevrek gevrek gülmeye başladı.
"Beni soymaya bayılıyorsun demi?"bu haliyle bile espri yapabilmesi beni hayrete düşürmüştü
"Evet senden faydalanmayı düşünüyorum"yüzüne yalancı bir panik ıfadesi yerlestirdi
"Aklından ne geçiyor?"diye sordu tutsak bir sesle.sinsi bir gülümseme takınıp hafifçe egildim.
"Sirke ve su"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN PİYASASI (düzenleniyor)
Romance-devam et! diye bağırdım gözlerinin içine bakarak, bir an şaşırır gibi oldu ama hemen sonra gözleri öfkeyle kısıldı ve elini bacağıma atıp sıkmaya başladı..dudaklarını boynuma gömüp o hep çok sevdiğini söylediği köprücük kemiğimin üzerini sertçe ısı...