bu gece bu kadar...salı veya çarşamba iki bölümle görüşürüz=)
KUZEY
Arabayı yola soktum ve tüm soğuk kanlı ifademle sürmeye başladım.
Öldürürmüydüm acaba?Tanem için kendi hayatımda ki adına ahlak dediğim kurallardan bir tanesini daha yok sayarmıydım?
Zihnim öfkeyle evet diye bağırıyor fakat kalan son mantık taneleri hayır diyodu.
Peki ben ne diyordum?Düz köy civarına gelince telefonu bir kez daha elime aldım ve son aranan numaralardan kolayca ifrite ulaştım.
Zil sesiyle birlikte neden nabzım hızlanıyordu?
Açacak diye korkuyordum ama açmayacak diye daha çok korkuyordum.
Ben şu an bildiğiniz it gibi korkuyordum."efendim?" Tek elimle direksiyonu sıkmaya başladım.
"tam olarak nerde?"
"Düz köyün girişinde bir cami var onun kenarından döndü ve kayabaşı na çıktı.yayla gibi bir yer zaten yolda benim arabayı görürsün"
"tamam" telefonu kapatıp vites boşluğuna attım.
Korkusundan yaylaya çıkan bir adamın peşinde sürünüyordum.geçen her kilometre ile birlikte özgürlüğüme ki ne kadar özgür olduğum tartışılır ama olan özgürlüğüme de veda ediyordum.
Kendimi dönüşü olmayan bir yola girmiş gibi hissediyorum...
Şimdi dursam ve geri dönsem,biliyorum ki sonra tekrar peşine düşücem ama durmasam ve gökhanı öldürsem yine biliyorum ki çok pişman olucam.Ne tür bir oyunun içindeydim ve karakterim neydi?
Neyi canlandırıyorum ki ben?
İyi,kötü,çirkin mi yoksa mağdur mu?
Kim yazdı bu senaryoyu?Küçük bir uyarı olması gerekmezmiydi?
Aşık olacağın kız sonun olacak.al bu senaryo yaşayacaklarının kabataslak hali,oku ve ona göre kararını ver!
Niye sorulmamıştı bana?
Başkasının yazıp yönettiği bu oyunda neden canı yanan ben oluyordum ki?"sapak!" Hızla kendime gelip direksiyonu kırdım.
"ahmet?" Başını bana çevirdiği ona bakmadan da anlayabiliyordum.gözlerindeki endişe o kadar yoğundu ki sessizce beklesem fısıltısını duyabilirdim.
"Efendim kardeşim?" Boğazımı temizleyip
"bir sigara yaksana hem bana hem kendine bişey anlatıcam"dedim.paketi çıkardı ve iki dal sigarayı tek seferde dudaklarına yerleştirip yaktıktan sonra birini bana uzattı.
Sigarayı alıp camımı hafifçe araladım.
Nefesimi ciğerlerime doldurup duman tadını alınca konuşmaya başladım.
"bizim köyün imamını biliyon dimi?"
"He adil hoca,noldu ki ona?"
"bir keresinde otururken ona 'madem ne yaşayacağın belli neden uğraşıyoruz ki boşuna'demiştim oda bana ilginç bir şey anlattı"başımı döndürüp ahmete kısa bir bakış atıp önüme döndüm.
"ne anlattı?" Arabanın küllük gözünü açtım ve biriken külü silkeledim.
"Bizim ne yaşayacağımız belli değil sadece sonumuz belli demişti"
"nasıl yani?"
"böyle avcunu açtı ve elinin içini gösterip 'bu sensin' dedi sonra parmakları mı gösterip 'bunlar da yolların'diye tek tek gösterdi"
Ahmet derin bir of çekip bana döndü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN PİYASASI (düzenleniyor)
Romance-devam et! diye bağırdım gözlerinin içine bakarak, bir an şaşırır gibi oldu ama hemen sonra gözleri öfkeyle kısıldı ve elini bacağıma atıp sıkmaya başladı..dudaklarını boynuma gömüp o hep çok sevdiğini söylediği köprücük kemiğimin üzerini sertçe ısı...