S-Bölüm 49

857 58 30
                                    

Kuzey

Bu gördüğüm gerçek olamaz! Olmamalı! Burak'ın söylediklerini sindirmeye fırsat bile bulamadan bu 'gerizekalı' ile Nisa'yı yan yana görüyor olamam! Ne işi var bunun Nisa'nın yanında? Hem de biz ayrılalı daha üç hafta olmuşken...Ne tepki vereceğimi bilemiyorum. Yaşadığım şaşkınlık yetmezmiş gibi, Ada'dan duyduğum şey beni daha da şaşırtıyor.

"Hoş geldiniz. Dışarısı çok soğuk, o yüzden Selin ile beraber size de çay getirdik. İçiniz ısınsın."
Ada'nın söylediklerine Selin ve Nisa hariç hepimiz şaşkınlıkla bakıyoruz. Bu cadı ne yapmaya çalışıyor Allah aşkına?!Selin o kadar doğal bir şekilde çayları bize ikram ediyor ki sanırsınız yıllardır yediğimiz içtiğimiz birbirimizden ayrı gitmemiş... Sesimi çıkaramıyorum. Hem çıkarsam Nisa'ya ne diyeceğim? Benim eşekliğim yüzümden intihar etmeye çalıştığın için özür dilerim mi?Gözlerim üzerinde, kesintisiz bir göz kontağı kurmasa bile kaçamak bakışlarla bana bakıyor. İlk birkaç dakika konuşulan hiçbir şeyi duymuyorum. Nisa, Selin, Ada... Bir kabusun içindeyim sanki. Kafam karmakarışık. Ben öylece dururken Ada kulağıma fısıldıyor, "Ona daha ne kadar bu şekilde bakacaksın?"

Yavaşça dönüp "Biraz zayıflamış sanki..." diyorum. Yüzü solgun duruyor.

"Keşke senin yüzünden kaybettiği tek şey kilosu olsaydı..." Başımı kaldırıp Ada'ya bakınca 'haksız mıyım?' der gibi başını sallayıp hiçbir şey konuşmamışız gibi kupasından çayını içti.

" Başımı kaldırıp Ada'ya bakınca 'haksız mıyım?' der gibi başını sallayıp hiçbir şey konuşmamışız gibi kupasından çayını içti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Haksız olmadığını biliyordum. Lanet olsun, keşke haksız olsaydı...

"Umarım kızlara ders çalıştıracak olmam konusunu sıkıntı etmiyorsundur." Ege denen yaratık alaycı bir tavırla Burak'a baktığında elimizde olmadan hepimiz Burak'a döndük. Tepkisini merak ediyorduk. Tabii benim derdim başkaydı. Ben başka bir şeyi bekliyordum. Hadi be birader bir işaret ver. Bir işaret ver ve ikimiz şuna gününü gösterelim! Ellerim deli gibi kaşınırken Burak'ın cevabını bekledim.

"Her zaman senin ders çalışma yöntemlerini onayladığımı biliyorsun. Nisa'ya ve Selin'ime ders çalıştıracak olmandan ancak memnun olurum Ege." Öksürük krizim ile beraber ağzımdaki çayı püskürtünce bütün gözler bana döndü. Memnun olurum mu dedi o?Yanlış duydum herhalde...

"Buna sevindim dostum çünkü Metin amcaya haftada iki günün az olacağını söyleyeceğim."
Ege kahkaha ile karışık Burak'a meydan okurken Selin'in elini Burak'ın dizine koyduğunu gördüm. Burak başını Selin'e doğru çevirdiğinde Selin'in ona en içten gülümsemelerinden birini gönderdiğini gördüm. Onları beraberlerken görmeye alışıyorum galiba. Bunu düşüneceğim hiç aklıma gelmezdi ama birlikte hiç de fena durmuyorlar ve sanırım bu beni eskisi kadar rahatsız etmiyor.

"Ringte de bu kadar dalgınsan çok nakavt oluyorsundur Sarı!" Sarı! Bana mı diyor?! Dayak istiyor anlaşılan. Tam sandalyeyi itip kalkacağım sırada Ada kolumdan tuttu. Saniyenin onda birinde Burak ile bakıştıklarını gördüm ve sonrasında da hemen Burak'ı duydum.

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin