Yine uyku tutmadı.
Zaten bugün okula gitmek de istemiyorum.
Hep o gıcık yüzünden!
Sevgi annenin dükkanını ele geçirdiği yetmezmiş gibi gelmiş bir de bana okulumda rahat vermiyor. Ay çıldıracağım valla!!!
Tamam Selin tamam, sakin ol kızım.
Hem aynı sırada oturmak ne kadar zor olabilir ki? Sonuçta zaman geçebilen bir kavram değil mi? Düşündüm de en iyisi ona aldırmamak, sanırım onu yok sayabilirim. Evet evet bunu başarabilirim.Okula gelince hemen sınıfa çıktım. Havalar soğumaya başlamıştı ve bu okulun bahçesi, etrafı açık olduğundan, rüzgarların istilasına gayet uygundu.
Oh daha gelmemiş Burak efendi. Sıramda huzur içinde birkaç dakika geçirebilirim."Günaydın prenses." Gözlerini ovuşturarak sıraya oturan Kuzey'e baktım. Neden yalnız gelmişti ki? Malum bu aralar Nisa ile yapışık ikiz kıvamında olduğundan... Yemin ediyorum bu çocuğun bir arası yok!
"Günaydın Kuzeycim, Nisa nerede?" Kitaplarını masanın üzerine bırakırken cevapladı beni.
"Babası bırakacakmış, gelir birazdan." Hmm... Beyimiz, Ahmet amcanın süslümü okula bırakmasından rahatsız olmuş. Ee Ne yaparsın Kuzey, sonuçta o da bir babanın prensesi. Şimdi onunla uğraşırdım ama bana söyleyeceklerini göze alamadım.
"Naber gençler?" Hah işte geldi. Kuzey'in aksine Nisa bu durumdan memnun olmuştu. İlginin üzerinde olmasına bayıldığını bilmem söylememe gerek var mı?
"İyidir süslüm." Gözlerim Kuzeydeydi. Hala bozuk görünüyordu. İnşallah bir laf edip de kızın moralini bozmaz. Başını kaldırdığında göz göze geldik. Anlam veremediğim bir ifade vardı yüzünde. Sonra ondan hiç beklemediğim şeyi yaptı.
"Hoşgeldin" diyerek Nisa'nın yanağından öyle bir öptü ki... Nisa zaten mest. Şaşırdım! Ve ne yalan söyleyeyim bu davranışı bana garip geldi. Sınıftakiler de bu öpücüğü görmüş olacaklar ki bizimkilere bakıp fısıldaşıyorlardı.
"Yuh! Okulda olduğumuzun farkında mıyız acaba?" Bu soruyu sorarken ciddiydim. Özel hayatları ve mahremiyetleri kimseyi ilgilendirmezdi ama kamuya açık alanlarda da kendilerine çeki düzen vermeliydiler. En azından ben böyle düşünüyorum. Kuzey ile tekrar göz göze geldik.
"Ben bir kantine gideyim, istediğiniz bir şey var mı?" Kaçtı! Resmen benden kaçtı!
"Yok canım, sağol." Kuzey giderken yarı yoldan dönüp geri geldi ve Nisa'nın kulağına eğildi. Artık ne söylediyse bizimki daha da kızardı. Kuzey gider gitmez Nisa'nın koluna yapıştım.
"Ne oluyor bakayım, dökül!" İyice kızardığını görünce biraz daha sıkıştırdım.
"Selin, bir şey diyeceğim ama kızmak yok..." Korkmalı mıyım acaba?
"Tamam kızmak yok, söyle." Eğer kızacağım bir şeyse bile fazla tepki vermemeliydim. Yoksa yaşadıklarını benimle paylaşmaktan vazgeçerdi.
"Ben bugün bizimkilerden izin aldım da, akşama kadar sizin evde ders çalışacağımızı söyledim." Buraya kadar her şey normal gidiyordu.
"Eeee..." Sabırsızlanmaya başladım. Neyse ki daha fazla dayanamadı ve baklayı ağzından çıkardı.
"Eee'si biz bugün Kuzeyle sinemaya gideceğiz." 'Oh be' ders gibi tuttuğu nefesi verince bende rahatladım. Demek dün gece telefonda benimle konuştuklarının nedeni bu sinema işiymiş! Dakika bir gol bir, Nisa'nın bu durumu kullandığına inanamıyorum...
"Şimdi anlaşıldı senin ayaklar niye yere basmıyor." Düşüncelerimi saklamak ister gibi gülümsememin ardına sığındım. Kıskançlık yapma Selin. Ne olmuş yani artık üç arkadaş olarak sinemaya gidip beraber korku filmi izlemiyorsanız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019
Literatura Feminina"Nereden bilebilirdim ki, zamanında çok da bilincinde olmadan yapacağım bir hatanın tüm hayatımı derinden etkileyeceğini..." Hayatını ailesi ve arkadaşları ile paylaşan Selin için her şey yolunda gibidir. Hazırlandığı üniversite sınavı, okuyarak dün...