S-Bölüm 62

718 44 9
                                    

Nisa

Burak ve Selin'in kolunda yalpalayarak giden Kuzey'i izlemiştim. Tüm gece sessizce flört ettiği, şarkı söylediği ve hatta umursadığı kız ben olmamama rağmen arkasından bakakalmıştım. Elimde değildi ki! O, beni düşünmese de, umursamasa da ben onu düşünüyordum işte...
Çocukluktan gelen alışkanlıklarınızın yerini kolayca başka şeyler alamıyordu. Kim bilir belki de bu şekilde hisseden sadece bendim. Ayrıca bu gece Ege'nin umrunda falan da değildim.
Varsa yoksa Selin! Tamam anladık zor şeyler yaşamış da, zaten hiçbirini hatırlamıyor ki! Hayır, biz ne için endişeleniyoruz onu anlamadım!!! Hepsi tutturmuşlar Selin yukarı Selin aşağı...

Ben bunları düşünürken Ada müsaade isteyip  masadan kalkınca ben de bir bahane ile peşine takıldım. Odaya çıkıyorum demesine rağmen Kuzey'e bakmaya gittiğini biliyordum. Benim yanımda açık açık konuşulmasa da aralarında dönen bir şeyler vardı ve ben bunu kendi kulaklarım ile duyacaktım. Yarın akşam yola çıkacağımız için Ege bazı ayarlamalar yapmaya çalışıyordu, bu yüzden 'önce tuvalete sonra da odaya gideceğim çok yorgunum' deyince üstelemedi. Belki de artık ilk tanıştığımız zamanlarda olduğu kadar ilgisini çekmiyorumdur. 

Sessizce peşi sıra yürüdüm.  Beni fark etmesini istemiyordum. Ada, tam da tahmin ettiğim gibi koridorun diğer tarafına yönelmişti. Burak ve Selin'in, Kuzey'in yanından çıkıp bizim odaya doğru yürüdüklerini fark edince sağdaki kolonun arkasına saklandım. Selin çok yorgun gözüküyordu. Zaten o çocukla yaptıkları konuşmaların ardından gecenin geri kalanında ruh gibi gibiydi. Burada saklandığımı göremezlerdi. Burak'ın tüm dikkati de malum kişinin üzerinde olduğundan onların açısından görünmez gibiydim. sabırla yanımdan geçip gitmelerini bekledim. O beklediğim birkaç saniye bana saatler kadar uzun geldi. Onları atlatır atlatmaz hızlı adımlar ile çocukların kaldığı odaya gittim. Kapı aralıktı. İçerisi tam olarak görülmese de gecenin sessizliğinde her şey duyuluyordu. Tüm dikkatimi Kuzey'in mırıldanmalarına verdim. Bakalım Kuzey efendi o çok değerli Ada'sına neler diyormuş?

"Hani hep soruyordun ya bana, kimdi o aşık olduğun kız diye. Sendin o... Bunu hep içimde sakladım ben Selin. Ama yanılmışım! Ben sadece sana aşık olduğumu sanıyormuşum! Sanıyormuşum diyorum çünkü karşıma o çıkınca bunu daha iyi anladım. Ben bir sürü hata yaptım Selin ve hepsi için senden özür diliyorum. En çok da sana aşık olduğumu sanıp Nisa'yı üzdüğüm için..."   

Yer ayağımın altında sallanmaya başladığında kapının pervazına tutundum. Kulaklarım uğulduyordu. 'Sendin o... Bunu hep içimde sakladım ben Selin.' Nefes alamıyordum. Kuzey yıllarca Selin'e aşıkmış! Selin'e... Bana değil, bir başkasına değil, Selin'e!!! Ne demişti? 'En çok da sana aşık olduğumu sanıp Nisa'yı üzdüğüm için...' Bir anlığına başımı kaldırdığımda Ada'nın da benden aşağı kalır yanının olmadığını gördüm. Taş kesilmiş gibi hareketsizce duruyordu. Ne yalan söyleyeyim kendim bu haldeyken bile o kızı üzgün görmek bana iyi gelmişti. Kimseye görünmeden katta bulunan lavaboya gidip tuvaletlerden birine kendimi kapattım. Gidebileceğim başka bir yer yoktu ki... 

Klozetin üzerine oturup var gücümle ağlamaya başladım. Çocukluğumuzdan beri yaşadıklarımızın hepsi gözümün önünden geçiyordu. Kuzey'in Selin'e gülümsemesi, onun saçını çekmesi, çantasına muzlu süt koyduğu zamanlar... Bu yaz Sibel teyze Selin'in kaza geçirdiğini söylediğinde kalkıp İzmir'e gitmeye kalkışmalar! Ben bunların hiçbirinden şüphelenmemişim!
Allah'ım ne kadar da aptalım!!! Gözümün önünde apaçık duran şeyi nasıl olur da göremem ben!
Zaten bu sene okul değiştirelim diye tutturmasının da tek bir nedeni vardı: Selin ile aynı okulda olabilmek!!! Sanki Kuzey için gittiği okul ya da üniversite sınavı çok önemliymiş gibi! Nasıl kandım tüm bunlara? Beni terk ettiğinde ne hale geldim... Neredeyse kendimi  öldürüyordum ben!!! Bir hiç uğruna canımdan vazgeçmişim meğer... Peki umrunda mıyım onun? Hayır! Varsa yoksa Selin!!!

Kağıt mendil almak için elimi çantama attığımda Ege'nin tableti geldi elime. O mağazadan acele ile çıkarken çantama tıkıştırmış olmalı diye düşündüm. Tabletin sert zeminine dokunurken aklımdan geçen düşünce ile ürperdim. Yapabilir miydim bunu gerçekten? Hızla kalkıp tuvaletten çıktım. Aynada akmış makyajımı görüp elimden geldiğince düzelttim onu. Bir yandan da yapmak istediğim şeyi tartıyordum kafamda. Evet, eğer ben mutsuzsam o da olmalıydı!!! En az benim yıkıldığım kadar yıkılmalıydı. Onu o halde göremezsem asla rahat edemezdim! Harekete geçtim o yüzden ama çok dikkatli olmalıydım. Hiçbiri beni görmemeliydi. Önce çocukların kaldığı odayı kontrol etmeliydim. Onu yalnız yakalamaktan başka çarem yoktu. Beni kimsenin engellemesine izin veremezdim.
Koridorda Ege ve Ada'yı gördüm. Ah! Ne diye şaşırıyorum ki?! Kuzeyzedelerin bir numaralı psikoloğu Ege efendi... Merdivenlerden aşağı inerlerken gözden kayboldular. Demek gün geliyor yara açan da bir başkasının yarasını kapatmaya çalışıyormuş. Pes doğrusu!!! 

Kapı yine aralık bırakılmıştı. Kuzey ve Burak karşılıklı oturuyorlardı camın kenarında. Burak sorular sorup duruyordu Kuzey'e ve çok üzgün duruyordu. Dikkatinizi çekerim; sinirli değil üzgün! Belli ki Burak'ın gerçeklerden haberi yok. Aksi halde şu an Kuzey'i tek parça göremezdim. Herkes bir şey ile meşgulse... Hemen koridorun diğer tarafına yöneldim. Onu yalnız bırakmışlar.
Hayret! Oysa dünyayı onun etrafında döndürmeye çok hevesliydiler! Ama şimdi benim sıram. Görsünler bakalım o çok kıymetli Selinleri ne hale geliyormuş? Hadi bakalım!

Odadan içeri girdiğimde karanlıkta, pencerenin kenarındaki koltukta oturuyordu. İfadesiz yüzü beni biraz düşündürdü. Sadece karşıda anlamsız bir yere bakıyor gibiydi. Benim aksime hiç de ağlıyormuş gibi durmuyordu. Ne demişti bugün Ege? 'Onu korumalıyız, üzülmesine izin veremeyiz' Benim üzülmeme izin veriyorsunuz ama! 

Birinin geldiğini fark etmişti ama kim olduğumu göremeyeceği kadar karanlıktı burası. Yanına yaklaştım ve sehpadaki küçük abajuru yaktım. Gelenin ben olduğumu görünce buruk bir şekilde gülümsedi. Burak gelmiş olsa yüzünde gülücükler açardı ama değil mi? Yanıma oturttum onu ve başını omzuma koydu. Bu ıslak kedi misali halini gördükçe daha da sinirleniyordum. Ben onun acısını dindirmeye değil onu daha da yakmaya gelmiştim ve kesinlikle bundan vazgeçmeyecektim. Gözümün önünde Kuzey ile beraber gülüştükleri görüntüler vardı. Selin ona gülüyor, saçını düzeltiyor, omzuna vuruyor... Ah! Daha fazla dayanamadım ve oturduğum yerden kalktım. Selin'in dengesi bozulunca başı koltuğa düşmüştü. Ani hareketim karşısında afalladı ama yine de bir şey demedi. Halbuki ben desin isterdim. Bana bir şeyler desin ve birbirimize girelim! Ama ağzımdan çok farklı cümleler çıktı.

"Hadi film izleyelim! Öyle ölü gibi oturuyoruz. Ne bu canım böyle?" Bir şey demesine fırsat vermeden arka arkaya sıralıyordum cümlelerimi. Hoş, bir şey diyecek hali de yoktu ya! Onu bir güzel televizyonun karşısına oturttum. Zaten şu an karşımda savunmasızlığı ile bir kukladan farksızdı. "Ben hemen açıyorum. Çok ilgi çekici bir film buldum. Mutlaka izlemelisin. Eminim böylesini daha önce görmemişsindir. Sen oturup keyfine bak, ben üzerimi değiştireceğim." Tableti kablo ile odadaki televizyona bağladım. Videoların hepsini seçtim ve sıra ile gösterilmesi için ayarladım. Tuşa basıp içteki odaya geçer gibi yaptım. Kapıya yaslanarak onu ve tepkilerini izlemeye koyuldum. Ben mutlu olamıyorsam senin de mutlu olmana izin veremem Selin! Tüm bunların bedelini ödeyeceksin!

İlk bakışta ne olduğunu anlayamadı. Melih ve Melis videolarda belirmeye başlayınca olduğu yerde dondu kaldı. Hiç hareket etmiyordu. İzledikçe hıçkırma sesleri duyulmaya başladı. O hıçkırdıkça ben gülümsüyordum. Keder onun tüm benliğini sardıkça ferahlıyordum. Melis'in boğulduğu anlaşılan videoya sıra gelince boğazından acı bir feryat çıktı. Dizlerinin üzerinde halıdaydı. Elini ağzına kapatmıştı. Gözünden durmadan akan yaşlar yüzünü yıkıyordu. Onu o halde bırakıp sessizce odadan çıktım. Hiçbir şey ya da hiç kimse umrumda değildi artık!

[Sertab Erener-Yara]

...Kör noktalar vardır her aşkta
İnsan doğar ölmez o suçla
Orada o küçük çocukla kalan
Ağlar hayatın sonsuzluğuna...

SELİN (Tamamlandı) #WATTYS2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin