S-Bölüm 26

1.8K 197 62
                                    

Selin

Sevgi annenin dükkanına yürürken içim kıpır kıpırdı. Bunun nedeni merak mı yoksa heyecan mıydı bilmiyorum. Ayaklarım kendiliğinden gidiyordu sanki ama bir yandan da yıllardır ezbere bildiğim yollardan ilk defa geçiyor gibiydim. Kimbilir belki de böyle hissederek ilk kez geçiyorumdur. İtiraf etmeliyim, içimde bir yerlerde soru işaretleri var. Doğru mu yapıyorum?
Doğru ya da yanlış bilmiyorum. Yaşayarak göreceğim bunu ama işte yine de...

Dükkandan içeri girer girmez sağdaki raflara yöneliyordum ki Sevgi annenin sesini duydum.

"Selincim, hoşgeldin kızım. Özlettin kendini. Gerçi Burak oğlum senden haberler getiriyor bana ama..." dedi ve sanki söylememesi gereken bir şeyi boş bulunup söyleyivermiş gibi sustu.
Burak Sevgi anneye beni mi anlatıyor?
Niye ki?

"Burak size benden mi bahsediyor?" Sebepsiz yere mutlu mu oldum ben? Yok canım, saçmalıyorum yine.

"Tabii ben sordukça bahsediyor çocuk. Sen de arayı fazla açma Selin, bak merak ediyorum sonra" deyip yanağıma öpücük kondurarak uzaklaştı Sevgi anne. Kendiliğinden anlatmıyormuş, Sevgi annem sordukça bahsediyormuş... Niye üzülüyorsun ki Selin, ne olmasını bekliyordun? Ah!!! Sahi ben buraya ne için geldim neler yapıyorum? Hadi iş başına Selin. Kapının sağındaki rafları taramaya başladım.
Nerede bu kitap? Hah buldum işte! Ama bu en üst rafta. Off ya! Hangi zihniyet bunu buraya koyar ki? Nasıl alacağım ben şimdi bunu buradan? Ay şurada uzun boylu bir çocuk var, rica etsem verir mi acaba? Ne bileyim tipi de birazcık değişik... Aman Selin tipinden sana ne! Kitabı almasını isteyeceksin o kadar.

"Pardon bakar mısın?" Sorumla çocuk bana döndü. Kemikli bir yüz, kulaklarına kadar gelen kumral dalgalı saçlar ve kulağında küpeler... Çocuğu incelemeyi bırakıp konuya mı girsen acaba Selin?

"Benim boyutum malum" dedim kendimi göstererek ve kitabı işaret ettim. Şirin görün Selin.

"Şu kitaba uzanamıyorum da, rica etsem benim için alabilir misin?" Çocuk gülümseyerek kitabı aldı ve bana uzattı. İşte bu kadar.

"Al bakalım güzellik, iyi okumalar" dedi gülümseyerek. Bende ona gülümsedim.

"Teşekkür ederim" dedim ve kitabın sayfalarını karıştırmaya başladım. Bakalım bakalım ilk ipucumuz neymiş?

"Demek benimle tanışmaya karar verdin gizemli kız, buna sevindim. Madem öyle o zaman ipuçlarını takip et.
Bakalım seni nereye götürecek?"

İpucu 1: Sevgi annenin dükkanından çık. Bir sokak aşağıda karşına çıkan ilk köşeden sağa dön. Park boyunca yürümeye devam et. Çok yorulduğun anda bulunduğun yerdeki en sempatik kafeye gir.
En arkada, kafedeki tek tablonun olduğu duvarın kenarındaki masaya otur.

Bu nasıl bir ipucu Allah aşkına? Şimdi cidden ben bunları mı yapacağım? Off Selin off, söylenmeyi bırak! Bu çocuğu görmek istiyor musun? Evet istiyorum. O zaman marş marş, hadi bakalım.

Sevgi annenin dükkanından çıkıp bir sokak aşağı yürüdüm. Gerçekten karşıma bir köşe çıktı, oradan dönüp parka girerek yürümeye başladım. Yürüdüm, yürüdüm... Ne parkmış mübarek!
Git git bitmedi. Ay ben çok yoruldum da ya yanlış yerde yorulduysam? Hem kime göre en sempatik kafe..? Off!! Şöyle bir parkın karşısına göz gezdirdim. Maşallah, yanyana kafelerden oluşan bir sokak! Süpermiş! Nereden bileyim ben şimdi en sempatik kafe hangisi?!
Zaten ayaklarımın da bağı çözüldü... Parkın kenarındaki kaldırıma bıraktım kendimi?

"Of Selin of, bir dedektifliğin eksikti... Oturursun şimdi burada böyle..." Kendi kendime söylenirken yanıma bir minik geldi.

"Boyayayım mı abla?" Kafamı kaldırıp baktım. Omzunda boya kutusu sekiz-dokuz yaşlarında tatlı bir oğlan.

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin