bir sonraki bölümünüz de gelmek üzeredirr:)
TANEM
Tepsiyi tek elimle sabitledim ve hızla yuvarlak masaların etrafından dolaşıp müşteriye ulaştım.
Artık bir işim var dı ve bu iş bardaki gibi her an pisliğe batma tehlikesi taşımıyordu ama içimde sürekli bir huzursuzluk vardı.
Kuzeye yalan söylemiştim ve bunu bana inanmasını isteyerek yapmıştım.
Gözleri ve bana bakışları gözümün önüne gelince pişmanlıkla iç çektim."Bakarmısınız?" Sesin geldiği tarafa döndüm ve karşımda dikilen gökhanla kısa süreli bir şok yaşadım.hemen yanıma geldi ve bana sarılıp yanaklarıma öpücük kondurdu.
Kendime gelmeye çalışırken o çoktan geri çekilmişti bile."nasılsın daha iyi gördüm seni?" Başımı hızlıca salladım ve tepsiyi bir kalkan gibi önümde dikledim
"bir siparişiniz var mı?" Gökhanin kaşları çatıldı ve geri yerine oturdu
"ben sana kötülük etmedim tanem bu tavır neden?" Etrafıma hızla bakıp gökhan a eğildim
"ya çalışıyorum gökhan ayrıca kuzey yanımda seni görse sence ne yapar?" Tek kaşını kaldırdı
"pardon ama kötü bir şey mi yapıyoruz?" İstemeden gözlerimi devirdim
"hayır ama bu bişeyi kanıtlamaz"dedim ısrarla "sen kuzeyin düşmanısın ve bende sevgilisi" dudaklarını hafifçe burusturdu ve başını salladı"en azından bana bir kahve ısmarlayabilirsin?" Kaşlarımı çattım
"kendi kahveni alacak paran olduğuna eminim"
"var ama beleş her zaman daha tatlıdır"
"neden sana kahve ısmarlayayım ki?" Gözlerini çok yanlış bir şey söylemişim gibi büyüttü ve kınar bir tavırla konuştu
"gerçekten yazıklar olsun.arabama kustun sesimi çıkarmadım seni tacizcilerin elinden kurtardım bir teşekkür bile etmedin üstüne bide unuttun öyle mi?" Haklıydı.bir gece de iki defa yardımıma koşmuştu.neden veya nasıl bilmiyorum ama o gelmseydi barda işler karışabilirdi ve eğer liman da beni toplamasaydı şimdi karadenizin hırçın dalgarı arasında açıklara doğru süzülen bir ceset olmuş olurdum.
"haklısın"dedim isteksizce "teşekkür edemedim sana.hadi kahve ni getireyim ben" başını salladı ve cep telefonunu çıkardı.
Mutfağa girip kahve makinesine hazır tabletlerden bir tane koydum ve beklemeye başladım.
Gökhanın masasına geri döndüğümde yüzünde koca bir gülümsemeyle karşılandım.elimde olmadan bende gülümsedim.
Annesinin gizli çikolata zulasını bulmuş gibi sinsi bir gülüşle bakıyordu.
Kahvesini bırakıp diklendim ama bileğimi tutup beni durdurdu"otursana" başımı iki yana sallayıp bileğimi kurtarmaya çalıştım ama gökhan sandalyeyi işaret edip küskün bir çocuk gibi gözlerime bakmaya başlayınca debelenmeyi bıraktım.
"ise dönmem lazım gökhan oturamam"
"ya tamam iki dakka otur bişey sorcam sonra gidersin.zaten müşteri kaynamıyo kafe" kafeyi süzüp sandalyeyi çektim ve sabahtan beri ağrı içinde olan ve tüm gün ayakta kalmaya alışamayan ayaklarımı önüme doğru uzattım.
"burda çalışmaya ne zaman başladın?"
"iki hafta oldu"
"kuzey biliyor mu?" Başımı ikİ yana salladım.o günki konuşmadan sonra kuzeye bişey olmuştu sanki.doğru düzgün görüşmemiştik hatta konuşmamıştık bile.bir yere kadar iyi bişey di bu durum çünkü eğer yakın olsaydık sürekli bahane bulup yalan söylemek zorunda kalacaktım ama şimdi arayıp sormadığı için yalan konuşmama gerek kalmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN PİYASASI (düzenleniyor)
Romance-devam et! diye bağırdım gözlerinin içine bakarak, bir an şaşırır gibi oldu ama hemen sonra gözleri öfkeyle kısıldı ve elini bacağıma atıp sıkmaya başladı..dudaklarını boynuma gömüp o hep çok sevdiğini söylediği köprücük kemiğimin üzerini sertçe ısı...