S-Bölüm 3

4.4K 570 52
                                    

Eve geldiğimden beri düşünüyorum. Kuzey neden Alaçatı dedi diye...
Tamam, çoğu zaman saçmaladığı doğrudur ama bu kadar alakasız bir şey söyleyemez. Durduk yere niye söylesin ki? Kurduğu cümle tekrar tekrar kulaklarımda yankılanıyor resmen.

"Sen yazın Alaçatı'da..."
Ah hatırlayamıyorum...
Kendimi gerçekten zorluyorum ama baş ağrısından başka elde ettiğim bir sonuç yok. Düşünüp duruyorum. Neden kafamda koca bir boşluk var? Bir kaza insanı bu hale getirebilir mi gerçekten? Verdikleri ilaçlar midemi karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor sanki! Akşam yemeğinde annemler ile tekrar konuşacağım. Bu konuyu açmamdan hoşlanmayacaklarını biliyorum. Muhtemelen yine kısa ve hoşnutsuz cevaplar alacağım. Peki onlara sormaktan başka çarem var mı? Malesef yok. Son iki haftadır neredeyse her gün bunu konuşuyoruz ama öğrendiklerim nedense beni ikna etmeye yetmiyor. Kafamda tam oturtamıyorum.

Yaz başını hatırlıyorum. Okulun bitişini, babamın bizi sürpriz bir tatile çıkaracağını söyleyişini, Nisa ile alışverişlerimizi bile hatırlıyorum...
Ama sonrası kocaman, kara bir boşluk...

Ah!!! Yine telefonum çalıyor.
Şu telefona bir türlü alışamadım, tabi yeni numarama ve zil sesi tonuna da! İnsanı yerinden zıplatacak melodiler mi konulurmuş canım telefona? En kısa zamanda sevdiğim müzikleri eklemeliyim.
Geçirdiğim kaza sonrası, annem, önceki telefonum kullanılamaz hale geldiği için bunu aldıklarını söylemişti. Numaramın neden değiştiğini sorgulamadım bile... Yine onlara sorular sorup gergin bir ortam oluşturmak istemediğim için. Yaptıkları şeyler gerçekten garip gelmeye başladı. Aslında Nisa ve Kuzey bana yardım etseler daha iyi hissedeceğim. Ama tek başıma, tüm bu olanların peşinden gidecek gücüm yok. Öyle ki bazen kendimi çok yorgun hissediyorum ve aklım acayip şekilde bulanıyor.

Gittikçe yükselen zil sesi düşüncelerimden sıyrılmamı sağlarken telefonun ekranına baktım. Nisa arıyordu. Allah Allah! Normalde bu saatte beni hayatta aramaz. Bir şey mi oldu acaba?

"Efendim süslüm" diye açtım telefonu. Kısa süreli bir sessizliğin ardından fısıltı ile konuşmaya başladı. Bu, demek oluyor ki, Esma teyze radarlarını açmış. Keşke şu kızı bu kadar sıkmasalar...

"Selin ya hani biz şimdi Kuzey ile çıkıyoruz ya, bizimkiler bilmeseler aramızda kalsa...
Yani biliyorsun benim ailem bu şekilde olan kız-erkek ilişkilerine karşı. Aileme mahçup olmak istemiyorum" dedi durgun bir ses tonuyla. Belli ki içi rahat etmemişti süslünün. Sanki bugüne kadar aramızda kalsın dediklerini başkalarıyla paylaştım.

"Rahat ol fıstığım, söylemem ki ben zaten. Rahat ol yani. Ama, senin dilinin altında bir şey daha var sanki... Mesaj atmak yerine beni aradığını düşünürsek, haksız mıyım?" dememle yine suskunlaştı. Aferin kızım, tam isabet. Bakalım derdimiz neymiş?

"Ya Selin ama ben Kuzey'e gizleyelim diyemiyorum. Çekiniyorum ondan." Şimdi anlaşıldı mesele. Bizim Kuzey ayıptır söylemesi azıcık gelgitli bir arkadaş olduğu için... Ne tepki verir ki acaba? Aman canım ne diyecek, Nisa ailesi ile problem yaşamasın diye kabul edecektir. Derin bir nefes aldım. Nisa, onu rahatlatmama ihtiyaç duymasa beni bu saatte asla aramazdı çünkü. Ne yapalım arkadaşlık vazifesi... Sesimi sakin tonda tuttum.

"Nisacım, Kuzey'in kafası zehir gibi çalışıyor biliyorsun. Sana değer verdiği için zarar görmeni elbette istemez. O yüzden bu isteğini anlayışla karşılayacağını düşünüyorum." Ayrıca Kuzey Nisadan önceki tanık olduğumuz tüm kız arkadaşlarına karşı çok anlayışlıydı. Diğer birçok erkeğin aksine onları sıkacak, bunaltacak davranışlarda bulunduğunu hiç görmemiştim.  Yani sonuçta Nisa'ya da aynı şekilde yaklaşacaktır değil mi?

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin