S-Bölüm 22

1.8K 204 35
                                    

Selin

Yaklaşık beş dakikadır evin kapısının önünde duruyorum. Sözde yol boyu kendimi hazırlamıştım. Allah'tan babam kapının girişine kamera takmadı yoksa bu kadar bile bekleyemezdim. Derin bir nefes aldım.

"Selin hadi kızım, yapabilirsin bunu." Anahtarı çevirip kapıyı açtım. Babam salonda gazete okuyordu. 

"Ben geldim baba." Korkunun ecele faydası yoktu. Bir şekilde yeni ders çalışma düzenime alışmam gerekiyordu.

"Hoşgeldin kızım. Karnın açsa bir şeyler ye, sonra çalışma odana in vakit kaybetmeden. Biliyorsun zamanı etkin kullanmak çok önemli. Bu arada sana yeni bir soru bankası seti aldım, onu çözeceksin." Yeni soru bankası mı? O da nereden çıktı öyle?

"Baba zaten benim çözdüğüm bir set vardı." Kendime göre üniteleri ayarlayıp çalışıyordum ben. Allah'ım düzenim iyice karışacak!

"Ben baktım ona yeterli değildi. Hukuk'u kazanman için kendini zorlayacak sorular çözmen lazım. Neyse fazla konuşup zaman harcama hadi!" Şaka mı bu? Artık soru bankalarımı da mı karıştırmaya başladılar? Allah'ım bu gerçek olamaz, yani olmamalı. Zaten bugünüm kabusa dönüştü. Şimdiyse kabusum babam sayesinde trajediye doğru yol alıyor.

Kendime tost yaptım ve yanında bir kupa ballı sütle bodruma indim. Burayı gerçekten sevmiyorum. Camın tam karşısında bir çalışma masası ve masanın yanında küçük bir kitaplık var. Odanın geri kalanı bomboş. Neymiş efendim fazla eşya dikkat dağıtırmış!! Burada karantinada gibiyim. Tabii benim ne hissettiğimin bu evde bir önemi yok.

Bu arada babamın aldığı soru bankaları çok sevimsiz gözüküyor. Bir kere benim aşkla çözebilmem için önce kitabı benimsemem lazım. Ama çözmeye başlamak zorundayım.
Off... Birazdan kontrole falan gelir...Yapacak bir şey yok...

~~~~~

Saat beş oldu. Evet bu saate kadar soru çözdüm ve babam tam üç kez kontrole geldi.
İnanın birisi gelecek ve 'Bugün yaşadığın her şey bir kamera şakasıydı' diyecek diye bekledim. Gelen giden olmadı tabi...
Çöz çöz çöz, içim sıkıldı gerçekten.

Başımı masaya dayayıp gözlerimi kapattım. Tam dalmak üzereydim ki masanın üstündeki telefonum titremeye başladı. Gerçekten beni arıyor mu, hayal mi görüyorum?
Anlamanın tek yolu var...

"Efendim gıcık bey!" sesim biraz sert mi çıktı ne?

"Nasılsın ufaklık?" Nasıl mıyım? Gerçekten bana bunu mu soruyorsun Burak?

"Kafayı yemek üzereyim. Sesim kısılana kadar bağırmak istiyorum. Sonra durmaksızın ağlamak istiyorum. Gözlerimi sımsıkı kapatmak ve açtığımda her şeyin düzeldiğini görmek istiyorum.
Eğer sorduğun buysa ruh halim tam olarak böyle" dedim. Sıkıntıdan saçlarımla oynuyordum.

"Anlıyorum ufaklık, inan acil bir durum olmasa aramazdım. Ayrıca telefonda olmaz, ciddi bir durum var yüz yüze olmamız lazım!" Yüz yüze mi? Babam evdeyken mi?

"Güzel ama kaçırdığın büyük bir nokta var Burakcım. Babam evde ve ben evden çıkamıyorum." Umutsuzca karşımdaki duvara baktım. 

"Tamam konum at bana." Ne yapayım ne yapayım? Delirmiş bu çocuk!

 "Ne saçmalıyorsun Burak?" Nasıl bir çılgınlık yapmaya kalktığının farkına varmalıydı.

"Tamam işte evin bodrumunda ders çalışmıyor musun sen? Konum at gerisini bana bırak" dedi ve kapattı. Telefon kulağımda bir süre durdum. Anlamaya çalışıyordum. Kendine güven tavan mübarek. Konum atalım bakalım nasıl halledecekmiş.

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin