S-Bölüm 33

1.7K 172 157
                                    

Selin

"Hayırlı işler gençler..." Nisa'nın yüksek tondaki sesini duyunca ellerimizi bırakmadan arkamıza döndük. Nisa ve Kuzey gülerek bize doğru yaklaşıyorlardı! Daha doğrusu Nisa gülerek hoplaya zıplaya yanımıza geliyordu, Kuzey ise gözleri ellerimizde yavaş yavaş yürüyordu.

"Yakalandınız, ne yapıyorsunuz bakayım?" diye sordu Nisa ağzı kulaklarında. Bir yandan da gözleriyle ellerimizi işaret ediyordu. Ben ne yapacağımı bilemez halde Burak'a baktım. Sahi ne yapıyoruz biz?

"Nisacım bu ne güzel tesadüf. Biz de Selinle bir yürüyüş yapalım dedik, değil mi Selin?" Burak o kadar rahat söylemişti ki, duyan biz yüzyıllardır beraber yürüyüşe çıkıyoruz sanır. Normal bir durum yani... Peki ben Burak kadar rahat mıyım? Hayır!

"E-evet" diyebildim sadece kıpkırmızı yanaklarımla. Sonunda Kuzey de yanımıza gelmişti. Canı sıkkın gibiydi.

"Naber kardeşim?" Kuzey Burak'ın sorusunu pek umursuyormuş gibi durmuyordu. Nisa ile kavga falan mı ettiler acaba?

"İyidir birader, sizden naber?" Kuzey hiç bana bakmadan konuştu.

"Biz gördüğün gibiyiz kardeşim." Burak'ın cümlesiyle Kuzey'in gözleri tekrar ellerimize kaydı. Nisa'nın sesiyle ona döndüm.

"Bu halinizi Selin'in, Şeker Prenses'in kim olduğunu öğrenmesine mi borçluyuz acaba?" Nisa'ya bak Nisa'ya! Kızım halimi görmüyor musun? Yanaklarım kıpkırmızı, sonra dakikada bilmem kaç cümle kuran ben susuyorum. Anlasana utanıyorum işte... diyemedim tabii. Beni anlayıp durumu kurtaran Burak oldu.

"Gençler böyle ayaküstü konuşmayalım. Şurada bir sokak ileride 'Kafe Sempatik' var, gidelim orada oturalım. Ne dersiniz?" Kuzey hala susuyordu. Nisa Kuzey'in koluna girip cevapladı.

"Bize uyar." Hep beraber yürümeye başladık. Kafeye girdiğimizde biz hala el eleydik. Masaya oturduğumuz anda Nisa ayaklandı lavaboya gideceğim diye. Burak ile yayana oturmuştuk. Kuzey de tam karşımızdaydı. Mutfak kapısından çıkan Ada bizi görünce gülümseyerek yanımıza geldi.

"Vay vay vay, kimleri görüyorum? Hoşgeldiniz. İlk buluşma mı diyelim ne diyelim?" Cümlesinin sonunda gözü Kuzey'e takıldı. Hızlıca onu baştan aşağı süzdü. 

"Bu yakışıklı kim?" Ve biz ağzımızı açamadan gülümseyerek Kuzey'e elini uzattı. 

"Tanışalım, ben Ada." Biz ne olduğunu anlamadan Kuzey çapkın gülümsemesiyle karşılık verdi. Ama ben bu filmi daha önce izlemiştim! Milli Çapkın İşbaşında-Bölüm 1800!

"Ben de Kuzey... Burada senin gibi bir güzellik olduğunu bilseydim daha önce gelirdim."
Eyvahlar olsun! Kuzey yine o flört hamlelerine başladı. Nisa görmese bari kesin olay çıkar!
Ay bir şeyler yapmam lazım. Ne yapsam, ne yapsam?

"Nisa nerede kaldı ki, ben bir gidip baksam mı acaba?" Tam ayağa kalkmıştım ki bize doğru yürüyen Nisa'yı gördüm.

"Nisa kim?" diye soran Ada'ya cevap gecikmedi.

"Nisa benim, canım." Kuzey'in yanına oturarak yanağına uzun bir öpücük konduruverdi. 

"Çok bekletmedim değil mi aşkım?" Bu hareketleri yapan gerçekten benim süslüm mü yoksa lavaboda onu bayıltıp yerine geçen biri mi var? Ne bileyim bu kızın hiç böyle şeyler yaptığını görmedik ki...Nisa'nın abartılı tavırlarına tek şaşıran ben değildim. Çünkü Kuzey de beklemediği bu ilgi karşısında ağzı açık bir halde Nisa'ya bakıyordu. Kuzey'in açık olan ağzını eliyle yavaşça kapatan Nisa, düşman askerini geri püskürten bir komutan edasıyla Ada'ya gülümsedi.
Anlaşılan süslüm Kuzey'in Ada ile olan konuşmasını görmüş. Hadi hayırlısı bakalım...

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin