S-Bölüm 18

2K 290 27
                                    

Selin

Ne değişik bir gündü. Eve doğru yürüyorum ama hiç eve gidesim yok.
Kafam çok karışık. Kuzey neden bu kadar saldırganlaştı anlamıyorum. Tamam, üçümüz uzun zamandır arkadaşız ama başka arkadaşlarımız olabileceğini de kabul etmesi lazım. Cidden anlam veremiyorum bu tepkiler niye?

Böyle düşünüp dururken eve gelmişim de farkında değilim. Off... İçimde bir sıkıntı var! 
Bir şey olmaz inşallah...

"Ben geldim." Eve geleneksel girişimi yapmış bulunuyorum. Bakalım, verecekleri tepkiden durumu anlarız.

"Hoş geldin Selincim, ellerini yıka da gel hemen, sofraya oturuyoruz." Sadece annem cevap vermişti bana. Ellerimi yıkamaya banyoya geçtim, şu içimdeki hissin rahatsız ediciliği artmaya başladı. Babamın yine bir şeyler demesinden korkuyordum. Umarım hislerimde yanılıyorumdur ama belli ki babamın yine benimle bir derdi vardı. İstemeye istemeye masaya oturdum.

"Afiyet olsun" diyerek tabağımdakileri yemeye başladım. Biraz yemek yiyerek odama kaçmayı planlıyordum.

"Selin, çalışma programına uyuyor musun?" Babam yüzüme bakmadan konuşmuştu. Korkma Selin, sadece bir tane soru sordu.

"Evet, uyuyorum baba." Konu tekrarlarımı yapıp soru çözmeyi ihmal etmiyordum. İçim rahattı o yüzden.

"Niye ben çalıştığını görmüyorum o zaman?!" Babamın sesi gittikçe yükselirken çatalım elimde öylece kaldım. Gözlerini üzerime dikmişti. Yutkundum. Süper, gerçekten muhteşem bir akşam olacağı belli oldu.

"Siz görün diye çalışmıyorum baba. Kendim için çalışıyorum!" Elimden geleni yapıyordum, planıma uyuyordum. Sırf babam onaylamıyor diye kendimi ezdirmeyecektim. Ama babam benim cevabımı duyunca siniri kat kat arttı.

"Bak laflara bak laflara! Kendi için çalışıyormuş. Hep sen yüz verdin buna Sibel. Yeter artık! " Beni azarlarken annemi de işin içine katmıştı. Problem annemin beni korumamasıydı.

"Ben ne diyorsam onu yapacaksın. Artık öyle odaya kapanıp durmak yok! İçeride ne yaptığını da bilmiyoruz. Bodrum katını hazırlayacağız orada çalışacaksın artık! Bu kadar disiplinsizlik yeter!!!" Tuttuğu su bardağını masaya sertçe vurdu babam. Yerimde sıçradım. Gözlerim dolu dolu oldu ama ağlamak yok. Asla ama asla başkalarının yanında ağlamak yok Selin, hele ki anne ve babanın yanında sakın!!! Bir damla bile akmayacak o gözlerden! Ağlamayayım diye masanın altından kolumu çimdikliyordum tüm gücümle.

"Yemeğin bittiyse çık odana uyu. Geç yatıyorsun zaten!" Babam hala yüksek sesle söyleniyordu. Anneme baktım, başını eğmiş sessizce yemeğini yiyordu. Hiçbir şey olmamış gibi... Acaba bir gün annemin babama karşı gerçekten beni koruduğunu, yanımda olduğunu görebilecek miyim?

Odama çıkıp kapımı kilitledim. Bir burası vardı kendimi rahat hissettiğim. Sağ olsun babam onu da elimden alıyor. Çantamı yatağımın üstüne tepetaklak ettiğimde telefonumun ışığının yanıp söndüğünü gördüm.. Nisa aramış yedi kez! Kesin bir şeyler oldu yine. Hemen telefona sarıldım. İlk çalışta açtı, önemli bir şey oldu diye düşündüm.

"Selin neredesin ya? İnsan bir mesaj atar. Meraktan öldüm burada..." Arayıp ulaşamayınca beni merak etmiş demek ki...

"Çin işkencesindeydim süslüm. Babam yine taarruza geçti..." Bıkkınlıkla söylediğimde karşı tarafta sessizlik oldu. Daha önce babamın bu hallerine tanık olduğu için sanırım durgunlaştı Nisa.

"Canım ya... İyi misin?" Babamın söylediklerinden ve davranışlarından utandığım bazı zamanlara şahit olmuştu Nisa. O yüzden aslında iyi olmadığımı biliyordu. Ona kırgındım ama hissettiklerimi bile bile saklamak istemedim.

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin