S-Bölüm 58

706 47 2
                                    


Selin

Gözlerimi aralamaya çalışıyordum ama uykum daha baskın geliyordu. Bugün öylesine yorgundum ki, sanırsınız ilk nefesimi almaya başladığım günden beri hiç dinlenmemişim. Başım Burak'ın omzunda, ellerim sıcacık avuçlarında zamanın durmasını istiyordum. Tabii yalnız olduğumuzu varsayarak. 

Ege'nin kullandığı minibüs tipi araçta içlerinde benim de yer aldığım bu altı kişinin bir arada oluşunu hala aklım almıyordu. Nisa önde Ege'nin yanında oturmuş radyo kanalları ile meşguldu. Belli ki çeken bir frekans bulamamıştı ama halinden pek de şikayetçi görünmüyordu. Ege ise, gözünde taktığı kemik çerçeveli gözlüğü ve alnında beliren çizgileri ile çok ciddi görünüyordu. Yağan yağmurun onu agresifleştirdiğinin farkındaydım. Arada bir dikiz aynasından arkaya doğru attığı bakışları da görüyordum. En arkada oturan Kuzey ve Ada'ya bakıyordu. 

Başımı kaldırıp onlara doğru baktım. Kuzey, kulağında takılı devasa kulaklık ile başını cama dayamış uyuyordu. itiraf etmeliyim ana sınıfından beri onu uyurken her gördüğümde çok masum olduğunu düşünmüşümdür. Ama Nisa'ya yaşattıklarından sonra artık o kadar masum olamazdı değil mi? Koltuğun diğer tarafında duran Ada'ya çevirdim gözlerimi. Bütün dikkatini elinde tuttuğu kitaba vermişti. Farklı şeyler yapıyor olsalar da beden dilleri birbirlerine çok açıktı. Hem bir bütün hem de birbirlerini tamamlayan ayrı parçalar gibiydiler.

"Bir şey mi oldu ufaklık?" Elini elimden çekmeden sormuştu Burak. Sesinde gizli bir tedirginlik vardı. Alnımı kırıştırdım. Görmezden gelmeye çalışsam da aklımda bin bir türlü soru vardı. Kendime bile söyleyemesem de korkuyordum.

"Açık açık konuşmadık biliyorum ve bu konuda sana güveniyorum ama sence de Alaçatı'ya hep beraber gidiyor olmamız biraz garip değil mi?" Dikiz aynasından bize baktığını gördüğüm Ege ve Burak göz göze geldiler. O bakışlarda bir şeyler gizliydi sanki... Ya da ben iyice paranoyaklaşıyordum. Sadece beni duymuş olmalı diye düşündüm, beni duydu ve o yüzden baktı.

"Dışarıdan bakınca bir enteresanlık var gibi görünüyor evet kabul ediyorum ama unutma ufaklık yakın arkadaşlar bu gibi durumlarda beraber olmalıdır. Birbirine destek olmak yakın arkadaş olabilmenin bir numaralı kuralıdır."  Yakın arkadaş?! Hepimiz öyle ya da böyle bir arkadaşlık kurmuştuk ama yakınlık derecemiz tartışılırdı bence. Hem ne öğreneceğimizi biliyor muyduk? Hayır! Ayrıca ben hep Nisa ve Kuzey'in bu konuda bazı şeyleri bildikleri halde benimle paylaşmadıklarını düşündüm. Tam Kuzey ağzından bir şeyler kaçıracakken Nisa'nın onu her durduruşu... Şimdi bu duruma onları dahil etmek ne kadar mantıklıydı? Nasıl güvenebilirdim ki?

"Burak... Gerçekten soruyorum. Neden hep beraber gidiyoruz?" İyi ya da kötü ne ile karşılaşacaksak herkesin bunu öğrenecek olması... Ne bileyim içim rahat etmiyordu işte. Doğal olarak gergindim. Gözlerim boşluğa dalarken Burak önce öksürüp boğazını temizleyerek beni daldığım yerden çıkardı, sonrasında da gözlerini gözlerime dikerek konuşmaya başladı.

"Sırayla açıklıyorum... Bir, işin finansal kısmı ve babanı ikna etmek de dahil tüm  zor şeylerin ayarlanması Ege tarafından karşılandığı için bizimle beraber biliyorsun. İki, senin rahatça gelebilmen için Nisa'nın da plana dahil olmasını sağlamak gerekiyordu yoksa baban asla tek gitmene izin vermezdi. Üç, anneannem hava değişikliğinin Ada'ya çok iyi geleceği konusunda fazlası ile ısrarlıydı ve Kuzey'e gelince..." Onun olduğu tarafa bakıp onaylamayan bir şekilde başını salladı.

"Konu seninle ilgili olduğundan ve Ada'yı Ege'nin olduğu bir yere tek göndermemek için bir tencere kaynar domates çorbasını başından aşağı dökme tehdidi ile kendini plana dahil ettirdi." Gelme nedeninin benden çok Ada olduğunu biliyordum. Tam ağzımı açmış ve Burak'a dönmüştüm ki, Kuzey ve Ada'nın arasında bir şeyler dönüp dönmediğini soracağımı anlamış olduğundan elini dudaklarıma bastırarak beni durdurdu.

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin