S-Bölüm 29

1.7K 169 76
                                    

"Kapıyı çalıp beklemeye başladım. Buldum işte diye geçirdim içimden. Kapı ağır ağır açılırken kendimden o kadar emindim ki... Ama kapı açılıp da karşımda duran kişiyi gördüğümde tüm eminliğim beni terkediverdi. Beklemediğim bu manzara da neyin nesiydi?"


Selin

Bugün uyanır uyanmaz yollara düştüm. Neden mi? Burak beyimizin Şeker Prensesi'ni bulabilmek için. Kim olduğunu bulmam lazım yoksa içim gerçekten rahat etmeyecek!
Çünkü dün tüm gün boyunca ders çalışmak yerine saçmaladım.
Neler mi yaptım?

1. Eve gelir gelmez müzik setini açtım ve bağıra bağıra şarkı söyledim.

2. Evde ne kadar çikolata ve çekirdek varsa hiç durmadan hepsini yedim.

3. Arka arkaya üç tane aşk filmi izledim. Üstelik üçünün sonu da mutsuzdu...

Sonuç; hala kafayı yemek üzereyim. Gözümü kapayınca Burak'ın telefonunun ekranındaki yazıyı görüyorum: Şeker Prenses! Benim de adım Selinse ben bu şeker prensesin kim olduğunu bulurum arkadaş!

Saat daha sabahın sekizi ve ben hızlı adımlarla Kafe Sempatik'e gidiyorum. Kahvaltı bile yapmadan üstelik! Gece uyku tutmadığından canım bir şey yemek istemiyordu.
Niyetim Ada'yı konuşturmak, eminim bir şeyler biliyordur. Bilmesine biliyordur da bana söyler mi acaba? Yani sonuçta Burak'ın arkadaşı ama kız dayanışması diye de bir şey var sonuçta haksız mıyım? Bunu anlamanın tek yolu şuan önünde durduğum kapıyı itmek.
Düşünme Selin düşünme, yap gitsin. Hem bir kızı konuşturmak ne kadar zor olabilir ki değil mi?Kapıyı itekleyip içeri girdiğimde masaları düzenleyen Ada'yı gördüm.

"Günaydın Ada." Sesimi duyunca başını benden yana çevirdi, şaşırmışa benziyordu. Haksız da sayılmazdı. Sabahın köründe kargalar bile geleneksel yiyeceklerini yemeden damlamıştım buraya.

"Selin... Günaydın da hayırdır sen burada bu saatte?" Tek kaşını kaldırarak sormuştu. Eliyle saçlarını geriye attığında maviye boyanmış örgülerini gördüm. Değişik bir kızdı gerçekten.

"Bu saatte buradayım çünkü yardımına ihtiyacım var. Senden isteyeceğim bazı cevaplar var." Elini kaldırıp beni durdurdu.

"Selincim bir saat içinde masaları düzenlemem, yerleri silmem, pasta kreması yapmam ve pandispanyaları kesmem gerekiyor. Yani güzellik, bunların hepsini yapana kadar dudaklarım mühürlü." dedi ciddi bir şekilde ve masalara geri döndü. Öylece kalakalmıştım. Birden aklımda yanan ampulle bende masaların arasına girdim ve onun nasıl yaptığına bakarak düzenlemeye başladım.

"Ne yaptığını sanıyorsun öyle?" dedi hayretle. 

"Yardım ediyorum ki çabuk bitsin" dedim. Evet, normalde odasını bile toplamamak için bin dereden su getiren ben şu an kendi irademle neler yapıyorum. Hayat işte...
Ada kısa süreliğine ortadan kayboldu ve elinde bir adet paspasla geri döndü. Ona soran gözlerle baktım. Neye uğradığımı anlamadan paspası elime tutuşturuverdi.

"Bu da ne demek şimdi?" diye sordum. Lütfen düşündüğüm şey olmasın. Hayır ama ya ben paspas falan yapamam!

"Canım sen bana yardım etmeye gönüllü olmadın mı?" Ay yok bu kız gayet ciddi duruyor. Off! Durumu kabul etmek istemeyen benliğim kekelememe yol açtı.

"E-evet." Ama ben kaşındım ya...

"Tamam işte ben masaları düzenlerken sen de yerleri silersin" dedi keyifle ve işine geri döndü. Ah Burak ah, senin yüzünden düştüğüm şu hallere bak! Gıcık şey! Hadi Selin sen yaparsın, hem bunlar senin için ne ki? Ayrıca amaca giden yolda her şey mübahtır. Unutma bu yolun sonunda aradığın cevaplara ulaşmak var, bunu düşün.

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin